76. Duruşma Günü – 21 Ocak 2014

0

Bugünkü davada sanık André E.’nin eşi Susann E. ifade vermesi gerekiyordu, ancak bunu reddetti. Sonra sıra, Kassel’de 6 Nisan 2006 tarihinde gerçekleşen Halit Yozgat’ın cinayetiyle ilgili, tanık A.-T.’ye geldi. Başka konuların yanı sıra buradaki mevzubahis, A.-T.’nin, cinayet saati civarında elinde bir plastik torba ile büyükçe bir “Alman”ı İnternet Kafe’de görmesiydi. Sonra konu, polis memuru Michèle Kiesewetter’in cinayeti ve Heilbronn’da 25 Nisan 2007 tarihinde polis memuru Martin A.’yı öldürme teşebbüsü ile ilgili devam etti ve Kiesewetter ve A.’nın görevlendirilmesine dair soruşturma yapan bir kriminal polisin ifadesi alındı. Bir görgü tanığı, olay saati civarında iki bisikletliyi gördüğüne dair ifade verdi. Başka tanıklar, Kiesewetter ve A.’yı olay yerinde buldukları ana dair bilgi verdiler.

Tanıklar:

  • Susann E. (olası NSU destekleyicisi; sanık André E.’nin eşi)
  • Ahmed A.-T. (Halit Yozgat cinayeti gerçekleştiğinde onun İnternet Kafesi’ndeydi)
  • Albert Gm. (Kiesewetter ve A.’nın görevlendirilmesine dair soruşturma yapan emekli kriminal polis)
  • Wolfgang He. (Kiesewetter cinayetinin ve A.’ya yönelik cinayet teşebbüsünün gerçekleştiği yere yakın olan ve iki bisikletliyi gören kişi)
  • Peter Sch. (Kiesewetter’in cesedini bulan tanık)
  • Davinder Si. (Kiesewetter’in cesedini bulan tanık)
  • Pargat Si. (Kiesewetter’in cesedini bulan tanık)

Duruşma bugün ancak saat 10.30’da başlıyor. Ziyaretçi bölümünde, daha önce sıkça duruşma salonunda olup mahkemenin önünde sanık André E. ile konuşan Tom R. bulunuyor. Ayrıca Neonazi sanılan başka bir kişi de hazır. R. „Freies Netz Süd“ün (Güneyin Özgür Ağı), Yunan Neonazi partisi „Golden Dawn“ (Altın Şafak) ile dayanışmayı simgeleyen bir tişörtünü giymiş.

Birinci tanık, sanık André E.’nin eşi Susann E.dir. Mahkeme başkanı Götzl tanığa, eş olarak şahitlikten kaçınma hakkına sahip olduğunu söylüyor. Sonra E.’ye, ifade vermek isteyip istemediğini soruyor. E. istemediğini söylüyor. Götzl E.’ye, 1 Şubat 2012 tarihinde sanık olarak yapılan duruşmanın davaya dâhil edilmesini isteyip istemediğini soruyor. E. bunu da olumsuz karşılıyor. Böylece soruşturma bitiyor. Tom R. ve beraberindeki kişi ziyaretçi bölümünü terk ediyorlar.

Saat 11.03’e kadar süren bir aradan sonra Ahmed A.-T. tanık olarak geldi. Kendisi daha önce tanık olarak çağrılmamıştı. Götzl, 6 Nisan 2006 tarihinde Kassel’de Holländische Straße’deki internet kafede vuku bulan olayları bağımsız olarak anlatmasını istiyor. A.-T. bütün bunları tekrar anlatmalı mı diye soruyor ve o zaman 15-16 yaşlarında olduğunu ve kafenin arka odasında yiyip internette dolaştığını rapor veriyor. Sonra bir şeyin düştüğünü, bunun da bir dosya olduğunu sandığını söylüyor. 2 dakika sonra Halit’in babası gelip „oğlum öldü“ diye bağırıp haykırmış. Halit yerde yatıyormuş. A.-T., Halit’in başını yazı masasına çarptığını sanmış. İlk yardım yaparken elinin kana bulaştığını görmüş.

Olayın tam olarak ne zaman olduğunu hatırlamayıp ancak öğleden sonra olduğunu söylüyor A.-T. Götzl’ün sorusu üzerine. Kafede 1-2 saat kalmış. Götzl, kafede kimi gördüğünü soruyor. A.-T., poşetli birinin olduğunu söylüyor ancak tam olarak hatırlamadığını ekliyor. Nerede oturduğu sorusu üzerine, sağ tarafta oturduğunu ve ayrıca en arkada sağ tarafta „küçük bir Türk“ün oturduğunu ekliyor Götzl’ün sorusu üzerine. Oraya sıkça gidermiş ve Halit’in de iyi bir arkadaşıymış. A.-T. internet kafeye geldiğinde Halit orada bulunuyormuş. Götzl sesin ne olduğunu sordu.

