Bugünkü duruşmada bir lastik bot motorunun tamir edilmesi konuşuldu. Mundlos, Böhnhardt ve Zschäpe’nin tatilden ahbapları, Fehmarn’da yaptıkları aile tatilinde üçü ile nasıl tanıştıklarını anlattılar. Böylece „yeraltı“nın yaşadığı normal hayat ortaya çıktı. Kamp alanındaki komşular, üçü ile ilgili yolunda olmayan bir şey bulunduğundan hiç şüphelenmemişlerdi, beraber gezilere çıkmışlardı ve tatilin sonunda birbirlerine iletişim bilgilerini vermişlerdi ve yıllar boyu ara sıra görüşmüşlerdi.
Tanıklar:
- Mario Ge. (Bot motorunun tamiri)
- Britta Ka. (Tatilden tanıdık)
- Caroline Re. (Tatilden tanıdık)
- Matthias Re. (Tatilden tanıdık)
Duruşma saat 9.45’te başladı. Salonda bugün, davada eşi Ralf’in hukuk danışmanı olarak yeralan Jacqueline Wohlleben bulunuyordu. İlk tanık olarak Mario Ge. dinlenmeye başlandı; Rheinsdordf’tan [Zwickau’nun yakınında] gelen ve serbest çalışan bir deniz botu satıcısı olan tanık, bir bot motorunun tamir edilmesi ile ilgili olarak sorgulandı. Hakim Götzl, bir polis sorgulaması ile igili olarak, tamiratın hangi şartlar altında geçekleştirildiğini ve zamanlamasını sordu. Tanık bunun üzerinden uzun zaman geçtiğini ve süreç içinde bu türden çok sayıda motor tamir ettiğini söyledi; onlar Yamaha yetkili bayisiydi, kendisi „Sportboote Zi.“de taşerondu. Sorgulama için önce ortağı Michael Zi. davet edilmişti. Konu bir 5-PS-Suzuki Motordu, bunlardan çok fazla bulunmuyordu. Motoru tamire getiren çift hakkında akıllarında biraz bir şey kalmıştı. İlk olarak, polisin kendilerine gelip fotoğraflar göstermesinin ardından hatırlamışlardı. Kendilerine gelen bu kişiler telefon etmişler ve motorun düzgün çalışmadığını söylemişlerdi. Onlara Suzuki Motorun problem olmadığını, ama yedek parçaların gelmesinin biraz zaman alacağını söylemişti. Bir siyah Audi A3 Sportback ile gelmişlerdi, motoru getirmişlerdi, kendileri isim ve telefon numarası almışlardı ve motoru çalışır hale getirmişlerdi. Ardından teslimat için onları aramıştı. Ardından teslimat ve ödeme yapılmış ve konu kapanmıştı.
Götzl’ün sorusu üzerine tanık, kendisinin telefon ettiğini ve kesinlikle bir kadınla konuştuğunu söyledi. Daha sonra internette Beate Zschäpe’yi araştırmıştı ve polise resmi vermişti. Her şey Zi. Şirketi üzerinden gerçekleştirilmişti, Bay Zi. de davet edilmişti. Sonrasında Zi. üzerinden ona (Ge.) ulaşmışlardı. Ardından rendevu defterine bakmıştı, orada „Eminger“ ismi ve bir telefon numarası bulunuyordu. 2011 yılının Temmuz ve Eylül ayları arası olmalıydı, telefon numarasını artık hatırlamıyordu. Götzl başka isimler hatırlayıp hatırlamadığını sordu. Ge. ajanda da sadece „Eminger“ isminin bulunduğunu söyledi. BE. teslim sırasında fatura düzenlendiğini ve nakit ödendiğini ifade etti. Götzl bunun ne tür bir motor olduğunu öğrenmek istedi. Tanık bir Suzuki DF5 motor olduğunu söyledi, bu mütevazi, o tarihte ehliyet gerektirmeyen ve binlecesinin sürümde olduğu bir motordu. Ajanda polisteydi. Ajandadaki kayıtların sorulması üzerine Ge., orada „Eminger“ isminin ve „karbüratör“ kelimesinin bulunduğunu söyledi. Bu, temel olarak iki kişiden oluşan bir tek kişilik müesseseydi, kayıtlar da genel olarak bu şekilde alınıyordu.
Hakim Götzl „0162-7000587, Eminger, Suzuki DF5, her halükarda 30 avro“ kaydını aktardı ve tanık, bunun motorun içine bakılması ve zarar tespiti yapılması için alındığını ve 30 avro sabit fiyatının genel uygulama olduğunu söyledi, anlaşmayla ilgili diğer konuşmalar telefonda önceden yapılmıştı. Şirketin ajandasındaki 22/23 Mart 2011 tarihli bu kayıt ve 14/ 15 Nisan tarihli kayıt gösterildi, şu şekildeydi:“ Eminger, Suzuki DF5, 0162-70005, bazen çalışmıyor ve boğuluyor.“. Tanık böyle olabileceğini söyledi, daha sonra müşteriyle diğer ayrıntıları konuşmak için tekrar aramışlardı. Götzl 14.3.2012 tarihli polis sorgulamasından alıntı yaptı, buna göre, Ge. takvim kayıtları vasıtasıyla bir Suzuki motorun tamir için gelmesi gerektiğini hatırlayabilmişti. Tanık telefonda konuştuğunu doğruladı ama sesini ve ve diyalekt konuşup konuşmadığını hatırlayamıyordu. Bu kişiler motoru Wilkau-Haßlau’daki Rüdiger Hu.‘dan satın almışlardı, orada tamir başarılı olmamıştı. Arayan kadın motoru kendilerine getirip getiremeyeceklerini öğrenmek istiyordu. Motor zarar tespiti için test alanına alındığında genel olarak 30 avro ödenmesi gerekiyordu. Motoru getiren kişileri şu şekilde tarif edebiliyordu: Kadın adamdan daha kısa boyluydu, omuz hizasında koyu renk saçları vardı ve koyu renk giyimliydi; genç adam spor giyimliydi, beyaz çizgili mavi bir ceketi vardı, saçları kısaydı ve bir beyzbol şapkası takıyordu. Pazarlığı kadın yapmıştı. Motorun Rüdiger Hu.‘dan alındığı ve Hu.‘nun tamir etmeyi başaramadığı konuşulmuştu. Bir Audi A3 ile gelmişlerdi, bunu hatırlıyordu çünkü o tarihte eşine böyle bir araba almak istiyordu. Tanık arabayı adamın kullandığını doğruladı. En azından 1.80 boyundaydı , Ge. bunu kendisinin 1.81 boyunda oluşuna dayanarak tespit etmişti. Adamın saçları kısa ve açık renkti, siyah ve kahverengi bir beyzbol şapkası takıyordu bunun için saç kesimini görememişti. Beyzbol ceketinin beyaz çizgili, açık mavi olduğuna dair aktarmayı Ge. doğruladı. Tanık, adamın anlattıklarından onun motoru daha önce kullandığını ve bildiğini düşündüğüne dair aktarmayı da doğruladı. Başka bir kişi yoktu, arabada da kimse yoktu, bundan emindi çünkü motoru kendi kendi almıştı ve sonra tekrar içeri koymuştu.
