BKA’dan (Federal Kriminal Dairesi) bir polis baş komiserine Zschäpe ile, özellikle de avukatlarından ve onların fikirlerinden duyduğu rahatsızlık hakkında, yaptıkları sohbet soruldu. Memur L.‘in önceki duruşma gününde kesilen sorgulamasına tekrar başlandı. Zschäpe’nin savunması, memurların raporlarının değerlendirmeye alınmamasını talep etti. Günün sonunda mahkemede yapılan çeşitli polisiye içerikli sorgulamaların ve onların NSU davasının ’bütünüyle aydınlatılmasına‘ yapabilecekleri katkı ortaya çıktı. Federal Başsavcılık sunulan dilekçelere dair olarak ’NSU’nun aşırı sağcı yaşam alanının aydınlatılmasının bu davanın konusu olmadığını‘ açıkladı.
Duruşma saat 9.40’ta başladı. İlk tanık, 25 Haziran 2012’de JVA (Cezaevi) Köln-Ossendorf’tan JVA Gera’ya transferi sırasında Zschäpe’ye eşlik etmiş olan BKA’dan polis birinci başkomiseri B.‘ydi. Zschäpe’nin sağlık durumu kötü olan büyükannesi ve annesi tarafından JVA Gera’da ziyaret edilmesine izin veren bir BGH (Yüksek Federal Mahkeme) kararı sözkonusuydu. B.‘nin anlattığına göre, orada resmi bir soruşturma yapılmayacağını ima eden bir not, Zschäpe’nin savunması tarafından iletilmişti. Zschäpe ellerinden ve ayaklarından kelepçeli olarak saat sekizde alınacaktı. Kendisinin yanısıra, BKA’dan başka bir kadın görevli ve bir Federal polsi memuru araçtaki masada yerlerini almışlardı. Zschäpe ile arasında üzerinde sadece sigara ve bir dergi olan masa vardı, masada laptop veya not defteri yoktu. B., Zschäpe’ye sorgulama yapılmayacağını, isterlerse havadan sudan konuşabileceklerini veya hiç konuşmayabileceklerini bildirmişti. Ayrıca konuşulacak her şeyi not almak zorunda olduğunu da söylemişti. Zschäpe bunu bildiğini ve zaten sadece not alınabilecek şeyler hakkında konuşacağını söylemişti. Yolculuk dört saat sürmüş ve hem gidiş ve hem dönüşte otoban polisi karakolunda birer mola verilmişti.
B. kısa bir süre notlarına gözattı. Zschäpe’nin savunmasından Avukat Heer, B.‘nin notlarına bakmadan sadece hatırladığını anlatmasını rica etti. Götzl tanığı bunu yapmaya teşvik etti. Heer ayrıca tanığın notlarının kopyalanarak dağıtılmasını talep etti. Ancak B. bunu yapmak istemiyordu. Heer, Götzl’ün hakkında hemen karar vermek istemediği bir dilekçe sundu. Bunun üzerine Heer mahkeme kararı talep etti. Federal Başsavcılığın ve Müdahil avukat Kolloge’nin görüş bildirmesinden sonra duruşmaya saat 10.10’a kadar ara verildi. Daha sonra Götzl’ün kararını onaylayan Mahkeme kararı geldi.