A.-T., bir eşyanın düşmüş olduğunu düşündüğünü, bunun bir insanın düşme sesi olabileceğini düşünmediğini, boğuk bir ses olduğunu söylüyor. O nedenle herhangi bir tepki göstermemiş. Götzl, „küçük Türk“ün sese tepki gösterip göstermediğini soruyor. A.-T., onun sadece kendisine baktığını söylüyor. Kafenin ön kısmında kimseyi görmemiş. Götzl poşetli kişiyi soruyor. A.-T. poşetli birisini gördüğünü ancak bunun ne zaman olduğunu bilemediğini, herhalde başta olduğunu söylüyor. O kişinin nasıl göründüğünü hatırlamıyormuş. O kişi önlerde oturduğunu, poşetin de „Aldi, Lidl“ gibi olduğunu söylüyor.

Götzl, öldürülen kişinin babasının kendisine doğru gelip gelmediğini sordu. A.-T., onun önce bağırdığını, sonra da arka tarafa geldiğini söylüyor. Kendisi de ayağa kalkıp şoke olmuş, zira ondan henüz 5 dakika önce Halit ile konuşmuş. Sonra öne gidip onun yerde yattığını görmüş. Önce bir şey göremediğini ve Halit’in başını çarptığını sanmış. Götzl „önce bir şey göremediğini“nin ne anlama geldiğini soruyor. A.-T.:„Yani kan ya da herhangi bir şeyi önce göremedim“. Sonra dizlerine çöküp Halit’in başını kaldırmak istemiş. Eli sıcakmış ve orada kan olduğunu düşünmüş. Götzl’ün, Halit’in nerede yattığı sorması üzerine A.-T. onun yazı masasının arkasında yana doğru, sağ tarafta olduğunu sandığını ifade etti.

Götzl, A.-T.’den Halit Yozgat’ı tarif etmesini istiyor. Halit çok yardımsever ve herkesi dinleyen bir insanmış. Bazı kimseler ona ailevi meselelerle gidip danışırlarmış. „Her halükârda o çok iyi bir insandı.“ A.-T. 2004 veya 2005’ten itibaren her gün kafedeymiş. İnternet kafenin dışında Halit Yozgat ile teması olup olmadığı sorusu üzerine, A.-T. onunla sokakta da selamlaştığını, zira onun genç olduğunu söylüyor. Götzl A.-T.’den odaları tarif etmesini rica ediyor. Ön tarafta kasa, arka tarafta da bir odanın, herhalde mutfağın olduğunu sanıyor. Götzl telefon kısmını soruyor. Bunlar kasanın ve yazı masasının yanında, ön taraftaymış. A.-T. kafenin bir krokisini kontrol etmek için öne doğru gidiyor. Götzl, krokinin ölçekli olmadığını söylüyor. A.-T. kendisinin 7 numaralı bilgisayarda ve „küçük Türk“ün de arkada bulunduğunu söylüyor.

Götzl, başka kişiler hakkında sorular soruyor. A.-T. çocuk arabası olan ve telefonda konuşan bir kadından bahsediyor. Götzl, A.-T.’den, Halit’in babasının hangi yolu takip ettiğini göstermesini rica ediyor. Halit’in babası tezgahın arkasına gittiğini, kapıda durup kendisine baktığını ve Halit’in ölü olduğunu söylediğini ifade ediyor. A.-T. „küçük Türk“ün nasıl davrandığına dikkat etmemiş. Götzl, A.-T.’ye poşetli kişiyi krokide göstermesini rica ediyor. A.-T. yanlış bir şey söylemek istmediğini ancak poşetli birini gördüğünü ve bunun da kendisiyle bilgisayarın yanında mı yoksa dışarıda mı olduğunu tam olarak hatırlayamadığını söylüyor. En son olarak, 6 Nisan 2006 tarihinden önceki gün kafede olduğunu ekliyor.

Sonra Götzl A.-T.’nin sorgusunda verdiği ifadelere dayanarak zaman uyumuna dair, A.-T.’nin kendi ifadesine göre o gün saat 16.30’da kafeye gitmiş olduğunu hatırlatıyor. A.-T. aradan biraz daha fazla zaman geçtiğini ve ondan önce „bir sigara içtiğini“ söylüyor. Götzl bunun ne anlama geldiğini soruyor. A.-T., bunu polise söylediyse, gerçeğin bu olduğunu söylüyor. Götzl ayrıca, A.-T.’nin kafeye gittiğinde babanın kafede olup olmadığına dair verdiği ifadeyi okuyor. A.-T. içeri girdiğinde, babanın da orada olduğunu söylüyor.