Hakim Götzl tanıktan, sorgulama tutanağında yeralan, internette Beate Zschäpe’yi araştırma fikrine nereden vardığını sordu. Polisin aramasından sonra Ge., medyada yeralan Beate Zschäpe ismini google’da araştırmıştı, orada „resimler“ vardı ve ardından binlerce resme baktıktan sonra bir tanesi için „Evet, işte o.“ demişti. Götzl konunun üstüne giderek, sorgulamada kendisine bir resim gösterilmiş olduğunu söyledi. Evet, kendisi medyadaki olayla ilgili ilk haberlerden sonra kadını tanıdığını kastediyordu. Götzl, onun daha haber verilirken eşi ve Michael Zi. ile bunun hakkında konuştuğunu, ardından „Eminger“ ve „Zwickau“ isimlerini girdiğini ve orada Zschäpe’nin resmine rastladığını aktardı. Zschäpe’nin bir fotoğrafı gösterilince Ge, bunun o tarihte polisten gelen beylere gösterdiği fotoğraf olduğunu söyledi. Ge. tamir ücretinin nakit ödendiğini söyledi, ödemeyi kimin yaptığını hatırlamıyordu. Müşterileri tanımadıklarında, nakit ödeme alışıldık bir uygulamaydı. Ücret yaklaşık 160 avroydu, bu karbüratör ve onarımın tamamı için alınan miktardı. Soru üzerine tanık görüşmeyi kadının yürüttüğünü anlattı. Adamla sadece motor hakkında konuşulmuştu, motor çalışmıyordu, daha önce bir Suzuki satıcısına gitmişlerdi, olağandışı bir görüşme değildi. Ge. “Arabalar aklımda kişilerden daha çok kalıyor.“ dedi.
İkisinin arasındaki ilişki ile ilgili bir şey söyleyemiyordu. Motoru beraber getirmişlerdi ve beraber teslim almışlardı, adam aynı adamdı. Götzl bir ifadeden alıntı yaptı, „dizginleri elinde tutan“ kadın kesinlikle, motorla ilgilenen ve ödemeyi yapan kadındı. Ge., kendisinin her zaman kadınla konuştuğunu ve ödeme işini de onun hallettiğini söyledi. Götzl, Ge.‘nin „dizginleri elinde tutmak“ ile ne demek istediğini öğrenmek istedi. Onun davranışlarından, ne kadara malolursa olsun motorun çalışması gerektiği anlaşılıyordu. Götzl, Ge.‘nin, kadının 30 avroyu aşan her şeyin ancak konuştuktan sonra halledilmesi gerektiğini söylediğini aktardı. Tanık bunu doğruladı. Götzl bir alıntı yaptı, burada “Hal ve tavır aklımda çok dominant olarak kalmış“ deniyordu. Tanık bu ifadeyi doğruladı, her şeyi onunla halletmişti. Götzl polis sorgulamasından aktarma yaptı, Ge. bu durumun Michael ile kendisine komik geldiğini hatırlıyordu, böyle bir bir tipin bu kadınla olamayacağını söylemişlerdi. [Salonda gülüşmeler] Tanık bunu doğruladı ve bununla görüşmenin tamamını kadının yapmasını ve adamın hiçbir şey söylememesini kastettiğini açıkladı.
Götzl sorgulama tutanağından pasajlar aktardı: Kişiler motoru Hu.‘dan satın almışlardı, orada motor servise de alınmıştı ama Hu. onu çalıştırmamıştı. Kadın motoru en erken üç hafta sonra alabileceğini çünkü adamın bir göreve gitmiş olduğunu söylemişti; ayrıca zor koşullar altında bi performans testi yapmalarını istemişti. Tanık bunu doğruladı, bu lastik bot ve karbüratör tamirinde kaşılaşılan tipik bir problemdi. Motorun getirilmesi ve teslim alınması sırasında aynı adamın geldiğinden de „aslında“ emin olduğu ve kadın konusunda ise yüzde yüz emin olduğu şeklindeki aktarımı, tanık doğruladı. Öncelikle, yük testi için normalde Elbe‘de yapılan test sürüşünü hatırlıyordu. Ancak aktarma üzerine, onların test sürüşünden feragat ettiklerini, teslimat sırasında motorun test alanında denendiğini kabul etmek zorunda kaldı. Kadın Zi. ile ödeme işini hallederken, kendisi adamla test alanında kalmıştı. Kadının pazarlık yapmadığı ve motorun yeniden çalışıyor olmasından ikisinin de mutlu oldukları şeklideki aktarmayı da, tanık doğruladı. Götzl sorgulama sırasında ona fotoğraflar gösterilip gösterilmediğini sordu. Ge. buna olumlu cevap verdi; ona motorun, erkeklerin ve kadınların fotoğrafları gösterilmişti. Fotoğraflar tanığa orada gösterildi: tanık içinde Mundlos’un ve yüzleri piksellenmiş kişilerin bulunduğu, hareket halindeki motorun fotoğraflarını görmüş olduğunu doğruladı. Tanığa [içinde Böhnhardt, Mundlos, Zschäpe, Holger G., André E., Susann E.‘nin fotoğrafları bulunan] başka fotoğraflar gösterildi. Gösterilenlerden bazılarını basından tanıyordu. Üçünü tanıdı, diğerlerini tanımıyordu.
Müdahil Avukat Langer, böyle bir lastik botun fiyatının ne olduğunu öğrenmek istedi. Fiyat 1.100 ve 1.300 arasında değişiyordu. Bu lastik bot „Typhoon“ tipiydi, kullanılmış olanların fiyatı 450 avrodan başlıyor 750 avroya kadar çıkıyordu. Zschäpe’nin avukatı Stahl, polis sorgulmasının nasıl gerçekleştiğini öğrenmek istedi. Tanık, iş ortağı Zi.‘nin davet edildiğini ve kendisinin, ajandadaki kendisine dair kayıt ile ilgili olarak adının geçtiğini tekrarladı: “Göz açıp kapayıncaya kadar polis dükkanda belirdi“ dedi. Avukat Stahl, Ge.‘nin Zschäpe’nin fotoğrafını seçmesi gerektiğini nereden bildiğini sordu. Ge., Zi.‘nin arayıp polisin Zschäpe hakkında sorular sorduğunu söylediğini ifade etti. Avukat Stahl sorusuyla, başından itibaren, yani sorgulanması sırasında tanığa, Zschäpe ismi ve onun motor için gelen kadın olduğu konusunda, polis tarafından telkinde bulunup bulunulmadığını ve tanığın internet araştırmasında halihazırda medyadan edindiği bilgilere başvurup başvurmadığını anlamaya çalıştığını söyledi. Stahl’ın, Ge.‘nin bir kadın tarafından arandığını anlattığını söylemesinin ardından Götzl müdahele etti, sorularının tekrarlanmasını istemiyordu. Stahl, Götzl’ün şimdi tamamen onun kafasını karıştırdığını söyledi. Stahl’ın diğer sorularının ve BAW‘nin (Federal Başsavcılık) Stahl’ın her şeyi tekrar tekrar sorduğunu dile getiren bir müdahelesinin ardından Avukat Stahl, kendisinin detayları sorduğunu, önündeki bilgilerde konunun tanığın anlattığı şekilde yeralmadığını söyledi. Götzl şu anda kendisinde, tanığa etkide bulundulduğuna dair bir izlenim oluştuğu şeklinde karşılık verdi ve bu yüzden sorunun somutlaştırılmasını talep etti, „Her zaman dikkatle dinliyorum.“ dedi. Stahl sorularına devam etti; kadın Zi. ile içeride ödeme işini hallederken onun test alanında adamla kaldığının ve zor şartlar altında performans testi yaptığının doğru olup olmadığını sordu. Tanık bununla ilgili daha fazla bir şey hatırlayamadığı şeklinde karşılık verdi; Mahkeme Başkanı onun böyle söylediğini aktarmıştı, kendisi “Böyle oldu.“ dememişti.
