Yeni duruşma günü müdahil dava avukatı Bliwier’in beyanı ve Dortmund ve Kassel’deki Neonazi camiaları arasındaki ilişkilerin (en çok da 2006 yılında Kassel’de sağ camianın düzenlediği bir rock konseri kapsamında Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt’ın yanında Anayasayı Koruma Dairesi’nden muhbirlerin de bulunduğu bir buluşmanın) aydınlatılması üzerine bir tanıklık talebiyle başladı. Takiben yapılan ve 13 Haziran 2001’de Nürnberg’deki terzi dükkanında kafasına sıkılan iki kurşun sonucu hayatını yitiren Abdurrahim Özüdoğru’nun cinayetine yönelik sorgulamalar polisin ırkçı önyargılarla dolu zihin yapısı hakkında bir ilk izlenim verdi.
Duruşma 09:50’de başladı. Müdahil davacı olarak 13 Haziran 2001 tarihinde öldürülen Abdurrahim Özüdoğru’nun kızı dava salonundaydı. Özüdoğru cinayetinin ayrıntılarına geçmeden önce müdahil dava avukatı Thomas Bliwier Carsten S.’in ifadesiyle ilgili bir başka beyanda ve bir tanıklık talebinde bulunmak istediğini söyledi.
Bliwier’e göre S.’nin sorgusunda kritik olan şuydu: S. Anayasayı Koruma Dairesi’nin 8 Aralık 2011 tarihli bir raporundaki ifadelerin doğruluğunu onaylamıştı. S. buna göre Thüringen Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi’nden bir kaynağa 1999 yılının Mart ayında, o dönemde üçlüyle bağlantıda olduğunu ve muhtemelen nasıl bağlantı kurduğunu anlatmıştı. Bu nedenle Bliwier bu raporu okuyup tanık Tino Brandt’ı çağırmak talebinde bulundu. Brandt ifadelerin doğruluğunu ve kaynağın kendisi olduğunu onaylayacaktı.
Thüringen Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi’nin üçlünün soruşturulmasını ve tutuklanmasını sağlaması mümkün olduğundan bu çok önemliydi. Resmi makamların sanıklara yöneltilen suçları engelleme ihtimali bulunmuş olduğundan dolayı da büyük önem taşıyordu. Yozgat Ailesi için önemli olan cezanın miktarı değil, “neden” sorusunun cevabı ve devlet makamlarının bunda ne kadar sorumluluk taşıdığıydı. Sanık S.’in ifadelerinin yanında Beate Zschäpe de süreci muhtemelen istemeden hızlandırmıştu. Burada sözkonusu olan Zschäpe’nin Robin Sch. ile mektup aracılığıyla kurduğu bağlantıydı. Bliwier öncelikle Robin Sch.’yi tanık olarak çağırma talebinde bulundu. Amacı Zschäpe’yle yazışmalarıyla Böhnhardt, Mundlos ve Zschäpe’yi 2007 yılında tutuklanmasından evvel tanıdığının, Neonazi camiasına dahil olduğunun ve Sebastian S. ile Kasselli Nazi grubu “Sturm 18” ile bağlantıda olduğunun kanıtlanmasıydı.
İkinci olarak Sebastian S.’yi çağırma talebinde bulundu. Amacı S.’nin sağcı rock grubu “Oidoxie”nin bir koruma gücü olan “Oidoxie Street Figting Crew”in bir parçası olduğunu, Robin Sch. ile bağlantısı olduğunu ve 2006 ve 2007 yıllarında Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi’nde muhbir olarak görevli olduğunu kanıtlamaktı. Bunun ötesinde “Oidoxie Street Fighting Crew” üyelerinin 18 Mart 2006’da, yani 4 ve 6 Nisan 2006’da gerçekleşen Mehmet Kubaşık ve Halil Yozgat cinayetlerine yakın bir zamanda Kassel’deki bir “Oidoxie” konserinde bulunduklarını ve Robin Sch. ile Sebastian K.’nın konserde Mundlos ve Böhnhardt ile buluşmuş olduklarını kanıtlamayı da istiyordu. Bliwier üçüncü olarak sanık Michale F.’yi de çağırmak istedi. Amacı onun “Sturm 18”in kurucularından olduğunu, Benjamin G. ile bağlantıda olduğunu ve 18 Mart 2006’daki konserde güvenlikten sorumlu olduğunu ve de Uwe Mundlos veya Uwe Böhnhardt’la görüşmüş olduğunu kanıtlamaktı. Bliwier dördüncü olarak Berndt T.’yi çağırıp onun da konserde bulunup Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt ile görüşmüş olduğunu ve farklı bölgelerden Neonazilerin “Sturm 18” üzerinden bağlantıya geçtiklerini kanıtlamak istedi. Son olarak da Federal Kriminal Dairesi’nin Benjamin G.’nin soruşturmasının ve sorgusunun devamıyla ilgili bir notunun okunması talebinde bulundu. G.’nin “Sturm 18” ile yakın ilişkide olduğunu ve bunun haricinde muhbir başı ve o zamanlar kendisi de sanık olan Andreas T.’ye (Andreas T. cinayetin işlendiği zamanda Halil Yozgat’ın internet kafesinde, yani cinayet yerindeydi) “Sturm 18” ve konser hakkında rapor vermiş olduğunu ortaya çıkarmaktı.