Önce babası oradaymış, sonra da Halit vardiyayı teslim almış. Götzl, A.-T.’nin daha önce, kendisi kafeye girdiğinde babanın tezgahın arkasında oturduğunu ve bilgisayarda bir şeylerle meşgul olduğuna dair ifade verdiğini hatırlatıyor. A.-T. daha önce para ödeyip yarım saat oynamak istemiş. Sonra Götzl, A.-T.’nin ilk sorgulamada Halit’in tezgahın arkasında olduğunu ve 50 Cent ödeyip yarım saat oynamak istemiş olduğuna dair ifade verdiğini hatırlatıyor. Götzl, A.-T.’ye o zaman kimin orada olduğunu soruyor. A.-T., aradan zaman geçtiğini ve ondan önce de sigara içtiğini söylüyor.

Götzl A.-T.’nin ikinci sorgulamasından alıntı yapıyor: C3’te oturan „o küçük çocuk“ zaten oradaymış, onu tanımıyor ve o da herhalde oyun oynuyormuş, arkadaki odada başka kimse de yokmuş. Götzl o kişinin „küçük Türk“ olup olmadığını soruyor; A.-T. onaylıyor. A.-T. Halit’in kendisiyle oynamak veya oynamamak istediğini Halit ile konuştuğunu hatırlamıyormuş. Götzl A.-T.’nin ifadesini okuyor: Halit’in oyun oynamak istememesi üzerine A.-T. 7 numaralı bilgisayara geri dönmüş. Sonra arka tarafa 30-35 yaşlarında „böyle tam bir Alman’a benzeyen“ bir adam gelmiş. A.-T., bunun içeride olduğunu şimdi hatırladığını söylüyor. O adam tam bir Alman’a benziyormuş.

Götzl, A.-T.’in emniyette o adamı geniş omuzlu, büyük ve kısa saçlı olarak tarif ettiğine dikkat çekiyor. A.-T. ayrıca adamın açık tenli ve geniç omuzlu ama body building yapmış kadar kaslı olmadığını, aksine yağlı olduğunu ifade vermiş. A.-T. bunu hatırlamadığını söylüyor. Götzl, A.-T.’nin o adamın ince çerçeveli okuma gözlüğü taşıdığını ve yuvarlak mı yoksa köşeli camlı olup olmadığını ifade verdiğine de dikkat çekiyor. A.-T. bunu onaylıyor. Götzl, o adamın sigara içtiğinden A.-T.’nin rahatsız olup olmadığını soruyor. A.-T. adamın „kafayı bulmuş“ olduğuna, esrar içtiğine ancak aklı bulanık olmadığını söylüyor. Götzl’ün sorusu üzerine, Alman’ın giysilerine dair bir şey hatırlamadığını söylüyor.

Bunun üzerin Götzl A.-T.’nin ifadesini okuyor: Adam normal kesim bir kot pantolon giymiş, ayakkabıları hakkında bir şey diyememişti ama soluk açık yeşil bir ceket ve altında çizgili açık sarı bir gömlek giymiş. A.-T. bunu hatırlayamadığını söylüyor. Poşetle ilgili Götzl, A.-T.’nin ifadesine göre bunun bir Lidl poşeti olduğuna dikkat çekiyor. A.-T. Aldi, Lidl veya benzer bir poşet olduğunu söylüyor. Poşette çıkıntılar olup olmadığını hatırlamıyormuş. Götzl, A.-T.’nin daha önce poşetin üstten kapalı olduğunu ifade ettiğine dikkat çekiyor. A.-T.: „Doğru“.
Götzl, A.-T.’nin ifadesine göre poşetin içinde bir şey olduğunu ama dolu olmadığını ve poşet ağırlıktan aşağıya doğru çektiğini söylediğine dikkat çekiyor. A.-T., o zaman öyle dediysem öyle olduğuna inanıyorum, diyor. Götzl devam ediyor: A.-T. o zaman o adamın etrafına bakıp hemen 2 numaralı bilgisayara oturmuş diye söylemiş. A.-T. bunu hatırlamadığını söylüyor. Götzl bunu takiben, yine ifadesine göre A.-T., o adamın bilgisayar faresini kısaca tıkladığını ve 3 numaralı bilgisayardaki çocuğa baktığını söylüyor. A.-T. bunu öyle demiş olabileceğini söylüyor. Götzl, A.-T’nin ifadesine devam ediyor: Adam orada iki dakika bile durmamış ve kalkmış. Götzl: Almanın poşeti nereye koyduğunu A.-T. takip etmemiş. A.-T. bunu onaylıyor.