Götzl müdahele etti ve tanığı dışarıya çıkardı. Avukat Stahl’ın, farklı olan bilgileri söylemesi ya da bunları davaya dahil etmesi için ısrar etti. Avukat Stahl, ne soracağına kendisinin karar vereceğini söyledi. Bu ifade [tanığın anlattığından farklı bilgilere sahip olduğu] bu şekilde ağzından kaçmıştı. Avukat Reinecke konunun açıklığa kavuşturulması için müdahele edene kadar şiddetli tartışma devam etti. Tanık BKA memurları ile telefonda görüşmüştü ve 13.3.2012 tarihli bu görüşme, yani sorgulamadan önceki günkü görüşme, ile ilgili bir not vardı: “Zi. sorgulamada telefon numarasını hatırlayamadı, daha sonra BKA’yı arayıp numarayı ajandada bulduğunu söyledi“. Avukat Reinecke tekrar salona gelmiş olan tanığa, BKA’nın“Sportboote Zi.“ye gelip gelmediğini sordu ve nottan aktarma yaptı; buna göre BKA memurları orada bulunduğu sırada internette „Eminger, Zwickau“ kelimeleri araştırılmıştı. Tanık „Böyle oldu.“ dedi. Zschäpe isminin o gün bir şekilde geçip geçmediğini hatırlamıyordu. İlk aradan kısa bir önce, Mahkeme Başkanı ve Zschäpe’nin avukatı Heer arasında, tekrarlanan sorulara dair şidddetli bir tartışma daha yaşandı.
Aranın ardından, Fehmarn’da yaptıkları aile tatilinde „Üçlü“ ile tanışmış olan tanık Britta Ka.‘nın dinlemesi ile devam edildi. Tanık şöyle anlattı: Oraya vardıklarında Bayan Zschäpe –onlar kendileri için Gerri [Böhnhardt], Max [Mundlos] ve Lise‘ydi[Zschäpe] – tarafından selamlanmışlardı ve onlarla tanışmışlardı. Onlarla rahat nbr tatil geçirmişlerdi. „Biz kadınlar“ sabah sporu için çayırlığa, eşi ve Max beraber sörf yapmaya ve diğer erkekler koşmaya gidiyorlardı. Lise çocuklarla oynuyor , Gerri onlarla bot gezisine çıkıyordu. „Onun yemek için o kadar çaba sarfetmesi biz kadınları şaşırtmıştı. Erkeklere gerçekten annelik ediyordu.“ dedi. Her akşam beraber mangal yapıp yemek yiyorlardı. Bir defasında dışarıda yemek yemişlerdi, onları arabayla Gerri götürmüştü. Üçünün bir ortak tatil kasası vardı. Beraber güzel bir tatil geçirmişlerdi. Politika hakkında derin şeyler konuşmamışlardı, bir tartışma yaşanmamıştı. Sonuçta insan tatilde böyle konuları bir kenara bırakıyordu. Böyle bir şey üçünün arasında da yaşanmamıştı, birbirleriyle iyi anlaşıyorlardı. Tanık “Böyle uyumlu bir takım olmaları bizi şaşırtmıştı. Bu kadar uzun süre, beş hafta, tatil yapabilmelerine hayran kalmıştık.“ dedi. Lise ebeveynleri ile bir butikte çalışıyordu, Max bilgisiyar sektöründe ve Gerri kurye olarak çalışıyordu.
Onların soyadlarını hiç öğrenmemişlerdi, tekrar görüşüleceği kesin bir şey değildi. İnsan tatilde senli benli konuşuyor ve kişilere isimleriyle hitap ediyordu. Çocuklar soyadlarını öğrenmeye çalışmış olsalar da bir sonuca ulaşamamışlardı. O zaman konu tamamen bir kenara bırakılmıştı. Bir çift söz konusu olup olmadığı sorusu da akıllarına gelmişti ama bunu gösteren bir şey bulamamışlardı, sadece üç arkadaşlardı. Hala Max’ın konuşkan bir tip olduğunu hatırlıyordu, insan onunla her konuda sohbet edebilirdi, çok okumuş biriydi. Bir defasında „Kim milyoner olmak ister?“ oyunu oynamışlardı, o kazanmıştı. Geri çok sessizdi, kendini daha çok çocuklara açıyordu. Lise ile her konuda konuşmak mümkündü, konu kediler ve moda gibi şeyler olabilirdi, tam olarak neler olduğunu hatırlamıyordu. Lise onlara bir telefon numarası vermişti. Hava çok kötü gittiğinden eşi o anki durumu sormak için bir kez daha aramıştı.
Beraber yaptıkları tatilin tarihi Ağustos olmalıydı, hemen hemen Schleswig-Holstein’daki tatilin sonuydu. Hakim Götzl’ün 19.11.2011 tarihli polis sorgulamasından yaptığı aktarma sonucunda, tarih 31.7’den 8.8’e kadar şeklinde ayrıntılandırıldı. Zschäpe ismini nereden öğrendikleri sorusuna Ka., haberlerden öğrendikleri şeklinde cevap verdi. Ahbapları aramışlardı ve kendilerinin onlarla tatil yapmış gibi göründüğünü söylemişlerdi. O zaman televizyonu açmışlardı, tatil fotoğraflarını televizyondakilerle karşılaştırmışlardı. İlk olarak sadece banka soygunu gösterilmişti. Ardından Stuttgart Polisi ile iletişime geçmişlerdi. Stuttgart Polisine onları tanıdıkları fikrinde olduklarını ve onlarla tatil yapmış olduklarını sandıklarını söylemişlerdi. Belki yardımcı olabileceklerini düşünmüşlerdi. Kamp alanındaki isimleri ve adresleri zaten bulabilirlerdi.. Sorgulamalarda kendilerine gösterilen fotoğraflarda onları tanımışlardı ve onların banka soyguncuları olduklarından oldukça eminlerdi; Mundlos Max‘tı, Böhnhardt Gerri‘ydi ve Zschäpe Lise’ydi. 0162-7000587 şeklindeki cep telefonu numarasının aktarılması üzerine tanık, bunun kendilerindeki telefon listesinde tatil ahbapları olarak kayıtlı olduğunu ve eşinin numarayı cep telefonuna kaydettiğini söyledi.