Bliwier gerekçe olarak öncelikle Böhnhardt ve Mundlos’un Kassel ile bağlantılarının olduğunu öne sürdü. Bunun yanında Zschäpe’nin Kassel ve Dortmund’daki olaylar arasındaki bağlantılara konu olan kişilerle halen iletişimde olduğunu kanıtlamaktı. Bu suçla ilgili olarak çok önemliydi. Carsten S.’den farklı olarak Zschäpe görünüşe göre Nazi camiasından uzaklaşmamıştı Robin Sch.’i 2006-2007 yıllarından önce tanıyorduysa bu ihtimal daha da güçlüydü.
Bunun dışında Hessen ve Kuzey Ren-Vesfalya Anayasayı Koruma Daireleri’nin NSU’nun birinci dereceden çevresi hakkında bilgi sahibi oldukları kanıtlanacaktı. Konser ve Kassel ile Dortmund’daki olaylar arasındaki zamansal bağlantı bu resmi dairelerin muhbir başları tarafından en azından Kassel ve Dortmund’daki camilar hakkında bilgilendirildiklerini ortaya çıkarıyordu. Michael F.’in tutuklama emriyle aranan Mundlos ve Böhnhardt’ın konserde olduklarına dair ifadesi dikkate alınırsa delilin önemi açıklık kazanacaktı. Bunun dışında şahit Benjamin G. üzerinden ilk kez Andreas T. ve NSU arasında bir bağlantı kurmak mümkündü.
Mahkeme heyeti başkanı Manfred Götzl, burada söz konusu olanın (en azından büyük oranda) Carsten S.’ in ifadesiyle ilgili bir beyan değil delil tanıklık talepleri olduğu konusunda şikayetini dile getirdi.
Ardından Abdurrahim Özdoğru cinayetinin ilk şahidinin sorgulanmasına geçildi. Şahitler mahkeme heyetine göre sol tarafta tutanak katiplerinin yanında, Federal Başsavcılık’ın temsilcilerinin önünde ve sanıkların çaprazında oturuyorlardı.
İlk şahit devriye aracıyla cinayet yerine, yani kurbanın Gyluar Straße’deki terzisine (Nürnberg Südstadt’ta Siemensstraße’nin köşesinde) ilk varan kişi olan polis başkomiseri Karlheinz B. idi. 21:30’a doğru genel merkezden bir dükkanda yaralı birinin olduğu haberini almıştı. Beş dakika geçmeden bir meslektaşıyla olay yerine gelmişti. Siemensstraße’deki dükkan kapııs çekilmiş ama kapalı değildi. Ardından sol tarafta bir kapının orada yerde oturan ve cansızmış gibi görünen bir adam gördü. Koluna dokununca çok soğuk olduğunu farketti: “Vücut ısısı yaşayan birininkine çok uzaktı.” Ardından ilk yardım ve sonra da acil doktoru geldi ve şahsın ölü olduğunu doğruladılar. Sonrasında merkeze haber vedi ve cinayet yerine emniyet şeridi çekti. Işık yanıyordu, mekana zorla girildiğine dair bir ize rastlamamıştı ve sağ şakağında bir kurşun izi, dikey şekilde aşağı akan bir kan izi ve bir kan birikintisi görmüştü. Ambulans çağıran kişi kendinin dükkana girmediğini söylemişti. B. acil yardımın da mekanda bir şeye dokunmadığını söyledi. Olayın ardından sokağa gelen kişiler olmuştu. Ölen şahsın terzinin sahibi olduğunu öğrendi. İsmi de kapıda yazıyordu. Bir komşusu Özüdoğru’ya ait olması gereken plakasız bir araca dikkat çekti. Özüdoğru’nun dükkana komşu olan evine girmedi.