Götzl, A.-T.’ye o sesin nasıl bir şey olduğunu soruyor. Halit’in düşmesi olabilir diyor A.-T. Götzl’ün sorması üzerine A.-T., adamı önce mi yoksa sonra mı fark etti, hatırlamadığını söylüyor. A.-T.’nin ifadesine göre adam her halükârda ayağa kalkıp hızla öne doğru gitmiş; onun neden o kadar hızlı kalktığına şaşırmış çünkü normalde yarım saat için ödendiğinde o kadar da oynanır. Sonra da o ses duyulmuş. Götzl, emniyetteki memurların sorusu üzerine A.-T.’nin ifadesine dikkat çekerek adamın çıkmasıyla boğuk ses arasında 2-3 dakika varmış, hemen olmamış. A.-T. o zaman öyle dediysem, öyledir diyor. A.-T., tutulan rapora göre, sadece boğuk sesi duyup ürkmekle tepki vermiş, ardından küçük çocuğa bakmış, o da ürkmüş. Neden ön tarafa gitmediler sorusuna, A.-T., bunu düşünmediklerini söylüyor.

Götzl başka bir noktaya dikkat çekiyor: A.-T.’nin ifadesine göre baba kafeye gelene kadar 2 ila 5 dakika geçmiş ve onun sürekli „Halit“ diye bağırdığını duymuş. Sonra A.-T. ön tarafa gelip Halit’in tezgahın arkasında yattığını görmüş, küçük çocuğu Halit’i görmemesi için geri tutmuş, sonra da ilk yardım yapmış. Bugün A.-T. bunu, babası arkaya geldi diye anlatıyor; o zaman, kendisinin ön tarafa gittiğini söylemişti. A.-T.: „Evet doğru.“ Götzl sorgulamada ayrıca başka bir kişiden, A.-T.’nin tabirine göre, bir „Arap“tan bahsedilmiş diyor. A.-T. bunu hatırlamıyor. Kendisine odaları gösteren fotoğraflar gösterilmiş, kişilerden haberi yokmuş. Emre E.’nin „küçük çocuğu“ gösteren fotoğraflarını (bkz. 41. duruşma) hatırlamıyormuş. A.-T. başka kişileri gösteren fotoğrafları hakkında da bilgisi yokmuş.

Götzl, A.-T.’ye o fotoğraflarda Halit’i soran adamın olup olmadığının sorulduğunu söylüyor. A.-T. cevap olarak o olduğunu ama Alman adamın oturmadan önce mi veya sonra mı geldiğini bilemediğini söylemiş. Her halükârda adam ödemek istemiş ve patronu sormuş. Bunun üzerine A.-T. omzunu silkmiş, o adam da sonra çıkmış. A.-T. öyle birisini hatırlamadığını ama öyle söylemişse doğru olduğunu söylüyor. Götzl, A.-T.’nin o zamanki durumunu soruyor, A.-T. „Çok kötü“ diyor. O zaman genç olduğunu, daha önce bir ölü gördüğünü ancak cinayete kurban giden birini daha öncesinde görmemiş olduğunu söylüyor. Babası kendisini çocuk psikiyatristine götürmüş; hiçbir şey de yememiş. Tekrar bir şey yiyene kadar orada 2-3 hafta kalmış ama kendisine ilaç verilmemiş. Orada hiç tedavi görmemiş, sonra babasından kendisini oradan çıkarmasını rica etmiş. Bundan sonra da daha 1 yıl kadar uyku sorunu yaşamış.

Götzl 6 Nisan 2007 tarihli soruşturmaya geri dönüyor. O esnada A.-T., küçük Türkün ve kendisinin 5-10 dakika internette dolaştıklarını, ardından da 30-35 yaşlarında bir Arabın odaya girip Almanca olarak „Patron nerede, ödemek“ dediğini söylemiş. A.-T. onun ön tarafta telefonla konuştuğunu sanmış. A.-T. hatırlamıyormuş ama olabilirmiş de. Ayrıca A.-T. ifadesine göre Halit’in nerede olduğuna dair sadece omuzlarını silkmiş. Sonra Götzl şunu okuyor: ambulans geldikten sonra A.-T. Arapla sohbet etmiş ve o da kendisinin telefonla konuşmak için internet kafede olduğunu söylemiş. Buna dair de A.-T. bir şey hatırlamadığını söylüyor.