Götzl tanığın grup dinamiğine ilişkin gözlemlerini sordu. Ka. erkeklerin Lise’ye karşı aynı şekilde nazik davrandıklarını, aralarında dostça bir ilişki olduğunu söyledi, sarılmalar ya da gizli el tutuşmalar söz konusu değildi: “Erkekler ona karşı çok sevecen davranıyorlardı“. Örneğin salata hazırlayışını övmek istediklerinde, „işte bu bizim Lieschen’inimiz böyledir (Lisecik)“ diyorlardı. Kendilerinin böyle sevgi ifade eden takma adları yoktu. Üçü de gayet kibar insanlardı. Oradaki diğer kadınlarla, bazen kendi eşiyle Lise’nin erkeklerden biri ile ilişkisi olup olmadığı hakkına konuşmuştu. Lise’nin kendisine bu konu hakkında bir şey sormamıştı. Bir defasında dışarıda yemeğe gitmişlerdi gitmişlerdi. Üçü yeni bir bilgisayar almak için Lübeck’e de gitmişti. Lise alışveriş yapmaya gitmeyi seviyordu. Bundan başka bir geziye gitmemişlerdi, üçünün kamp alanı dışından kişilerle buluşmak istediklerine dair bir konuşma de geçmemişti. Bir kiralık arabaları vardı. Tanık “Şimdi bana markasını sormayın.“ dedi. Gerri’nin onu bir arkadaşından kiraladığı, bunun için makul bir ücreti olduğu söylenmişti. Yedi kişilik oturma yeri ve yan kapısı bulunan bir araçtı. Fehmarn’da başka kişilerle de sık sık tatil yaptıklarını anlatmışlardı, bu kişilerin isimleri geçmemişti. Her zaman Fehmarn’a gidiyorlardı, sık sık bu kamp alanında ve hep başka kişilerle kalıyorlardı: Üçü her seferinde başkalarıyla.
Eşinin yaptığı telefon görüşmesinde, tatilin geri kalanında havanın nasıl olduğu ve gelecek yıl planlarının nasıl olduğu konuşulmuştu. Ka. hatırlatma üzerine, sadece iyi arkadaş olduklarını Max’ın söylemiş olabileceğini , en çok onunla konuşulmuş olduğunu söyledi. Max’ın Zschäpe’yi çok sempatik ve sevecen bulduğu, onun „kadınları iyi anlayan bir erkek“ olduğu, Lise’nin, Max’ın ilişkilerinin genellikle aşırı spor merakı yüzünden sonlandığını söylediği, şeklindeki aktarımları Ka. doğruladı, erkekler sörf yapmaya gittiklerinde zamanı unutuyorlardı. Max genellikle vücudunun üst tarafı çıplak geziyordu, Gerri bunu yapmıyordu. Sık sık, belki de onun saklamak istediği bir dövme görülüyordu. Tepesinde miğfer bulunan bir kafatasıydı bu, ilk anda insana korkutucu geliyordu, hoş görünmüyordu. Bunun bir gençlik hatası olduğunu söylemişti. Kolunun üst kısmında ve uyluğunda dövme vardı. Aktarım üzerine, çocuklarının, bunun bir ölüm meleği olduğu, sağ omzun ve sağ uyluğun üzerinde bulunduğu yönündeki ifadelerini doğruladı. Aktarım üzerine ayrıca, kiralık aracın „Z-BA-938″ plakalı bir VW minibüs olduğunu da doğruladı, tesadüfen onun görüldüğü bir fotoğrafa denk gelmişti. Tanık, Lise’nin çocuğu ve eşi olmadığı ve bu yüzden uzun tatil yapabildiğini söylemiş olduğunu da doğruladı. İlerde beraber tatil yapma ihtimali olasılık dışı bırakılmamıştı. Kamp alanındaki ilk iletşim Max ile kurulmuştu, eşi hala aracı parkediyordu, Max gelip onları selamlamıştı.
Tanık gösterilen fotoğraflarda tatil ahbaplarından sadece üç tanık yüz seçebildi. Aktarım üzerine Ka., Max‘ın sörfçü olduğunu, ara sıra „küçük sohbetler“ etmekten hoşlandığını, onunla çok eğlendiklerini, onun her zaman yardıma hazır ve cana yakın olduğunu doğruladı. Max’ın dövmeleri olduğunu reddetti. Doğudan geldiklerini söylemişlerdi, Zwickau ismini söylediklerini de ifade etti. Akşamları DDR‘den (Doğu Almanya Cumhuriyeti) anekdotlar, bir araba için ne kadar uzun beklendiği gibi şeyler anlatıyorlardı. Her biri yalnız oturuyordu ve Lise kedileriyle yaşıyordu v.b. Alışveriş yapıldığında, örneğin mangal yapmak için et alındığında, bu tatil kasasından ödeniyordu ve kasa Lise’de bulunuyordu. Bunu kamp alanı planının gösterilmesi izledi.
Avukat Basay, beraber yemeğe gidildiğinde arabayı kimin kullandığını sordu. Arabayla gitmişlerdi çünkü, iki mevki ileride iyi ve hesaplı şinitzel yapan bir lokanta vardı, arabayı Gerri kullanmıştı. Çocukları o tarihte 10 ve 13 yaşındaydılar, biri erkek ve büyük olan kızdı. Savunma Avukatı Stahl üçünün sahip olduğu deniz botunu sordu. Tanık bunun gri motoru olan bir lastik bot olduğunu ve Gerri‘ye ait olduğunu söyledi, o kendisi almıştı. Götzl, Ka.‘nın çocuklarının olaylara nasıl tepki verdiklerini sordu. Ka. onların olanları duyduklarında şok olduklarını ve Max ve Gerri’nin ölmelerine de çok üzüldüklerini söyledi. Olayın bütün boyutlarını öğrendiklerinde ise gerçekten gerçekten şok olmuşlardı, kendilerini toparlayabilmeleri için belli bir zaman geçmesi gerekmişti.
Öğle arasından sonra saat 13.26’da, duruşmaya tanık Caroline Re. ile devam edildi. Götzl konunun 2011’de Fehmarn’da yapılan bir tatil olduğunu söyledi. Re. insanlarla, ailelerle ve Zschäpe ile tanıştıklarını söyledi, o kendisini başka bir isimle tanıtmıştı. Güzel bir tatildi, bu üç kişiyle çok görüşmüşlerdi ve gezilere çıkmışlardı. Çocukları sanıkla ve merhumlar, Uwe Böhnhardt, “Gerri“, ile ve ayrıca „Max“, Mundlos ile çok zaman geçirmişlerdi. O zamanlar onların gerçekte kim oldukları hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. Tanık, “Bu yüzden size bir şey anlatmak benim için çok zor.“ dedi. Götzl onların davranışlarını sordu. Re. onların çok açık ve cana yakın olduklarını söyledi, beraber eğlenmiş, gülmüş ve yemeğe gitmişlerdi. O zamana dair anlatabileceği olumsuz bir şey yoktu. 30 Temmuz ve 13 Ağustos tarihleri arasında tatil yapmışlardı, eve bir gün önce dönmüşlerdi çünkü hava çok kötüydü. Soru üzerine Re., Zschäpe’nin ailesinin yanında bir butikte çalıştığını söylediğini, Mundlos’un bilişim alanında serbest olarak çalıştığını söylediğini anlattı. WLAN bağlantısı konusunda eşine de yardım ettiğini söyledi. Böhnhardt oto kiralama alanında çalışıyordu, Zschäpe’nin evde iki kedisi vardı. Anlatabileceği başka kişisel şeyler yoktu.