Sonrasında bir aranın ardından Kriminal Daire Baş Komiseri Norbert H.’nın sorgusuna başlandı. H. emekli olmuştu ve eskiden Nürnberg Emniyet Müdürlüğü’nde görevliydi. Özüdoğru’nun cinayetiyle ilgili fotoğraf dosyasını hazırlamıştı. Kriminal Polis’in nöbet görevlilerinin isteği üzerine 23:10-23:30 arasında olay yerine geldiğini söyledi. Maalesef meslektaşları cesedin yerini değiştirmişti. Ardından çekilmiş fotoğraflar incelendi. Dava katılımcıları için projeksiyon aracılığıyla ekrana yansıtıldılar. Öncelikle olay yerinin fotoğrafları farklı açılardan gösterildi. Aralarında karşı binadaki bir pencereden çekilmiş bir fotoğraf da vardı. Dükkana sadece Siemensstraße’den girmek mümkündü. Guylaer Straße’deki giriş “elbise askılıkları ve her türlü ıvır zıvır ile girilmez haldeydi”. 11 numaralı resimden 22’ye kadar olanları kendisi çekmemişti. H.’nin söylediğine göre bu resimler nöbetçi polis memurlarının olay yerini nasıl bulduklarını gösteriyordu. Kendisi aynı şekilde bulmamıştı. Cesedin konumu değiştirilmişti, çünkü kurbanın altında bir silah olduğu düşünülüyordu. Buna anlam veremiyordu H. Terzi dükkanı ve Özüdoğru’nun evinden gelen ilk fotoğraflarda odalarda “büyük bir düzensizlik” farketmişti. Evin ve terzi dükkanının durumuyla ilgili daha sonra verdiği ifadede de sıklıkla benzer beyanlarda bulundu, Özüdoğru’nun oturma odası için “sözde oturma odası” tabirini kullandı. Ardından hayatını kaybetmiş Özüdoğru’nun bakanları zorlayan fotoğrafları gösterildi. Bir sağ burun deliğinin alt tarafında, bir de sağ şakağında olmak üzere iki kurşun deliği vardı. İki kovan ve mermi bulunmuştu. İlk mermi kurbanın kafatasından tekrar dışarı çıkmış, ikincisi oraya saplı kalmıştı. H.’ye göre kovanların bulundukları yerlere bakılırsa nişancı bir kez yüksek bir kez de alçak bir konumdan ateş etmişti.
Özüdoğru’nun cesedi evine geçen kapıya dayanmıştı, evindeyse olayla bağlantılı hiçbir şey bulunmamıştı. Götzl 69 numaralı fotoğrafla ilgili olarak resimde belirtilen bir ismi sordu. H. bu kişiyi tanımadığını, ama “Özüdoğru’nun boşanmasının ardından birlikte olduğu bir kız arkadaşı” olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu söyledi. Olay yeri fotoğraflarının ardından H.’nin daha sonra cansız bir manken aracılığıyla yeniden eski haline getirdiği mekanın fotoğrafları geldi. Burnun alt tarafına isabet eden kurşunla birlikte Özüdoğru ayağa kalkmış olmaluydı. Kurşunun başının arkasındaki giriş deliğinden çıkış deliğine ve kapıdaki bir mermi izine düz bir çizgi çekilebiliyordu. Hakim Götzl konuyla ilgili daha fazla ayrıntıyı dava sürecinin devamında yetkili bilirkişilerden duymak istiyordu. Olay yerinin durumu ve odaların dağılımıyla ilgili çizimlerle devam edildi.
Müdahil dava avukatı Narin, o zaman olay yerindeki binanın barometrik borularında H.’nin dikkatini çeken bir şey olup olmadığını sordu. H. olmadığını söyledi. Bunun üzerine Narin, 2012 yılında binanın borularında 2004 yılında yasaklanan Neonazi grubu “Fränkische Aktionsfront”un 2001 yılından bir çıkartmasının bulunduğunu söyledi. Hala yerinde oldukları kesin değild, ama dış cephe çekimlerinin yüksek çözünürlüklü hallerini edinmeleri iyi olacaktı. H. resimlerin negatiflerinin eski genel merkezinde olabileceğini söyledi.