Sonra müdahil dava avukatı Dierbach, Halit’in bulunduğu duvar ile tezgah arasındaki odanın büyüklüğünü soruyor. A.-T. yaklaşık yarım metre diyor. Sonra Dierbach tezgahtan kapıya olan uzaklığı soruyor, tanık 7-8 adımlık diyor. Dierbach’ın sorusu üzerine A.-T., Halit’in kısmen yazı masasının altında, beli üzerinde ve biraz yana doğru yattığını söylüyor. Halit’in babasının onu yerinden oynatıp oynatmadığını bilmediğini söylüyor; kendisi Halit’i biraz doğrultmaya çalışmış ve başını kaldırmış. Sorulması üzerine A.-T. orada bir sandalye olduğunu söylüyor ama o durumda bunun orada mı yoksa başka bir yerde mi durduğunu hatırlamadığını söylüyor.

Av. Dierbach A.-T.’ye, poşetli adamın herhangi bir şey söyleyip söylemediğini soruyor. A.-T., sanmıyorum diyor. A.-T., Dierbach’ın sorusu üzerine adamın neden kalktığını bilmediğini söylüyor. Dierbach ayrıca A.-T.’nin ifadesine göre adamın hemen kalkıp gittiğini acayip bulduğu için bu soruyu sorduğunu söylüyor. Acaba telefon mu çaldı veya adam saate mi baktı? A.-T. bilmediğini söylüyor. Adamın yerinden kalktığında ön tarafta bir şey mi dedi veya telefonla mı konuştu, bunu da bilmediğini söylüyor. Dierbach, kapı açıp kapandığında bir zil veya başka sesler var mı diye soruyor. A.-T. seslerin olduğunu söylüyor; biri içeriğe girdiğinde kesinlikle fark edildiğini söylüyor. Ancak nasıl bir ses olduğunu bilmediğini söylüyor.

Dierbach, A.-T.’nin bir sene veya biraz daha fazla bir zaman boyunca neredeyse her gün kafeye gittiğini söylediğini hatırlatıyor. A.-T. her gün orada olmadığını ama sıkça gittiğini söylüyor. Dierbach A.-T.’nin 100 veya 150 defa gitmiş olabilir olduğunu söylüyor ve kapı açılırken bir sesi duyup duymadığını soruyor. A.-T. emin olmadığını ama bir zil veya kapı gıcırtısı olabileciğini söylüyor. Her halükârda kapı açılıp kapanırken sessiz olmadığını hatırlıyor. Kendisi orada otururken kapının kaç kez açılıp kapandığı sorusuna A.-T. hatırlamadığını söylüyor. Dierbach, Alman adam arka odayı terk ettiğinde kapı ne kadar açılıp kapandı diye soruyor. A.-T. bilmediğini söylüyor, zira böyle şeylere dikkat edilmiyormuş. Ayrıca Alman adam gittikten sonra bir daha gelip gelmediğini bilmediğini söylüyor. Hakim Götzl tekrar söz alıyor: A.-T. az önce, Halit Yozgat’ın beli üzerinde yattığını söyledi, ilk soruşturmada da A.-T., „küçük Türk“ün ve kendisinin ön tarafa doğru koştuklarını ve orada ilk önce Halit’in babası İsmail’i çok telaşlı gördüğünü söylemiş. Sonra tezgahın arkasına bakıp Halit’i karnı üstüne doğru yatar pozisyonda görmüş. A.-T., bunu heyecanlı olduğundan ötürü söylemiş olduğunu ifadeediyor. Götzl, Halit’in bacaklarının pozisyonunu soruyor. A.-T., onların yerde olduklarını söylüyor. Götzl, ifadeyi okuyarak Halit’in ayaklarının telefon kulübelerine doğru olduğunu söylüyor. A.-T. bunu onaylıyor.

Götzl, A.-T.’nin, ona yardım etmek için Halit’in yanına gittiğini ve köşeden çekip çevirdiğine dikkat çekiyor. A.-T. bunu yaparken onun başının arkası kanlı ve kendi elleri kana bulanmış olduğunu söylemiş; A.-T. bunu da onaylıyor. Ne yaptığı sorusu üzerine, A.-T. Halit’i hayata döndürmeye çalıştığını söylüyor. Götzl ifadeden okuyor: A.-T. Halit’in nabzını yoklamış ama bunu duymamış, bu yüzden kalp masajı yapmış. Ayrıca A.-T. Halit’e yapay solunum yapmak istemiş ancak sağlık ekipleri gelince onlara Halit’i tezgahtan çekmelerinde yardım etmiş. A.-T. bunu onaylıyor. Götzl, „Arap“ ile ilgili bir noktaya dikkat çekmek istediğini söylüyor. Soruşturmanın birinde A.-T. internet kafeyi terk ederken 3. kabinde, taburenin yanında yerde siyah bir çanta gördüğünü söylemiş. A.-T. bunu hatırladığını söylüyor ama daha fazla bir şey hatırlamıyormuş. Avukat Kolloge, A.-T’nin ilk soruşturmada, Halit’in kendisine daha fazla yaşamayacağını ve A.-T. de Halit’in bunu bilgisayar oyunuyla ilgili dediğini söylemiş; A.-T şimdi bunun kendisine tuhaf geldiğini söylüyor. Sonra Kolloge, A.-T.’nin 2. soruşturmada bu doğru değil demiş olduğunu söylüyor. A.-T. cevaben, bahsi geçen şeyin bilgisayar oyunu olduğunu söylüyor.