Götzl, tanığın notlarına bakmadan hafızasındakileri anlatması gerektiğine bir kez daha işaret etti. B., Zschäpe’nin daha sonra JVA’daki ziyaretlerden tanıdığı meslektaşıyla konuştuğunu anlattı. Zschäpe büyük annesini ve annesini göreceği için mutlu olduğunu söyledi. Basının fotoğraf çekmesinden endişlendiği için gergindi ve korkuyordu. Ama daha sonra yolu kapatan bir polis arabası görmüş ve yolculuk için alınan güvenlik önlemlerinin yoğunluğunun farkına varmıştı
Fotoğraflardakinden farklı görünüyordu, saçları arasında sarı tutamlar vardı. Sonra, JVA’da stajını yapmakta olan bir kuaför olduğunu saçlarını ona yaptırmanın mümkün olduğunu anlamıştı. Daha sonra konu havaya gelmişti çünkü arabanın koyu camlarının ardından yağmur yağıyor gibi görünüyordu. B. havanın kuzeyde daha iyi olması gerektiğini söylemişti. Tatillerinden Fehmarn Adasını tanıyordu. Olasılıkla orada hava güzeldi, orada hava genelikle güzeldi, anakarada hava kötü olduğu zamanlarda bile. Sonra Zschäpe‘ye kendisinin de bunu deneyimleyip deneyimlemediğini sormuştu. Zschäpe ‘Fehmarn’a gittiğimi kim söyledi?‘ diye sormuştu. B. bunun açıklığa kavuşturulmuş olduğunu sandığını söylemişti. JVA Köln-Ossendorf hakkındaki bir sohbet sırasında Zschäpe oranın, hücrenin her zaman soğuk olduğu ve sıcak suyun bulunmadığı Chemnitz’in tam tersi olduğunu söylemişti. Bu dosyalara da girmişti. Zschäpe sadece Polenzstraße ve Frühlingsstraße’den tanıyor olduğu kişilerin tanıklık raporlarını okuduğunu söylemişti. Bu kişilerin kendisi hakkında ne düşündüklerini merak ediyordu. Dosyaları okumak kendisini çok zor yoruyordu. B. kundakçılık hakkındaki raporu okumanın anlamlı olacağını, orada her şeyi ispat edebilecek kullanılır durumda 1800 delil bulunduğunun yazıyor olduğunu söylemişti. 23 yere benzin dökülmüştü ve bir adet on litrelik benzin tenekesi bulunmuştu. B. Zschäpe’nin bundan haberi olmadığı izlenimini edinmişti. Sonra konu onun soruşturmada işbirliği yapmaya hazır olma durumuna gelmişti, daha önce bir defa, hiç konuşmayacağını söylememiş olduğunu anlatmıştı. Evet özellikle de şimdi, büyükannesinin sağlığı iyi değilken ondan özür dilemek için ifade vermek istemişti. Zschäpe avukatının kendisine bunu yapmamasını tavsiye ettiğini de eklemişti.
Zschäpe’nin B.’yle konuşurken sık sık açtığı avukatlarından memnun olmaması konusu hakkındaki konuşmalar daha da uzadı. Basında yansıyan dosya kayıtlarından bahsedildi. B. Zschäpe’nin kendisine Süddeutsche Zeitung gazetesine abone olduğunu anlattığını söyledi. Avukatlarının Leyendecker ile çok iyi ilişkileri vardı. B.‘nin Zschäpe hakkındaki raporuna göre bu kişi onun, herhangi bir sorumluluk altına girmek istemediği için ücretsiz abonelik teklifi reddettiği kişiydi. B. Zschäpe’nin soru sorma isteğini reddetti, BKA dosyalarında ‘Böyle bir şey yapmayacağız‘ yazılıydı. Zschäpe avukatının kendisine, ona dosya aktarılmadığını belki müdahil avukata aktarılmış olabileceğini söylediğini açıkladı.
B., Zschäpe’nin kendisine avukatının her zaman basının karşısında olduğunu, fazla bir şey yapmadığını ve neredeyse hiç ödeme almadığını söylemiş olduğunu ifade etti. B. avukatın ancak duruşma başladıktan sonra para kazanmaya başlayacağını söylemişti. Soruşturma sırasında işbirliği yapma konusuna dair B., ifade vermenin avantajları olabileceğini ifade etmişti. Zschäpe kendisininki gibi bir durumda böyle bir şeyin hiç yaşanmamış olduğunu söylemişti. Bunun üzerine B. RAF’i örnek vermişti. Mesela Christian Klar hiç ifade vermemişti ve 20 yıla mahkum olmuştu. Susanne Albrecht ifade vermişti ve üç yıl sonra açık cezaevine gönderilmiş, sekiz yıl sonra salıverilmişti ve şimdi farklı bir isim altında yaşıyor ve saygın bir işte çalışıyordu.