Avukat Mehmet Daimagüler, H.’nin kurbanı bir uyuşturucu kaçakçılığındaki muhtemel rolü nedeniyle de aramış olduğunu söyledi. Kurbanın evi ve aracında narkotik köpekleriyle bir önlem araması yapılmıştı. H. hatırlayamadığını syledi. Böyle bir şey olduysa da amirlerinin izniyle olmuş olmalıydı. Bunun için olası bir gerekçe gösteremiyordu.
Öğlen arasının ardından 13:10’da Kriminal Baş Komiseri Jürgen K.’nın şahitliğiyle devam edildi. İfadesinde 2007 yılında Ceska cinayet serisiyle ilgilenen “BAO Bosporus” (BAO: Özel Yapı Organizasyonu) çerçevesinde Özüdoğru cinayetine yönelik yürüttüğü ek soruşturmadan söz etti. İlk olarak zamansal bağlantılardan bahsetti. Kendisinden sonra söz alan şahit G. ile nasıl bankaya gidip geldiklerini tasvir etti. Bankadan aldığı makbuzları mahkemeye sunan ve bunlara göre 15:51’de bir bankaya para ödediği görünen şahit G.’nin de rekonstrüksiyona göre loto bayiindeki işine geri dönmek için 5 dakikaya ihtiyacı olmuştu. Bir sonraki şahit M.’in 2007 yılındaki sorgulamasında o da yer almıştı. Olası anlaşmazlıkları ortadan kaldırabilmek için şahidin gitmesine henüz izin verilmedi.
Diğer şahitler henüz orada olmadıklarından Götzl aradaki zamanı öncelikle Bliwier’in dilekçesine dair görüşlerin bildirilmesi için kullandı. Zschäpe’nin avukatı Sturm Tino Brandt’ın çağrılmış olduğunu söyledi. Bunun ötesinde Bliwier’in dilekçesi bir tanıklık talebi değildi. Dilekçe gelişigüzel bilgiler içeriyor ve dosyalarla çelişiyordu. Robin Sch., daha önce tanımadığı Zschäpe’ye daha yeni yazmış olduğundan yeni bilgiler edinmek beklenmemeliydi. Böhnhardt ve Mundlos ile olan buluşmada tek söz konusu olan delil tespitiydi. Dilekçeleri takip etmek için hiçbir gerekçe yoktu. Müdahil dava avukatı Scharmer Bliwier’in dilekçesine katıldı, ancak herşeyden önce Federal Savcılık’ın soruşturmalarını talep etti ve daha sonra görüş bildireceğini belirtti. Bliwier Sturm’un görüşüyle ilgili olarak şunları dedi: Gerçekler soruşturma dosyalarıyla ortaya çıkıyordu ve bunun dışında şu ana kadar anladığı kadarıyla “belli yetkililerin oynadıkları roller, savunma için de ilginçti.” Müdahil dava avukatlarından birinin Carsten S.’in harddiskindeki telefon numaralarının soruşturulmasına dair sorusuna karşı Federal Savcı Diemer bunların tüm dava katılımcıları için hazırlanmış bir ek dosyada bulunduğunu ve ayrıca “burada Federal Başsavcılık’a soru saati düzenlenmediğini” söyledi.
Ardından Hakim Götzl NSU’nun kendini deşifre edişinden sonra yollanan propaganda videosunu ve videonun iki eski versiyonunu izletti. Ancak videoyla ilgili sorulara davanın ileriki aşamalarında izin vermek istedi.
Sıra daha sonra polis memuru K.’nın bankaya gidişi ve onların rekonstrüksiyonu ile ilgili ifadelerini doğrulayan şahit G.’ye geldi. Bunun haricinde Özüdoğru’nun bankaya gidişinden sonraki zamanda her gün olduğu gibi onun dükkanından gazetesi Hürriyet’i aldığını söyledi. Özüdoğru’nun ona göre çok dost canlısı ve hoş bir insan ve ayrıca iyi bir müşteri olduğunu birçok kez belirtti. Özüdoğru’dan bir süre sonra dükkana başka bir adam gelmiş ve o an görev başında olan çalışanlarından birinden bir paket Marlboro almıştı. Adamı daha sonra bir robot resminden tanımıştı. Konuştuğu dili veya aksanını hatırlamıyordu. Müdahil dava avukatı Erdal’ın sorusu üzerine Bayan G.’ye cinayet soruşturmasından bir robot resim gösterildi. Götzl gördüğü adamı tanıdığı robot resmin bu mu olduğunu bilmek istiyordu. G: “Söylediğim gibi çok zaman geçti, ama bu olduğunu düşünüyorum. Zamanla hafızadan kayboluyor. Ralf Wohlleben’in avukatı Schneiders daha sonra adamı cinayet gününden önce bir robot resimden tanıdığını söyleyerek şahidi şaşırtmaya çalıştı. Şahit robot resmi Nürnberger Nachrichten’de gördüğünü söyledi.