Götzl, tanığın kimi hangi isimle tanıdığını sordu. Zschäpe kendisini onlara „Lise“ olarak, Mundlos „Max“ ve Böhnhardt „Gerri“ olarak tanıtmıştı. Soyadlarını sormamıştı, sadece „Lise“nin tam adı olup olmadığını sormuştu. Bu doğrulanmıştı. Üçünün birbilerine karşı davranışlarını anlatmasının talep edilmesi üzerine Re., , Zschäpe’nin anne, Böhnhardt’ın baba ve Mundlos’un çocuk olduğu bir aile resmi çizdi. Mundlos neşeli bir tipti, bir „küçük gevezeydi“. Birbileri için her zaman oradaydılar. Zschäpe’yi anne olarak resmetmesinin nedeninin sorulması üzerine Re., onun herkes için yemeğin hazır olmasıyla, çamaşırlarla, alışverişle meşgul olduğunu, Mundlos için yemeği sıcak tuttuğunu anlattı, „İnsanın anne olarak yaptığı şeyler.“ dedi. „Baba“ ve „çocuk“un sorulması üzerine Re., Mundlos sörf tahtasıyla dışarı gittiğinde, Böhnhardt’ın her zaman dürbünle onu gözlediğini söyledi “koruyucu rolü“nü oynuyordu. Ya da Mundlos zamanında gelmediğinde Böhnhardt, onun nerede kaldığına bakmaya gideceğini söylüyordu.
Mundlos oyuncu bir tipti, çocuklara yaptığı şakalarda da öyleydi, şeyleri sevimlileştirerek konuşuyor, on yaşındaki coşkulu bir çocuk gibi bir şeyler anlatıyordu, bunları aynı şekilde renklendiriyordu. Re.‘nin çocuklarının da orada olup olmadıklarına soruya Re. „Evet, iki çocuk da.“ şeklinde cevap verdi. Götzl onların üçü ile ilişkilerini sordu. Re. bunun sevgi dolu bir ilişki olduğunu söyledi. Bir öğleden sonra kızı ve başka bir kız karavanın önündeki çadırda oturup Zschäpe ile manikür, pedikür yapmışlardı, oğlu Böhnhardt ile botla açılmıştı, çocuklar onlarla Nintendo oynuyorlardı, çok yakın ilişki içindeydiler. Çocuklar o tarihte on ve on iki yaşlarındaydılar.
Re. soru üzerine, tatilden sonra onlara kendi adresini ve telefon numarasını verdiğini ve Zschäpe’den bir cep telefonu numarası, Böhnhardt’tan bir Skype adresi ve Mundlos’tan bir e-posta adresi aldığını söyledi. Bir adres sormamıştı ama kağıda da hemen aldığında bakmamıştı. Götzl yapılan gezileri sordu, Re. Burg‘a yapılan bir bisiklet turundan ve hasta Lise’ye ilaç almak için eczaneye gidilmesinden bahsetti. Bir defasında da beraber Grömitz’e gitmişlerdi, sahilde yürümüşler ve beraber yemeğe gitmişlerdi. Kamp alanında Lise’yle beraber düzenli olarak spor yapmışlardı, bu sunulan bir etkinlikti. Soru üzerine Re., akşamları yemeğe gittiklerinde, üçünün ortak para kesesinden ödediklerini söyledi. Bunun idaresi Zschäpe’deydi. Götzl bu konu hakkında konuşulup konuşulmadığını sordu. Re.“Hayır hiçbir zaman.“ dedi. Götzl ilk kontağın nasıl kurulduğunu sordu. Tanık ilk defa kamp alanına gittiklerini ve arkadaşlarının onlara, insalara açık olmalarını söylediklerini anlattı. Eşi “Şimdi hemen komşuları selamlıyoruz.“ demişti. Üçü de karavanın yanında duruyordu, bunu iyi hatırlıyordu, onlar hemen isimleriyle selamlamışlardı: „çok, çok cana yakın“. Kampta yeni, acemiler olarak kendilerini gösterdiklerinde, yardım teklifi hazırdı. Soru üzerine Re., aslında onların birlikte oturduklarını düşündüklerini ama sonradan her birinin kendi evleri olduğunun anlatıldığını söyledi. Lise’yle bu konu hakkında konuşmuştu. Lise’nin nerede oturduğunu söyleyip söylemediği sorusuna, Re. olumsuz cevap verdi.
Götzl Re.‘nin 9.11.2011 tarihli sorgulamasından aktarma yaptı, tanık orada, konu iş ve geldikleri yer olduğunda genellikle üçünün de çok suskun kaldıklarını söylüyordu. Re. “Evet, bu konular hakkında sadece daha önce anlattıklarımı söylemişlerdi. Ama bunu da ben sormamıştım.“ dedi. Götzl’ün aktardığına göre Re., Lise’nin Zwickau’da oturduğunu anlattığını söylemişti. Re. “Olabilir, evet.“ dedi. Orada Lise’nin, Gerri’nin uzakta ve Max’ın kendisine yakın oturduğunu söylediği yazıyordu. Soru üzerine Re., Lise ve Gerri’nin çift kişilik yatakta uyuduklarını ve Max’ın oturma takımında uyuduğunu, bu yüzden onların bir çift olduğunu düşünmüş olduğunu söyledi. Ancak eşi Böhnhardt ile koşuya çıktığında bunu sormuştu ve Böhnhardt, onların bir çift olmadıklarını, üçünün sadece iyi arkadaşlar olduklarını söylemişti. Götzl, Lise’nin çocuk sahibi olmayı ya da evlenmeyi planlayıp planlamadığı sorusuna Böhnhardt’ın, kendilerinin çift olmadıkları sadece arkadaş oldukları ve yıllardır beraber tatile çıktıkları şeklinde cevap verdiğini aktardı. Re. bunu doğruladı. Re. karavanın içine girdiğini reddetti ama öndeki çadırda bulunmuştu. Götzl, Re.‘nin; Gerri’nin bir motorlu botu olduğunu ve bununla sık sık Baltık Denizinde gezmeye çıktığını aktardı. Re’nin oğlu üçünün, kendilerinin karavana girmesini istemediklerini farketmişti. Re. bunu doğruladı; bunun nedeninin oranın onların özel yaşam alanı olması olduğunu düşünmüşlerdi, buna da saygı duymak gerekirdi. Araç, Zwickau plakalı bir VW minibüstü.
Dövmelerin sadece bir kısmını görmüştü, çocukları dövmelerin hepsini görmüşlerdi. Kendisi sadece koldakini ya da uyluktakini pantolonun ucundan görmüştü. Çocuklar bunların hoş olmayan, kafatası dövmeleri olduğunu söylemişlerdi. Soru üzerine Re., bir defasında üçünün bir yere gittiklerini, günü hatırlamadığını söyledi. Lise’nin laptopu bozulmuştu ve yeni bir tane almak gerekmişti. Onların Lübeck’e gittiklerini söyledi. Yeni bir laptop ile geri gelmişlerdi, Max oldukça uzun bir süre çadırda oturup onun ayarlarını yapmıştı. Skype adresleri ve benzeri şeyleri hatırlamadığını söyledi, bunları polise teslim etmişti. Götzl bir aktarım yapmaya başladı ancak Avukat Heer hemen araya girdi. Re.‘nin eşi de saat 21.00’den itibaren bu sorgulamada hazır bulunmuştu, bu yüzden bu aktarıma itiraz ediyordu ve saat 21.05’den itibaren tanığa bu sorgulamadan hiçbir aktarımda bulunulmamasını talep ediyordu. Tanık salondan dışarı çıkarıldı. Avukat Schmidt bunun sonucunda hiçbir şekilde delil değerlendirme yasağı söz konusu olmayacağını söyledi. Götzl tanığı tekrar salona getirtti. Bir not kağıdı gösterildi. Re. bunun skype adresi, e-posta adresi ve cep telefonu numarası olması gerektiğini söyledi. Zschäpe tarafından yazılmıştı. Bunu okuyabilip okuyamadığının sorulması üzerine Re. „gerri123“ [duyulduğu şekliyle] ve „ma-z@“ [duyulduğu şekliyle] diye başladı, gerisini tahmin etmesi gerekiyordu.