Götzl notlardaki ifadeleri incelemeye başladı. Matthias D.‘nin kim olduğunu sordu. B. bir defa Zschäpe’ye, bu kişinin JVA Chemnitz’den mi Dresden’den mi salıverilmiş olduğunu sormuştu. Matthias D.‘nin ismini duyunca onun bunu hakettiğini söylemiş ve bunu tekrar etmişti.. Başkaları için aynı şeyi düşünmüyordu. Sonra Anders Breivik’ten Zschäpe’ye gönderilen mektup konusu açıldı. Böyle bir şeye çok rastlanmadığı halde, mektup kendisine verilmiş miydi? Zschäpe bir sözlük olduğu takdirde mektubun tamamını okuyabilecek İngilizce bilgisine sahip olduğunu söylemişti. Breivik’i tanımadığını ifade etti. Bu arada Zschäpe’nin JVA’da neler öğrendiği konusu açılmıştı. Zschäpe orada sadece, kendisinin “Ev kızı olmak“ dediği şeyin öğrenebileceğini söylemişti. Ama bunu istemiyordu. Bir ara, Uwe Böhnhardt’ın 1988’de belirlenemeyen şartlar altında ölen abisi konusu açılmıştı, olasılıkla yüksek bir yerden düşmüştü. B. hikayeyi biliyordu ama konuyu kimin açtığını hatırlayamıyordu. Notlarda konuları kabaca özetliyordu, insan yedi buçuk saat içinde çok şey hakkında konuşabilirdi. Bunları oluş sırasına göre sınıflandırmak zor bir işti. Notları birbirlerinden bağımsız olarak yazmaya ilk olarak Gera’daki otelde başlamışlardı, araba yolculuğunun ardından meslektaşı on iki sayfalık notları düzenleyip yazmıştı.
Bir aradan sonra saat 11.25 duruşmaya tekrar başlandı. B.‘nin aklına iki şey daha gelmişti. Zschäpe o zaman çok huzursuzdu, ancak üç avukat alabileceğini söylemişti. Savunma avukatlarını hiç bırakmayacağını ifade etmişti. Ardından başka bir avukat daha alabilmek için bir yol daha olabileceği, bir avukat araması ve BAW’ya yazılı olarak başvurması için Zschäpe’nin annesine telefon edebileceği hakkında konuşmuşlardı. Ayrıca avukatı annesinin, onun bir tanıdığı olan Panorama’dan “ Goetz veya Götze diye biri ile“ ile röportaja katılması gerektiğini söylemişti. Zschäpe buna ne kadar karşı olduğunu, Panorama proramının sık sık kendisini sinirlendirdiğinin altını çizmişti. Götzl avukatların isimlerini sordu. B. onun devamlı Bay Heer diye birinden bahsettiğini söyledi, ama her zaman Heer’le hem fikir olan Koblenz’den Stahl diye biri daha olduğunu da eklemişti. JVA’daki görevlilerin kendisini avukatlarına karşı uyardıklarını anlatmıştı. Kısa bir süre sonra konu Zschäpe’nin insanlara karşı duyduğu güvensizliğe ve ardından kundakçılar hakkındaki rapora geldi. Bu bağlamda B. bilirkişi raporlarında da görülebileceği şekilde, Zschäpe‘nin çoraplarında benzin bulunmuş olduğunu ama ayakkabılarında bulunmadığını hatırlattı. Bu o zaman dikkat çekmemişti ama bugün her şey Zschäpe’nin sanık Susanne E.‘nin ayakkabılarını almış olduğuna işaret ediyordu. B’nin yangın hakkındaki raporuna göre bu Zschäpe’yi “çok şaşırmamıştı.“. Götzl “Sanığın habersiz olduğu izlenimi neye dayandırılıyor.“ diye sordu. B.“Benim için habersiz olduğu açıktı, gazelerden öğrenmiş olabilir.“ dedi. B. Götzl’ün sorusuna, Zschäpe’nin bir ara kadın meslektaşının ismini sorduğunu söyleyerek cevap verdi. Zschäpe meslektaşının notlarına kendisi hakkında taşra kurnazı yazdığını bunun büyük bir hakaret olduğunu söylemişti. Meslektaşı notun kendisine değil JVA Köln’deki güvenlik görevlilerine ait olduğunu ifade etmişti.