Sonra şahit M.’in ifadesine sıra geldi. M. cinayetin işlendiği zamanda terzi dükkanının karşısında oturuyordu. Bugün iki kez ateş edildiğini duyduğunu ve sonra pencereden dışarıya baktığını söyledi. O sırada iki adam görmüştü. Bir tanesi doğrudan terziden geliyordu. Adamlar daha sonra uzaklaşmıştı. Sorgu sürecinde birçok kez “terzicik” ya da “yiğit terzi” olarak andığı Özüdoğru’nun dükkanının yerinde yattığını camdan görmüştü. İki adamı cinayetten birkaç gün önce sarışın bir kadınla sokakta durup konuşurlarken görmüştü. Adamlardan birinin robot resmini polisle birlikte çizmişti. Olayların akşamüstü gerçekleştiğini düşünüyordu, çünkü o gün çocuklarının erken yatması gerekiyordu ama ateş edildiği sıralarda halen Nintendo oynuyorlardı. Şahidin ifadesi 2001 yılındaki ilk ifadesi ve 2007’deki ek soruşturmalar kapsamındaki bir sorgu sırasında verdiği ifadelerle birden fazla yerde çelişiyordu. Frau M. oldukça güvensiz ve yer yer kafası karışık bir izlenim verdi. Sorgu bu yüzden bir kez kesintiye uğradı. Hakim Götzl M.’e bir kaç kez eski ifadelerini okudu. Bunlara göre sadece bir adam görmüş ve Özüdoğru’nun cinayetten birkaç gün önce sokakta bir grupla “Türk Almancası ve Doğu Bloku Almancası” karışımı bir kavga ettiklerini söylemişti. O zaman Özüdoğru’yu dükkanında yatarken gördüğünü söylememişti. Bayan M. şöyle cevap verdi: “Evet, size yemin ederim, o zaman da yatarken gördüm. (…) Bunu uydurmadım ya da hayal etmedim.” Polisin oturma odasının camından Özüdoğru’nun fotoğraflarını çekmiş olduğunu da belirtti. Ayrıca bunun ardından kendisine bir daha hiç soru sorulmamıştı. Götzl neden polisi aramamış olduğunu sordu. Ne de olsa ölü şahsın bulunmasını sağlayan acil çağrı saatler sonra yapılmıştı.
M., zaman konusunda belki yanıldığını, artık hatırlayamadığını söyledi. Müdahil dava avukatları ona sorular sordu. Bunlar arasında cinayetle ilgili eski bir dosyadaki bir nota dikkat çekildi. Buna göre M.’in evinden Abdurrahim Özüdoğru’nun cesedini görmek mümkün değildi. Avukat Scharmer M.’e cesedi sokağa indiğinde görmüş olmasının mümkün olup olmadığını sordu. Bayan M. hatırlamadığını söyledi. Avukat Erdal’ın gördüğü kadının Beate Zschäpe’ye benzeyip benzemediğini de hatırlamıyordu.Avukat Clemm buna karşı M.’e 2012 yılındaki bir sorguda
Beate Zschäpe’yi olay günü görmüş olduğunu söylediğini hatırlattı. M. bunu bilmediğini söyledi. Clemm bunun üzerine: “Bugün burada ifade vermekten korkuyor musunuz? İfade vermek istemiyor musunuz?” dedi. M: “Aşırı korkuyorum” dedi. Clemm: “Hatırladıklarınızı söylemeye cesaret edememenize yol açan nedir? “. M: “Bunu yetişkin bir kadından duymak çok saçma, ama cesaret edemiyorum.” dedi. Clemm: “O halde bize daha fazlasını anlatabilirdiniz, ama cesaret edemiyorsunuz, değil mi?” M.: “Evet.” Clemm bunun üzerine hakim Götzl’e sordu: “O zaman şimdi ne yapacağız?” Hakim Götzl sorguya ara verilip şahidin yeniden çağrılmasını ve ona bir tanık koruma desteği verilmesi gerektiğini söyledi. Şahidin yokluğunda konuyla ilgili görüşler alınacaktı. André E., Zschäpe ve Wohlleben’in avukatları buna karşı çıktılar. Wohlleben’in avukatı Klemke öncelikle şahidin neden korktuğunun açıklığa kavuşturulmasını istedi. Müdahil dava avukatlarının çoğunluğu başka soruları olmadığını söylediler. Ancak Erdal’ın soruları vardı. Bliwier şahidin ifadelerinin dayanak olarak alınamayacağını söyledi. Avukat Clemm müdahil davacıların şahidin sorgusunun protokollerine ihtiyaç duyduklarını, öncelikle bunların kendilerine sunulması gerektiğini, daha sonra şahidi yeninden dinleme talebinde bulunacağını belirtti.