Zschäpe ile Heilbronn ve Ludwigsburg’u bilip bilmediği hakkında konuşup konuşmadığının sorulması üzerine Re., Zschäpe’nin kendisi Ludwigsburg çevresinden geldiği için orada bir kız arkadaşı ya da tanıdığı olduğunu ve bir defa Ludwigsburg’daki Barockschloss‘da (barok şato) bulunduğunu anlattığını söyledi. Götzl “Ya Mundlos ve Böhnhardt?“ diye sordu. Re.“Hayır.“ dedi. Politika konusu hiç açılmamıştı. Re. üçünün çocukluğu ve gençliği ile ilgili olarak, aynı yaşlarda olduklarından, onların doğudaki ve kendilerinin batıdaki gençlikleri hakkında konuşulduğunu söyledi. Max bir gençlik grubuna dahil olmuştu, daha çok askeri egzersizler yapılıyordu, yemek ve giysiler konusu daha sorunluydu. Götzl aşırı sağcılık, aşısı sağ camia konularının konuşulup konuşulmadığını sordu. Re. “Hayır, hiçbir şekilde.“ dedi. Ardından dosyadan fotoğraflar gösterildi. Re. Mundlos, Böhnhardt ve Zschäpe’yi tanıdı, ama başka kimseyi tanımıyordu. Götzl ardından telefon numarasını sordu, orada “Lise’den bir cep telefonu numarası aldım, 0162-7000587″ şeklinde yeralıyordu. Avukat Heer tekrar itiraz etti. Kısa bir tartışmadan sonra Heer bir mahkeme kararı talep etti. Duruşma ara verildi ve saat 14.15’te tekrar başlandı. Ardından Götzl, kararın çıktığını bildirdi. Götzl numarayı tekrarladı ve tanığın hatırlayıp hatırlamadığını sordu. Re. “Hayır, onu hiç kullanmadım.“ diye cevap verdi.
Bir aradan sonra saat 14.25’te, Caroline Re.‘nin eşi Matthias Re.‘nin sorgulamasıyla devam edildi. Tanık, kendileri kamp alanına gittiklerinde onlara gidip kendileri tanıttıklarınıve ardından bir tatil ahbaplığı geliştiğini söyledi. Mangal akşamları ve bisiklet turları yapmışlardı, koşuya çıkmışlardı, oyunlar oynayarak akşamlar geçirmişlerdi, anakarada gezilere çıkmışlar, Burg’da alışveriş gezisi yapmışlardı. Kendilerini komşular Max, Gerri ve Lise olarak tanıtmışlardı, hiçbirinin soyadını öğrenmemişlerdi, sormamışlardı da. Etraftaki karavanlar arasında iki aile daha vardı, Ka. ailesi ve bir de “Sa. veya öyle bir şey.“ Götzl üçünün davranışlarını sordu, Re. üçünün birbirleriyle olan ilişkileri hakkında neler gözlemlemişti. Re. „ Bunu tam olarak anlayamamıştık.“ dedi. Sonra onlar hakkında konuşurken „Max, Gerri ve Lise“ deyip diyemeyeceğini sordu. Götzl başka hangi isimler olduğunu sordu, Re., Uwe Mundlos, Uwe Böhnhardt ve Beate Zschäpe isimlerini telaffuz etti. Re. hangi ismin kime ait olduğunu tam olarak belleyememişl olduklarını söyledi. Max karavanın ön kısmında uyuduğunu anlatmıştı, Gerri ve Lise arkada uyuyorlardı. O zaman onların beraber olduklarını düşünmüşlerdi. Ama sonrasın da hiçbirinin bir çift omadığı ortaya çıkmıştı. Birlikte tatil yapan iyi arkadaşlardı. Böhnhardt daha çok sakin bir tipti, Max şakacı, çocuksu ve Lise biraz anaç bir tipti, onlara göz kulak oluyordu.
Mangal yapılırken Max daha dönmemişse, onun için güzel bir tabak hazırlıyordu ve geri gelmesi uzun sürdüğünde ona bakmaya gidiliyordu. Tanık “Çok göz kulak olan ve yardımsever insanlardı.“dedi. Re., bunun hepsi için geçerli olduğunu doğruladı. Götzl, Re.‘nin Uwe Mundlos, Uwe Böhnhardt, Beate Zschäpe’nin isimlerini nasıl ayırt edebilmiş olduğunu sordu. Re. bunları basından, şüpheli fotoğraflarından öğrendiklerini söyledi. Soru üzerine Re., Böhnhardt ile koşuya çıktığını ve o sırada ona ne kadar zamandır birlikte olduklarını sorduğunu ve Böhnhardt’ın beraber olmadıklarını sadece arkadaş olduklarını söylediğini anlattı. Götzl tatil süresince Re.‘nin tek tek kişilerle yoğun bir iletişimi olup olmadığını sordu. Re. her gün buluşulduğunu söyledi. Dört kadın genellikle sabah sporu yapmaya gidiyorlardı. Kahvaltıda elden ele gazete dolaşıyordu. Re. “Onlardan teklif geliyordu: Ön tarafta bizimle, Baltık Denizine daha yakın oturun. Sonrasında orada önde buluşuluyordu.“ dedi. Soru üzerine Re., Zschäpe’nin ailesinin yanında giyim dükkanında çalıştığını, Mundlos’un bilgisayar alanında serbest olarak çalıştığını söylediğini anlattı, bu Mundlos‘a çok uyuyordu, bu konuda mükemmel derecede bilgiliydi. Uwe Böhnhardt, bir araba parçası firmasında arabalı kurye olarak çalıştığını söylemişti. Biri acilen bir parçaya ihtiyaç duyduğunda, amcasından aldığı parçayı arabayla götürüyordu.
Götzl, üçünün nerede yaşadığının söylenip söylenmediğini sordu. Re. „Zwickau‘da.“ dedi. Üçünün birbirlerinden uzakta oturmadıkları, herbirinin kendi evi olduğu söylenmişti. Götzl, tatil dışında yapılan aktiviteler hakkında konuşulup konuşulmadığını sordu. Re. iki erkeğin aşırı derecede spor yaptıklarını söyledi, bisiklete biniyorlar, koşuyorlardı ancak bunların dışında az şey yapıyorlardı. Politik konular hakkında hiç konuşulmamıştı. Re. soru üzerine, çok sayıda geziye çıkıldığını söyledi. Bütün grup akşam yemeği için randevulaşmıştı. Re. “Aile olarak üçüyle bunu tekrarladık.“dedi. Bir defasında Lise hasta olduğu için Burg’tan ilaç alınmıştı. Bir defasında Burg’ta bir alışveriş turu yapmışlardı, bir defasında da anakarada bir yerde [anlaşılmıyor] gezmişlerdi. Güzel bir geziydi, insan tanıdıklarına biraz etrafı gösterince hoş oluyordu. Bir defasında üçü Lübeck’e gitmiş, bilgisayar alıp gelmişlerdi. Max sonraki günü birgisayarı yeniden ayarlamak için çadırda geçirmişti, bu yüzden gerçekten bir bilgisayar aldıklarını düşünmüştü. Araç bir VW minibüstü, aracı her zaman Böhnhardt kullanıyordu. Götzl sürücü durumunu sordu. Re.“100’de yüz doğru, her kurala titizlikle uyuyordu.“ dedi. Beraber otopark bileti almışlardı: “Orada da her şey usulüne uygundu.“ dedi.