Müdahil Avukat Clemm notlardaki tanıklıklardan, Zschäpe’nin ifadesinin kapsamlı ve eksiksiz olacağını çünkü kendisinin yaptıklarının arkasında durmayan biri olmadığını söylediğini öne çıkardı. B. bunu onayladı, notları eksik olduğundan bunu unutmuştu. Avukat Scharmer B.‘ye, notlarında Zschäpe’nin ifade verme fikrini tetikleyen şeyin onun büyükannesine olanları anlatmak ve özür dilemek olduğunun yazılı olduğunu anımsattı. B. arka planı tam olarak anlayamamış olduğunu söyledi. B. Avukat Wierig’in, Zschäpe’nin Kuzey Almanya somurtkanlığı olsun Ren bölgesinin arkadaş canlsı olması olsun, belli bölgelerin insanları hakkındaki önyargıların doğru olduğunu söyleyip söylemediği hakkındaki sorusuna olumlu yanıt verdi. Zschäpe’nin kuzeydeki ilşkileri hakkında hiçbir şey duymamıştı. Avukat Wolf büyük annesini ve annesi gördükten sonra Zschäpe’nin davranışlarında bir değişiklik olup olmadığını sordu. B. hatırlayamadığını söyledi. Thüringen sosisleri konusunun konuşulduğunu ama bundan başka bir şey hatırlayamadığını söyledi. B. Avukat Kolloge’nin sorusuna, Fehmarn ve Kölner Dom hakkındakiler hariç konuşmaların farklı şehirlerdeki yenileme çalışmalarını görmelerinden kaynaklanmış olduğunu söyleyerek cevap verdi. Halle ve Zwickau konu olmuştu. Fehmarn konusuna olduğu gibi Zwickau konusuna da engel konulmuştu. Avukat Behnke onun Breivik’in mektubuna karşı verdiği tepkiyi sordu. Hoşnutluktan çok, Breivik’in bu fikre nasıl kapıldığını anlayamadığını gösteren bir tepki vermişti.
Soru sorma sırası savunmaya geldi. Avukat Stahl, B.‘nin daha önce biriyle kendisinin bu yolculukta eşlik etme nedeni hakkında konuşup konuşmadığını öğrenmek istedi. Kesinlikle kendisi bu görevi istememişti, bu kendi ifadelerinde açığa çıkmayacak olan içerideki görevliler tarafından uygun görülmüştü. Stahl’ın, Yüksek Devlet Savcısı Kilmer veya Yüksek Yüksek Devlet Saavcısı Greger ile iletişim kurup kurmadığına dair sorusuna B. olumsuz yanıt verdi. 5 Haziran’da Federl Savcılıkta Avukat Heer’in yazdığı notu hatırlıyor muydu? B. eğer o notsa bu nottan haberdar olduğunu söyledi. Stahl B.‘ye, bu görev sırasında (Zschäpe’nin Gera’ya transferi) resmi bir ifade alınmayacak veya bilgi alınan bir konuşma yapılmayacağını ve bunun eşlik eden görevlilere bildirileceğini yazan notu hatırlattı. İfade alınmasının istenmediğini üstlerinden öğrenmişti ama bir not görmemişti. Stahl Heers’in notunda, Kilmer ile yapılan telefon konuşması ve bunun sonucunda Heers’in notunda açıkça anlatıldığı şekilde bu yolculukta ifade alınmayacağının BKA’ya sözlü olarak da iletildiğinin açıklandığını hatırlattı. B. „Bu kesinlikle söylenmişti ama biz zaten yapmadık.“ dedi. Stahl B.‘ye rütbesini ve onun rütbesindeki memurların sık sık böyle yolculuklara eşlik edip etmediğini sordu. B. bu konuda bir şey söyleyemeyeceğini yineledi. Stahl belli bir hedef belirtilmiş olup olmadığını sordu. Hedef bir şey daha söyleyip söylemeyeceğini ortaya çıkarmaktı. Ancak başka ifade alınmadı, ifade alınması için laptoplar vardı veya el yazısıyla not edilebilirlerdi. Ama masanın üstünde bir şey yoktu. Zschäpe başka fikirler duymaktan memnun olduğunu söylemiş ve avukatlarından şikayet etmişti. Stahl Fehrmarn konusunun tesadüf eseri mi açıldığını sordu. B.“Tabii, aynen öyle oldu.“ dedi. Stahl, ifade alınabilecek böyle başka somut fırsatların, örneğin bir bira bahçesinde, çıkıp çıkmamış olduğunu öğrenmek istedi. B hatırlayamadığını söyledi. Resim çekildiğini ve ses kaydı alındığını da hatırlamıyordu. B.“Böyle fikre nasıl kapıldığınızı anlamıyorum, biz her zaman kurallara uyduk.