Frau M. salona döndükten sonra Götzl ona korkusunun nedenini sordu. M. cevap verdi: “Dışarıda daha neler olduğunuı bilemeyiz: Ben yalnızım, eşim yurtdışında çalışıyor.” Götzl bir kez daha endişelerinin somut nedenini sordu. M.: “Birinin beni ortadan kaldıracağı. O zamanlar robot resmi çizdik ve onların hangi cemiyete ya da gruba dahil olduklarını düşünmedik. Nürnberg tehlikeli bir bölge.” Daha sonra Erdal M.’e Zschäpe ile ilgili ifadesinde ona yalan mı söylediğini sordu. M. yanıtladı: “Dediğim gibi, bilmiyorum.” Hatırladıkları bunlardı. M.’in sorgusuna bu noktada ara verildi ama şahit olarak görevi sonlandırılmadı. Götzl M.’i sorgulamış olan memurun çağrılmasını istedi. Scharmer Götzl’e şahidin yerinden ayrılırken müdahil dava tarafına defalarca “üzgünüm” dediğini söyledi.
Henüz görevine son verilmeyen tanık K. bir kez daha kendisinin de dinlemiş olduğu M.’in sorgusuyla ilgili sorguya çekildi. Ancak konuyla ilgili yetkili memurlara soru sorulmasının daha yerinde olacağını söyledi. Clemm K.’ye kendi düşmüş olduğu bir notla ilgili soru sordu. Burada soruşturmalar çerçevesinde Nürnberg gazetelerinin aşırı sağcılık konusuna daha fazla yer verdikleri yazıyordu. Kayıtlı notta yazılı olan şuydu: “Bu haberlerin yoğunluğu imza sahibine ilginç görünüyor.” K. bunu artık hatırlayamadığını, aşırı sağcılık konusundaki soruşturmaların fazlalaşıp fazlalaşmadığını da hatırlamadığını söyledi.
Kapanışta şahit M.’in o zamanlar 12 yaşlarında olan oğlu L. ile Özüdoğru’nun dükkanının çok yakınında oturan Mi. dinlendi. İfadelerinde duydukları patlama seslerinin sayısından söz ettiler. İkisi de bir kez ateş edildiğini duyduklarını söylerken bu Mi.’nin eskiden vermiş olduğu bir ifadeyle çelişiyordu. İkisi de belli bir zaman veremiyordu. Ama saat tahminleri 15 ve 18 arasındaydı. Şahit L.’e bunun dışında annesinin Özüdoğru’yu dükkanında yatarken görmesi hakkında onunla konuşup konuşmadığı soruldu. L. konuşmadığını söyledi. Annesiyle şimdi de ifadesi hakkında konuşmamıştı.
Müdahil dava avukatı Narin masanın mahkeme heyetinin yönünde çevrilmesini teklif etti. Bu şahitlere yardımcı olabilir ve korkmalarını engelleyebilirdi.
Duruşma 18:00’da sona erdi.
Müdahil dava avukatı Hoffman Özüdoğru cinayeti hakkındaki tanık sorgulamalarıyla ilgili olarak şunları dedi:
Soruşturma yapan polis memurlarının sorgulaması Neonazi NSU cinayet serisinin uzun süre “Döner Cinayetleri” olarak tanımlanmasının ve kurbanlar ve çevrelerinin aleyhinde bir soruşturma yürütülmesinin ardındaki ruh haline dair ilk bir fikir verdi: Komşularının hepsi öldürülen şahsı çok dost canlısı bir komşu olarak anlatırken, cesedi ve olay yerini fotoğraflamış olan adli tıp memuru için kurbanın terzi dükkanı ve evine “büyük bir düzensizliğin” hakim olduğunu birçok kez vurgulamak çok önemliydi. Soruşturma dosyalarındaki görsel raporda Türklerle ilgili daha başka aşağılayıcı ifadeler de yer alıyordu.”