Avukat Kienzle, A.-T.’nin emniyette, Alman adamın kendisinin yanından geçerken 2 dakika daha chat yaptığını dediğini söylüyor. Ayrıca kulaklıkların kulaklarında değil de boynunda takılı olduğunu söylemiş. Adam yanından hızlı bir şekilde geçtiğinde kapı sesleri duymamış; kapı kendiliğinden kapandığında fazlasıyla gürültü yapıyormuş. Kienzle, bir şey hatırlayıp hatırlamadığını soruyor. A.-T.: „Üzgünüm, hayır.“ Müdahil davacıların sorması üzerine, A.-T. ücreti önceden ödediğini söylüyor; bu müşteriye kalmış diyor. Avukat Pınar, A.-T. daha sonra tekrar polisle kafede bulundu mu diye soruyor, A.-T. onaylıyor. Av. Pınar, A.-T.’nin 2 numaralı bilgisayarda oturan kişiyi sağ elinde bir plastik poşetle odaya girerken gördüğünü ifade verdiğini söylüyor. A.-T., bunu böyle söylediyse doğru olduğunu söylüyor. A.-T., soru üzerine, bebek arabalı bir kadını hatırladığını söylüyor. Bebek arabası telefon kulübesindeymiş ama kadınla konuşmamış.

Av. Pınar, kadının 3 defa bir ses duyduğunu söylüyor: „tak tak tak“. Av.Pınar, A.-T.’ye sadece bir ses mi duyduğunu soruyor; A.-T. onaylıyor. Ralf Wohlleben’in savunma avukatı Klemke, A.-T.’nin hep aynı zamanda mı yoksa farklı zamanlarda mı kafeye gittiğini soruyor. A.-T. farklı zamanlarda gittiğini söylüyor. Klemke, poşetli şahsı daha önce orada görüp görmediğini soruyor, A.-T. olumsuz bir cevap veriyor. Soruşturma saat 12.03’te bitiyor.

Öğle arası saat 13.22’ye kadar sürüyor. Ardından tanık Albert Gm.’in sorgusu başlıyor. Gm. Heilbronn’dan emekli birinci kriminal başkomiserdir. Götzl, söz konusu olan 25 Nisan 2007 tarihinde Böblingen’de operasyon yapan 5. nöbetçi kolluğundaki memurlar olduğunu söylüyor. Gm.’nin raporuna göre kendisi o gün başka bir görevdeymiş. Haberi aldıktan sonra önce iş yerine, sonra da Theresienwiese’ye gitmiş. İlk koordinasyon önlemleri alınması gerekmiş. Kendisi öncelikle olası tanıkları bulmakla ve bunları meslektaşlarına teslim etmekle ilgilenmiş. Görevi olan „Komplex Bereitschaftspolizei“da („Nöbetçi Kolluğu Birimleri“) bunların ne yaptıklarını, görevleri ne olduklarını ve hangi emri aldıklarını tespit etmekmiş; zira kendileri bunları bilmiyormuş. Gm. bunları halledip not halinde yazıya dökmüş.

Onlara yöneltilen sorular, o yere gitmekle belli bir emir aldıklarına ve orada belli bir şeyleri halletmemek için gittiklerine dairmiş. Bunu soruşturma şeklinde değil de gayriresmi olarak değişik kişilerler konuşarak yapmış, ardından da nöbetçi kolluğundaki meslektaşlarının ertesi gün için önemli soruşturmalar yapmak üzere hazır bulunmalarını sağlamış. Bu birinci günde temel faaliyetmiş. Götzl, Gm.’in Kiesewetter ve Martin A.’ya dair hangi tespitlerde bulunduğunu soruyor. Gm. söz konusu olan şeyin sokak suçları olduğunu söylüyor. Karakolun planı „Güvenli Kent“miş. Bu karakolun göreviymiş, cinayet masasının değil ve bu şekilde sıkça yapılmış. „Güvenli Kent“ planıyla ilgili nöbetçi kolluğu talep edilmiş. Görev dağılımı olup olmadığını ve devriyelerin bunu kendilerince düzenleyip düzenlemediklerini hatırlayamıyormuş.