“dedi. Sonra, bir federal polis memurunun Zschäpe’nin polis istasyonunda arabadan inip binaya girişini kendi arabasından görüntülediğini hatırladığını söyledi. Bu BKA tarafından ayarlanmamıştı, kayıt federal polise aitti. Zschäpe’nin avukatları hakkında söylediklerine dair bir soru üzerine B., Zschäpe‘nin konuşmanın bir yerinde bir avukatın müvekkili için en iyiyi sağlamak üzere orada olması gerektiğini söylemiş olduğunu ifade etti. Stahl B.nin, Zschäpe’nin avukatları hakkındaki konuşmasını polisiye açıdan bir kısmi başarı olarak görüp görmediğini öğrenmek istedi. B. buna tarafsız olarak bakmış olduğunu ve değerlendirmeye almamış olduğunu söyledi. Stahl B.‘nin başka bir avukat arzu edip etmediğini sordu. Salonda konuşmalar oldu. Stahl avukat ve müvekkili arasındaki güven ilişkisine bir müdahele söz konusu olduğunu söyledi. B.“ Zschäpe avukat ve müvekkili arasında henüz bir güven ilişkisi kurulmamış olduğunu pek çok kez söyledi.“diye cevap verdi. Bir defasında şöyle demişti:“Sizin durumunuzda ifade vermenizi salık verecek avukatlar da var. Bu sizin için daha iyi olur.“
Zschäpe‘nin avukatı Sturm, B’nin üstlerinin ismini sordu. B. ifade verme iznine atıfta bulunarak tereddütünü bildirdi. Götzl açıkça görüldüğü gibi tanığın kendisinin de tereddüt içinde olduğunu söyledi. Konu terkrar Fehmarn Adasına döndü. B. sorunun tesadüf eseri olduğu ve görevden kaynaklanan bir soru olmadığı görüşünde ısrar ediyor muydu? B. çelişen soruşturma sonuçları olduğunu elbette biliyordu, bunun için Fehmarn anahtar kelimesini telaffuz etmişti. Ama konu tesadüfen açılmıştı. B. “Tanımadığınız biriyle beraberseniz ne hakkında konuşursunuz, hava mı?“ diye sordu. „Die Zelle“ (Örgüt) kitabı da tesadüf eseri satın alınmıştı. Kendisini neyin teşvik ettiğini bilmiyordu, kitabı hala okumamıştı. Zschäpe kitabı okumak istemişti. Sohbetin seyrini belirleyen bir şey yoktu. Zschäpe’yi tanıdığı için daha sonra melektaşı sohbete devam etmişti. Kendisi veya meslektaşı atıfta bulunabilecek bir şey söylemişti veya Zschäpe onları bu konuya çekmişti. Bir konu bitirildiğinde diğerinin söyleyecek bir şeyi oluyordu. Kadın polis memuru bu sohbete katılmamıştı. Zschäpe çok konuşmuştu. Kardeşin ölümü konusunu kim açmıştı hatırlamıyordu ama şunu söylemek istiyordu:“Şimdi şikayet edemezsiniz, ifade alınmasını istememiştiniz, eğer buna izin verseydiniz şimdi her şeyi doğru zaman sırasına göre sıralamak mümkün olurdu.“
Götzl özellikle, B.‘nin notlarında burada söylediklerinden daha fazla bir şey olup olmadığını sordu. B. notların sadece kendisi şimdi mahkemenin önünde ifade verirken hatırlatıcı olmaları için yazıldıklarını söyledi. Üstlerine dair soruyu arada açıklığa kavuşturabilirdi. Avukat Sturm notlara ilişkin dilekçesini geri çekti.
Saat 14.05’e kadar öğle arası verildi.
Aradan sonra B. üstleriyle görüştüğünü söyledi. Yolculuk kararı BAO’da en yüksek kişiler tarafından verilmişti, bunu kimin söylediğini hatırlamıyordu. Kendisinin davaya dahil olduğu ve arka plan bilgisi olan deneyimli bir memur olduğu için seçildiğini söyledi. Üstünün kim olduğu sorusuna „Kriminaloberrat H.“ cevabını verdi. Bilirkişi Saß bir delili sordu, B.‘nin bir not yazmış olduğu Aemedig Firmasına ait bir kart vardı. Götzl broşürde firmanın sahibinin açık adının André E. (sanık) olduğunu söyledi. Notta internet sitesinin 2009’dan beri ulaşılamaz olduğu yazıyordu. B. bunun kendisinin hala Zwickau’da bulunduğu zaman olması gerektiğini söyledi. Bu sonuca çoktan ulaşmıştı. Müdahil avukatın sorusuna kendisinin konuyla ilk defa 12 Kasım 2011’den sonra ilgilenmeye başladığını söyleyerek cevap verdi. Kısa bir süre B.‘nin davada hangi soruşturmaları yürütmüş olduğu ve bu konuya dair soruların şimdi mi sorulmaları gerektiği konu oldu. Götzl tanığı göndermek istiyordu, gerektiği takdirde kendisini yeniden çağırmak için bir dilekçe verilmeliydi.