Re. üçünün dış görünüşüyle ilgili olarak, Mundlos’un çok idmanlı, neredeyse bir atlet gibi olduğunu söyledi ve onların 20,30 kilometrelik turlara çıktıklarını söyledi. Böhnhardt’ta idmanlı görünüyordu, o kadar kaslı değildi, bakımlı bir dış görünümü vardı. Re. oğlunun uyluk üzerinde bir yerdeki bir kafatası dövmesinden bahsettiğini söyledi, kendisi bunu görmemişti. Götzl üçünün mali durumlarını sordu. Re. karavanın pahalı bir şey gibi görünmesinin ve onların beş hafta tatil yapabilmelerinin kendisini şaşırttığını söyledi, “Oldukça ayrıcalıklı bir durumdu.“ dedi. Yemeğe gittiklerinde, bir aile kesesi ortaya çıkmıştı ve Beate ödemişti. Götzl “Başka bir şey?“ diye sordu. Re. günlük geziye çıktıklarında herbirinin yanında para olduğunu söyledi. Re. onların kendi çocuklarına çok özenli davrandıklarını söyledi. Soru üzerine “Aslında aktif olarak bizim çocuklarımızla meşgul oluyorlardı.“dedi. Böhnhardt çok sessiz bir tipti ve oyun konsolunun başında uzun zaman geçiriyordu, çok eğleniyorlardı. Bir akşam bir çocuk küsüp kaçmıştı, „Onu hep beraber aradık.“ diye devam etti. Çocuğun bulunup bulunmadığı sorusuna Re. olumlu cevap verdi. Bisikletler konusunda Re., havadaki tuz oranı kendileri için çok yüksek olduğundan diğerlerini evde bırakıp yanlarında yedek bisikletleriini getirdiklerini söylemişti. Re.‘ye, paslanmaya başladığı için bisikletini temizlemesini acilen tavsiye etmişti. Re. ardından, “Ama siz bisiklet kilidi olayını kastediyorsunuz.“dedi. Bisiklet kilidini modifiye etmişti, anahtar olmadan onu açabiliyordu, onu daha hızlı kilitleyebiliyordu. Tanık,“Sağanak yağmur altındayken o „klik klik“ yapmıştı benimse dört bisikleti kilitlemem gerekmişti, o zaman bunun ne kadar pratik bir şey olduğunu anlamıştım.“ dedi.
Kart kullanıldığını görüp görmediğinin sorulması üzerine Re., ödemelerin nakit yapılmış olduklarını söyledi. Üçünün birbirleriyle olan ilişkisi ile ilgili olarak Re., bir aile gibi olduklarını, herhalde bu tanımın aralarındaki ilişkiyi en iyi açıkladığını söyledi. Götzl’ün, çift kişilik yatak konusunu açanın Re. olup olmadığını sorusuna Re. olumsuz yanıt verdi. Bu kendisine biraz rahatsız edici gelmişti. Kendisi onları bir çift olarak adlandırmıştı, durum hiçbir şekilde bu değildi, kendisinin bununla da bir problemi yoktu. Götzl, 22.5.2012 tarihli sorgulamasında Re.‘nin, Gerri’yle onların birbilerini nereden tanıkları hakkında ve Lise’nin durumu hakkında konuştuklarını söylediğini aktardı. Gerri bununla ilgili olarak; birbirlerini okuldan tanıdıklarını, sadece iyi arkadaş olduklarını ve Lise yalnız uyumaktan hoşlanmadığı için kendisinin onunla çift kişilik yatakta uyuduğunu söylemişti. Re. “Evet, doğru.“ dedi. Politika hakkında konuşulmadığını söyledi. Soru üzerine Re., Lundwigsburg civarından geldiklerini söyledi. Tanık “Orayı biliyorlardı“ dedi. Bir defasında şatoya gittiklerini anlatmışlardı. Götzl, Re.‘nin “Evet, o bölgeyi tanıyorlardı. Lise, Ludwigsburg’ta tanıdıklarını ziyaret ettiğini, şatoyu da gördüğünü söylemişti.“ dediğini aktardı. Re. bunu doğruladı. Tatil süresi ile ilgili olarak Re., 31 Temmuz’dan başlamak üzere 14 gün için yer ayırttıklarını, hava durumu nedeniyle bir gün önce ayrılmış olduklarını anlattı. Soru üzerine, her ihtimale karşı kendi adreslerini verdiklerini ve kendilerine üstünde telefon numarası ve skype adresi yazan bir kağıt verildiğini söyledi. Kendisine dosyadan gösterilen şüpheli fotoğraflarında Re. Mundlos, Böhnhardt ve Zschäpe’yi tanıdı, başka tanıdığı kimse olmadı.
Sonrasında Avukat Stahl Patrick Ku.‘nun ifadelerine dair bir açıklama sundu (67. Duruşma Günü). Stahl GBA‘nın (Federal Başsavcılık) iddianamesinde bir cümlenin ilk sırada bulunduğunu söyledi; cümle şöyleydi; Zschäpe, Böhnhardt ve Mundlos cinayet işlemek ve bombalama gibi yasadışı metodlar kullanarak, nasyonal sosyalizm ideolojisi ile biçimlenmiş ırkçı poltik görüşleri doğrultusunda Alman Ulusunu gerçekleştirmek amacıyla sıkı örgütlenmiş bir gruba sürekli olarak dahil olmak konusunda anlaşmışlardır. Yüksek Başsavcı Weingarten’ın ağır eleştirileri ve adeta engiziyosyonu andıran sorgulaması halihazırda, tanığın ifadelerinin BAW (Federal Başavcılık) üzerindeki etkisini açığa çıkarmaktaydı. Ancak tanık, Zschäpe’nin aşırı sağcı camiayı savunmadığını aksine bu yöne kayılmaması yönünde uyarıda bulunduğunu açıklamıştı. Ku.‘nun bilinçli olarak doğru olmayan şeyler söylediğine dair bir işaret yoktu, hatta yönlendirici etkilere açık olduğunu göstermişti ve sadece belirsiz anılara sahipti. Bu sadece ana dava görülürken değil, polis sorgulamasında da aynı şekilde vuku bulmuş olmalıydı. Aşırı sağ camiaya dair uyarı tanık tarafından önemli bir olay olarak algılanmış olduğundan, bu yine de inandırıcı bir ifade olarak kabul edilebilirdi. Zschäpe’nin nazi ve ırkçı düşüncelerini şiddet kullanarak gerçekleştirme isteğinde olduğuna dair tezlerin doğru olamayacağı açıktı. Bunu yapmak isteyen bir kişi, başkalarına şiddet yönelimli bir gruba katılmamalarını kesinlikle tavsiye etmezdi. Stahl devamında, iddia makamının Zschäpe’nin politik duruşuna bu açıdan bakması gerekitiğini ve bunun görmezden gelinemeyeceğini söyledi. Bundan dolayı, Ku.‘nun ifadelerinin destekleyici, iddiaları sarsacak bir anlamı vardı.