Götzl, 26 Nisan 2007 tarihli notların bilgi kaynaklarının ne olduğunu soruyor. Gm. zabıta müdürlüğündeki meslektaşları olduğunu söylüyor: „Onlar burada aslında ne yaptılar?“ Gm. geç bir saatte, daha akşam üstü, nöbetçi kolluğundaki memurlarla, herhalde takım liderleriyle, konuştuğunu söylüyor. Götzl, Et. ve H. adlarına dikkat çekiyor, Gm. H. adını onaylıyor, resmi soruşturmayı yapmadığını ancak yapılmasına dair talimat verdiğini söylüyor. Kendi dairesinde olan değişik kişilere görev vermiş. A./Kiesewetter devriyesi dışında başka bir devriyenin Theresienwiese’ye gitmediğini tespit etmiş. Götzl’in sorusu üzerine, devriyenin sabah 9.30’ta başlayıp ardından bir görüşme için karakola geri çağrıldıklarını söylüyor. Saat 12.30’daymış, sonra da devriyelerin tekrar saat 13.30-13.45 arasında görevlerine döndüklerini ekliyor.

Devriyeler belirlenmiş bir görev olmadan, öğleden önceki görevleri devam etmek için tekrar dağılmışlar. O devriye Theresienwiese’ye talimat verilmeden gitmiş olmalı, o günkü tespiti öyleymiş. Götzl notları okuyarak BFE 523’ün [Delil toplanma ve tutuklama birimi] saat 9.30’da vardığını ve belli bir iş bölümü olmaksızın devriyelere başlamış; Kiesewetter/A. dışında kimse Theresienwiese’ye yaklaşmamış. 12.30’daki görüşme yaklaşık bir saat sürmüş. Gm. bunu onaylıyor. EZ 514 ve BFE 523’ten bahsediyor ve görev dağılımının nasıl olduğunu soruyor. Gm. bunun nöbetçi kollukları tarafından nasıl yapıldığını bilmediğini, herhalde belli bir görevleri olmadan gönderildiklerini söylüyor, yoksa notlarında olurmuş. Kendisi için önemli olan kimin, gitmiş olsa bile, hâlâ Theresienwiese’de bulunduğuymuş. Akşam üzeri olan durum, diğerlerinden kimsenin orada olmadığıymış. Bu, ertesi günü dile getirdiği ve aktardığı önemli bir durummuş.

Götzl notlardan, Böblingen’deki 5. nöbetçi kolluğundan toplam 15 memurun operasyona destek amaçlı dahil olduklarını okuyor: MOZ (Meldezeit und –ort) yani rapor edilen yer ve saat 9.30, operasyon başlangıcı 12.30 ve bitişi de muhtemelen saat 16. Götzl bunun ne anlama geldiğini soruyor. Gm. başlangıcın 9.30 olduğunu söylüyor. Muhtemelen operasyonun ne kadar süreceğine dair bunun böyle haber verildiğini söylüyor. Verilen araların da daha önce belirlenmediklerini düşünüyor, ama ekipler çağrılıyormuş. Herhalde şu zamana kadar devam ediyoruz deniyor ki ihtiyaçlar dışarıda karşılanıyor ve öğlen paydosu veriliyor. Özel komisyon (Soko) bunu tam olarak soruşturmuş.

Götzl, Et. ve H.’nin hangi görevleri olduğunu soruyor. Gm., onların da devriyede olduklarını ve güçlere belki „Siz Heilbronn’un şu köşesine gideceksiniz ve diğerleri de şuraya“ diyerek iş dağılımı yaptıklarını söylüyor. Onların operasyonun ne kadar süreceğini ve ne zaman döneceklerini söylediklerini düşünüyormuş. Ama bunu şimdi tam olarak da bilemiyormuş. Götzl, iki grubun tekrar 13.45’e doğru belediye sınırları içerisinde olduklarına dikkat çekiyor. İki gruptan aldığı bilgi buymuş Gm.’ye göre: „Bizim için önemli olan şey, onların ne zamandan itibaren Theresienwiese’de olduklarını tespit edip zaman açısından daraltmaktı.“ „MOZ“un açılımı „rapor edilen yer ve saat“miş. Götzl, Et. ve H. ile olan konuşmanın sonucunu soruyor. Gm., notlarda olandır, diyor. Konuşma ya akşam ya da gece olmuş ve konusu, BFE’nin [Delil toplanma ve tutuklama birimi] o günkü hareket tarzıymış. Götzl, Et. ve H.’nin kriminal başkomiser Ha. tarafından sorguya çekildiklerini söylüyor.