Tanığın gönderilmesinden sonra, Avukat Sturm yanlış talimat verilmiş olması ve yasak ifade ifade alma metodlarının kullanılmış olması nedeniyle değerlendirme yapılmasına itirazını okudu. Zschäpe kendisine bir savunma seçmiş ve defalarca ifade vermek istemediğini söylemişti. B. ve meslektaşı bunu açıkça görmezden gelmişler ve Zschäpe’yi yanıltmışlardı.
Değerlendirmeye itiraz dilekçelerinin alınmasından sonra duruşmaya, 17. duruşma gününde yarıda kesilmiş olan polis amiri L.‘nin ifadesinin alınması ile devam edildi. Sözü Avukat Schön aldı. Karlsruhe’ye bir uçak yolculuğunu da konu alan Zschäpe’nin Robin Sch.‘ye gönderdiği mektuptan alıntı yaparak başladı. Stahl Schön’ün lafına girdi ve mektubun duruşmada okunmasını mümkün görmediğini dolayısıyla Kolloge’nin bunu öne süremeyeceğini söyledi. O zaman Schön daha açık olarak özellikle, L.‘nin Zschäpe’nin tutuklanmanın şoku içinde olduğu izlenimini edip edinmediğini sordu. L. buna olumsuz cevap verdi. Uçak yolculuğunda herhangi bir proplem çıkmamıştı.
Avukat Heer’den sonra savunmanın soruları bunu izledi. Sonra konu Zschäpe’nin nelerle suçlandığına geldi. L. terörist bir gruba üye olma ve NSU’yla ilgili şimdiye kadar belirlenebilen on cinayet suçu saydı. Heer L.‘in Federal Savcının başlangıç kararlarını bilip bilmediğini sordu, orada daha fazlası vardı.. L. 13 Kasım’da henüz bunu okumamış olduğunu düşündüğünü söyledi. Bayan Zschäpe kendisinden o zamanki avukatıyla görüştürülmeyi talep etmemişti. Heer helikopterle yolculuğun hemen ardından resmi sorgulama yapılması gerektiğini, o zaman neden L.‘in yolculuk sırasında bir konuşma daha yapmış olduğunu sordu. L. ilk defa Karlsruhe’de rahat bir nefes aldıklarını ve bu küçük sohbetin o zaman vuku bulduğunu söyledi. Polis memuru olarak onun ne derecede ifade vermeye hazır olduğunu anlamaya çalışmanın alışılmadık bir şey olmadığını söyledi. Heer JVA’daki ziyaretin neden Cumartesi günü yapıldığını öğrenmek istedi. L. Zwickau’dan Cuma günü dönmüş olduğunu, özel durumlarda Cumartesi ve Pazar da çalıştığını söyledi. Daha sonra Cumartesinin planına çok uygun olduğunu söyleyecekti. JVA’dan bir randevu almakta da zorluk çekmemişti.“Bayan Zschäpe’ye kimse hayır diyemiyordu.“dedi. Heer’in sorusuna, Zschäpe’ye gözlüklerinin kendisinde, orada olduğunu söylediği ve sonra kediler hakkında konuşmaya başladıkları şeklinde cevap verdi. Gözlüğü vermenin ziyaretinin tek nedeni olduğunu söylediğini düşünmüyordu. Bir camın karşısında, karşı karşıya oturmuşlardı. Buluşmanın ayrıntılarını hatırlayamıyordu, kedilere sahip bulunması hakkında konuştuklarını söyleyebilirdi. Stahl bunun Zschäpe“den daha fazl abilgi almak için olup olmadığını sordu. L. konuşmanın gözlük, kedi ve değerli eşyalar hakkında günlük tarzda bir konuşma olduğunu söyledi. Stahl L. bunları neden postayla göndermediğini öğrenmek istedi. L.‘Bu konuda henüz kararımı vermemiştim.‘dedi. Avukt Sturm, L.‘in dün BGH’deki bekleyiş hakkında konuşurken insanın günlük konuşmaları yönlendirebilceğini ve konuları polisiye konulara çekebileceğini söylemiş olduğunu ifde etti. L. şimdi yine ifadesini değiştiriyordu. Bu ziyaretin bir hedefi olup olmadığını bilmek istiyordu. L.‘Durum şu ki, bir sohbet açıldığında istkesizlik yapmıyordum.‘dedi.