Ardından Müdahil Avukat Hoffmann, öncelikle Avukat Stahl’ın açıklamalarına tepkisini belirtemek istediğini söyledi. Söylenenlerin tersine, nazi cinayetlerini yeraltından planladığında, insan kendini güvenceye almak isterdi. Ku.‘ya verilen işaret, polisi evden uzak tutmak ile ilgili olabilirdi. Ardından Hoffman, Heike ve Patrick Ku.‘nun ifadelerine dair bir açıklama yaptı: Bayan Ku.‘nun polisteyken, alışverişte kullandığı paraya kan bulaşmış olabileceğini işaret etmiş olması durumu ile, duruşma sırasında tanıkların sorgulanması konusunda yaşanan zorluklar iyice ortaya çıkmıştı. Ancak burada Zschäpe ile yakın bir dostluk kurulmuş olması söz konusuydu. Ku.‘nun bir defa yaşamış olduğu tereddüt, duruşmaya dahil edilemezdi. Bayan Ku. için Zschäpe bir mucizeydi, çünkü onu dinliyordu, banka soygunlarından ona da biraz kırıntı sunuyordu. Ku.‘nun Zschäpe’nin kişiliğindeki iyiliği sergilemeyi istemeye iten şey, içten bir bağlılıktı. Bir yandan Zschäpe’ye karşı duyulan sıkı bir bağlılık söz konusuyken, bir yandan Ku. kendisini ana davada salonun karşısında görüyordu. Yani günlük olaylara dair anlatılanlar inandırcı olsalar bile, bu açıdan Ku.‘nun ifadelerine eleştirel bakılabilirdi. Hoffman açıklamasına “Tanık Patrick Ku. bize yalan söylemiştir.“ diyerek devam etti. Bu durum polis sorgulamalarına ters düşen ifadelerinde ortaya çıkmıştı ve özellikle de anonim röportajlar sırasında “NSU kurbanlarına tazminat verilmesini tamamen toplum karşıtı buluyorum.“ cümlesiyle ve Endstufe müzik grubunun tanıtımını yapmasında ve Schneeberg’teki NPD kampanyasında çalışmasında kendini ifşa etmişti. Bilinçli veya bilinçsiz olarak yalan söylenmesine aşırı sağcı tanıklarda sıkça rastlanıyordu. Zschäpe’nin iyi görünmesini sağlamaya büyük çaba harcamıştı. Sanıklara iyilik yapmaya ve onların daha iyi görünmesi sağlanmaya çalışılıyordu. Dolayısıyla bu ifadeler yargılamaya dahil edilemezlerdi.
Avukat Reinecke açıklamada bulundu: „Terkedenleri böyle olan bir aşırı sağ hareketin artık katılımcılara ihtiyacı yoktur.“. Stahl’ın söyledikleri ile ilgili olarak: Elbette yüzeysel kalınıp “Tatilde böyle hoş olan bir kişi, on kişiyi öldüremez.“ denebilirdi. Ya da Patrick Ku.‘nun dün söylediği gibi,“Anneme çiçek buketi getiren kişi kötü olamaz“. Ku. Zschäpe’yi masum göstermeye çalışırken, Bayan E.‘yi binada dolaşırken gördüğünü söyledi. Reinecke, örneğin film akşamları gibi zamanlarda, E.‘nin sık sık orada olduğunu söyledi, zira insanın binada bir defa dolaşmış olan birini bir kaç yıl sonra hatırlaması ve tanıması olası bir şey değildi. Yapılan daha fazla ziyaret söz konusu olmalıydı. İki ifadeden de, Zschäpe’nin Ku. ile ilişkisinden ne çıkarı olduğunu belirlenemiyordu. Bununla ilgili bir açıklama yoktu. Ayrıca Zschäpe’nin, taşınmasından sonra neden bu kadar sık Polenzstraße’ye gittiğinin hiç konuşulmamış olması çok olası değildi. 5.11.2011 tarihinde Frühlingsstraße’ye yapılan ziyaret ile ilgili oğul, annesinin Zschäpe’nin Frühlingsstraße’de oturduğunu öğrenmiş olabileceğini tahmin ettiğini söylemişti, ki anne bunu reddetmişti. Sorgulamalar sırasında kendisi, Re., su zararı ile ilgili dosyalara bakılması konusu ile meşgul olmuştu. Bu Bayan Ku.‘nun Zschäpe ile ilşikisi açısından önemli bir konuydu. Ardından Bayan Ku. ve oğlu dosyalara baktıklarında, aslında adı „Eminger“ olan „Dienelt“ adında bir kadının, sadece ara sıra daireye geldiğini öğrenmişlerdi,“Bu bilgileri kullanmak mümkündü.“
Avukat Scharmer, iki açıklamaya da katıldığını ve ek olarak şunu söylemek istediğini ifade etti: Zschäpe‘nin Patrick Ku.‘ya camiaya katılmamasını söylemiş olduğu, ki şüpheli bir durumdu, doğru olsa bile, bu kılık değiştirmeyle bağlantılı bir şey olmalıydı. Zschäpe’nin su baskını sırasındaki ifadelerinde, adımları duymamış olduğunu söylemesi de, bu bağlamda düşünülmeliydi. Binada bir soruşturma yapılmasından kaçınmak söz konusuydu. Şiddet eğilimli camiada tanınan bir kişi olan Patrick Ku.’nun, polisi binaya çelkmiş olabileceğini söyledi.
Zschäpe’nin savunma avukatı Sturm, Avukat Hoffmann’ın açıklamaları ile ilgili açıklama yaptı: Kamuoyunun ve müdahil davacıların tanıklardan; ifadelerinin neden olduğu durumlardan etkilenmelerini, korkmalarını ve ifadelerini düzeltmek zorunda kalmalarını, Zschäpe hakkındaki olumlu şeyleri çok olumlu olmayan bir şekilde aktarmalarını, beklemelerinin semptomatik bir olay olduğunu söyledi. Hoffmann biraz önce, gelecekte tanıkların ağzından daha fazla laf almaya çalışacağını kasttetiyse, buna karşı durulacaktı. Müdahil avukatlar nasıl olduğunu bilmek istediklerini çok defa ifade etmişlerdi. Bundan dolayı tanıkların orada yaşadıklarını anlatmaları söz konusuydu. Hoffmann tanıkların Zschäpe’yi olduğundan daha iyi göstermeye çalıştıklarını söylerken, Hoffmann’ın gerçekte ne olduğunu nereden bildiği sorusunun akla geldiğini söyledi. Müdahil Davacı avukatı Wierig, Müdahil Davacıların şunu bunu yaptığı şekilde bir genellemeyi doğru bulmadığı şeklinde itiraz etti,“Savunma ile aynı şeyleri paylaşmıyoruz “ dedi.
NSU Müdahil Davacılar Bloğu gün ile ilgili yorum yaptı:
„Diğer tatil ahbaplarının sorgulanması „Trio“ (Üçlü) ile ilgili bilinen manzarayı doğrulamıştır: Almanlar ile yapılan oldukça masraflı tatil sıraında üçü, insanın beraber güzel zaman geçirilebileceği, çocuk seven, düşünceli karavan komşuları olmuşlardı. Beate Zschäpe anaç biriydi, „erkekleri“ ile ilgilenmiş ve ortak kasayı idare etmişti.“
http://www.nsu-nebenklage.de/blog/2013/12/11/