Sorunun formüle edilme tarzı hakkında kısa bir tartışmadan sonr Stahl, Zschäpe’nin ifade vermeyeceğini söylemiş olduğu BGH’deki Soruşturma Hakiminin sorgusundan sonra L.‘nin bunu denemeye devam etmiş olmasının uygun bir durum olup olmadığını sordu. L. Zschäpe‘yle sohbete devam ettiğini ve sohbet devam ettikçe ilgisinin de artmış olduğunu söyledi.
Bilirkişi Profesör Saß’ın kısa sorgulmasından sonra tanık gönderildi. Bunu Zschäpe’nin savunmasının değerlendirmeye olan itirazı izledi. Avukat Heer bilinçli olarak ceza prosedürlerinin etrafından dolaşıldığını söyledi, L. bunu yatıştırcı bir açıklıkla söylemişti. Başsavcılık dilekçeyi ele aldı. Polis memurlarına konulmuş genel bir iletişim yasağı yoktu ve bu kapsamlı bir şekilde açıklanmıştı.
Bir aradan sonra açıklamalarla devam edildi. Sonrasında BAW, 14. duruşma gününde Avukat Bliwier tarfından verilen delil dilekçesiyle ve Avukat Pınar tarafından 17. duruşma gününde tanık P.‘nin not defterine ilişkin verilen dilekçeyle ilgili görüş bildirdi. Başsavcı Diemer, BWA’nın yüksek dereceli çıkarlar açısından Bliwier’in dilekçesini geri çevirmesi gerektiğini söyledi. Kendisi, GBA’nın dokuz sanık ve destekçileri hakkındaki soruşturmalarıyla ilgili olarak kapsamlı bir aydınlatma yapılması arzusunu anlayabiliyordu. Ancak burada duruşmanın konusu soruşturmalardan bir kısım, sanıklar ve yöneltilen suçlamalardı. Bir hızlandırma talimatı yeterli olurdu. Konuya sıkı bir şekilde bağlı kalmadan toplanacak her delil, tutuklu bulunan her iki sanığın salıverilmesine neden olma riskini taşımaktaydı. NSU’nun aşırı sağcı çeveresinin açığa çıkarılması bu davanın konusu değildi. Yüksek Devlet Savcısı Greger buna yakın bir görüş bildirdi. Tino Brandts’ın sorgulamasına karşı çıkılmayacaktı. Anayasayı Koruma Dairelerinin delil toplama hedefiyle ilgili olası bir itirazı uygun değildi. Hangi not hakkında konuşulduğu belirlenmeden, notlardan yeterli derecede güvenli bir alıntı yapılamazdı. BWA’nın yazarlarını zaten tanık olarak belirlemiş olduğu VS’nin biraraya getirdiği bilgiler incelenmeliydi. Diğer deliller, hedefi belli olmayan iddialara sahip olmadıkları durumlar haricinde, suç hakkında karar verilmesi ve hukuki sonuç çıkarılması açısından bir anlam ifade etmedikleri için geri çevrilmeliydiler. Dolayısıyla dilekçe sadece soruşturma amaçlarına hizmet ediyordu. Zschäpe’nin tutukluluğu sırasında sahip olduğu iddia eilen mektup kontağı ve hayatlarını kaybetmiş olan Böhnhardt ve Mundlos’un sağ camia içindeki kontakları, karar için tek başlarına bir anlam ifade etmemekteydi ve sanıkların suçluluklarına ilişkin bir ipucu değildi. Aynı şekilde, sanığın bir mektup arkadaşı olduğu düşüncesi de herhangi hiçbir rol oynamıyordu. Aynı durum, dilekçe sahipleri saldırı mekanlarında sağ camiaya ait işaretler olduğunu iddia ettiklerinde de geçerliydi. Bundan çıkartabilecek bir sonuç yoktu. Bu, 18 Mart 2006‘daki konser ve sağ camianın Kassel ve Dortmund’daki saldırı mekanlarında biraraya gelmiş oldukları iddiası ile beraber düşünüldüğünde özellikle kendini gösteriyordu. Bunun davayla ilişkisi kesinlikle belirgin değildi. Aynı şey, Sturm 18 ile sıkı bir kontağı olduğu iddia edilen tanık Bejamin G. ile faaliyetler hakkında haberler verdiği ve konsere bilgiler gönderdiği iddia edilen Andreas T. için de geçerliydi, ifadelerin sanıklar açısından hiçbir şekilde önemi yoktu. Burada sanık Zschäpe, diğer sanıklar ve suçlar ile ilişkilendirilebilecek bir şey yoktu. Keza Avukat Pınar’ın P.‘nin not defteriyle ilgili önermesi de geçerli değildi. Tanığın not defterinin neden delil olarak ele alınması gerektiği açıklanmıyordu.
Daha sonra Avukat Bliwier açıklama yaptı. BAW müdahil avukatların burada oturma nedenini açıklamıştı, Mahkemenin aydınlatma görevinin kapsamı ile bu konuları ve delilleri ne derecede takip edeceği hakkında görüş ayrılığı vardı. Bu görüş ayrılıkları davaya eşlik edecekti. Dava soruşturma komisyonu haline getirilmemeiliydi, müdahil avukatlar bağlantı noktaları bulmaları gerektiğini biliyorlardı. Zschäpe Dortmund ve Kassel Nazi camialarından saldırganlar ile mektup kontağı olduğunu anlatmıştı. Davayla ilgili tedbirler açısından, Neonazi kontaklarını öğrenmek önemliydi. Bunlar, Bay G. ve Bay T. üzerinden bağlantılar olduğunu göstermişti. Bay T. burada ifade verecekti. Onun ifadesinin alınması durdurulmuştu çünkü Hessen İçişleri Bakanı izin vermemişti. Bu konuların burada takip edilmesi gerekliydi. BAW’nin başka bir ilgi alanı olduğu açıkça ortaya çıkmıştı ancak, müdahil davacılar da davaya karşı bir şeyi araştırmıyorlardı, bunun sonucu olarak delil dilekçelerinin ele alınma tarzları hakkında düşünce farkı söz konusuydu.
Bunu Avukat Schön’ün, 257 numaralı Ceza Prosedürüne göre 14. Duruşma gününde tanık G.‘nin sorgulanması ve NSU videolarının mahkemede gösterilmesi hakkında yaptığı bir açıklama izledi. Tanık G. Bay Özüğdoğru’nun ne kadar sıcakkanlı bir insan olduğunu bir çok kez vurgulamayı gerekli görmüştü. Bu durum, video görüntüleri ile, kurban ile alay edilmesi ile karşılaştırılmalıydı. Video ve başlangıç kareleri ciddiye alınmalıydı, orada faaliyetlerin sözler yerine eylemlerle sürdüleceğini öngören bir örgütten bahsediliyordu. Bu 2001’deki NSU mektubu ile beraber kendini gösteriyordu. Bu durum ciddi bir şekilde düşünüldüğünde bir örgüte işaret ediyordu. Bu örgütün hiç varolmamış olduğunu veya bugün hala varolmadığını gösteren hiçbir şey yoktu. Avukat Hoffmann tarafından bir kısmına açıklık getirilmiş olan şarkı sözleri ele alındığında, söz konusu çevrenin nasıl agresif bir acımasızlık içinde yaşadığı görülebilmişti. Eylem provaları bir örgütün varlığına işaret ediyordu. Schön, Böhnhardt ve Mundlos’un arkadaşlarıyla iletişimleri olmadan yolları katedebilecek mükemmel keskin nişancılar olduğuna ve iki kişinin bu videoyu kurgulayabileceğine inanmanın gerçekten mümkün olup olmadığını sordu. Bu pek mümkün değildi. Bir örgütün varolmuş olduğu ve hala varolduğu düşünüldüğünde, sanık Zschäpe’nin bütün bunlardan haberdar olması düşüncesı daha inandırcı bir hale gelmekteydi. Onun bunlara karışmamış olduğunu düşünmek absürttü.
Götzl açıklamanın tarzını sert bir şekilde eleştirdi. Saat 15.55’te duruşmaya son verildi.
Avukat Scharmer memurların ifadeleri ve Zschäpe hakkında yapılan konuşmalar hakkında bir açıklama yaptı:
„Bayan Zschäpe kapsamlı ve eksiksiz bir ifade vereceğini çünkü kendisinin yaptıklarının arkasında duramayan biri olmadığını söylediğinde, itiraf edilecek şeyler yapılmış olduğunu ima etmiş oluyor. BKA memurlarının bugünkü ifadeleri Bayan Frau Zschäpe aleyhine ipucu olma görevi görmüştür.“