Gm. bunu onaylıyor ancak kendisi bizzat onlarla konuşmuş, soruşturmalar da sonra olmuş. Koordinatör olarak ve sonraki soruşturmaların temelini atmak için yoldaymış. Götzl’ün sorması üzerine ne Kiesewetter’i ne Martin A.’yı ne de ekip liderlerini tanıdığını söylüyor. Daha sonra soruşturmalarla yükümlü değilmiş, Soko’da bulunmamış. Michèle Kiesewetter’in vekili avukat Wolf, ikisinin „Güvenli Kent“ görevlerine gittiklerinde Et. ve H.’ye kimin nereye gittiğini söylediğini mi yoksa polis arabasındakilerin nereye gidecekleri kendilerine mi kalmış diye soruyor. Gm. buna cevap veremeyeceğini söylüyor. Tespit edebildiği kadar, kesin bir görev dağılımı olmamış. Kendisi de bizzat amir olarak operasyon yürütmüş ve kimin nereye gideceğini söylemiş. Ancak „Güvenli Kent“ operasyonunun nasıl yürütüldüğünü ve bunun BFE’de nasıl olduğunu söyleyemezmiş.

Saat 13.48’de verilen bir aradan sonra sorgulama emekli demiryolları memuru tanık He. ile devam ediyor. He., 25 Nisan 2007 günü öğlen saat 13’ten sonra bir meslektaşıyla manevra sistemini terk edip raylarda yürüyüp olay yerinin yanından geçmişler. Köprünün sonunda kablo dağıtım kutusunda işleri olmuş. Bisiklet yolunda, bisikletli kıyafeti giymiş kasklı iki adam hararetli bir şekilde konuşmuşlar. Bundan dolayı dikkat çekmişler. Götzl’ün sorusu üzerine He. daha sonra sesler duyduğunu söylüyor. O anda geri gitmişler ve olay yerinin yakınlarında sesli bir darbe sesi olmuş, hatta iki tane. Bir araba tekerinin patladığını düşünmüşler. Akıllarına kötü bir şey gelmemiş ve yürümeye devam etmişler. Orada çalılar ve ilkbahar şöleninden kalma karavanlar varmış. Ardından tekrar manevra sistemine gitmiş ve sonra da Theresienwiese’nin etrafına barikatlar koyulduğunu görmüşler.

Götzl, bisikletlileri gördükleri zamanla sesler arasına kadar ne kadar bir sürenin geçtiğini soruyor. Bisikletlilerin orada durduklarında saat 13.30’muş ve sesi saat 14 gibi duymuşlar yani arada yarım saat varmış. İki adamı tam olarak nerede gördüğü sorusuna, He. sonradan, tam olarak belli olduğuna göre, adamların durduğu noktadan olay yerini iyi görebildiğini söylüyor. Bisikletlilerin arkasında 50 metre uzaklıkta, bir karavanı park edecek ve hızlıca kaçacak kadar büyük bir otopark varmış. Olay yerinden de bisikletle üç dakikada uzaklaşılabilinirmiş. Bisikletlileri tarif edebilir mi sorusuna He. olumsuz yanıt veriyor, „bunlardır“ diyemiyor. Kendisine aranan kişilerin fotoğrafları gösterildiğini ancak kimseyi tanımadığını söylüyor. Figür olarak uymuş ama onlar kask takmışlar ve bu yüzden fotoğraftakilerin onlar olduğu söyleyemezmiş. Onlar kendisinden biraz daha büyükmüş; herhalde 1,80 m büyüklüğündeymişler. Figür olarak zayıfmışlar. Götzl yüzlerini soruyor. He. aranan kişilerin fotoğraflarına bakılırsa onlar olabilir diyor ama yüzde yüz diyemezmiş. Götzl, He.’nin 26 Nisan 2007 tarihinde kısaca sorguya çekildiğini söylüyor; o zaman He., meslektaşıyla birlikte büyük bir patlama duyduklarını ancak üzerinde durmadıklarını söylemiş. Aynı zamanda köprüye yakın bisiklet yolunda iki genç adamı görmüşler. He. bunu onaylamıyor çünkü bisikletlileri yarım saat önce görmüş. Patlama esnasında olay yerine yakınlarmış. Götzl’e göre 4 Mayıs 2007 tarihinde yapılan soruşturmada He., bisikletlileri nerede ve ne zaman gördüğü sorusuna, onları saat 13:30 ila 13:45 arasında gördüğünü söylemiş. Götzl He.’den „aynı zamanda“ ibaresini açıklamasını istiyor. He. bunu şimdi bilmediğini söylüyor, zira silah atışı sonra olmuş. Götzl’ün sorması üzerine He. yankılı bir patlama duyduğunu söylüyor. He. olaya sonradan bakılırsa, 2 el ateş olduğunu söylüyor. Ondan sonra kimseyi görmemiş. Atışı duyduktan sonra manevra sistemine gitmişler, orada onbeş dakika kalıp mezbahanın yanından geçip görev merkezleri olan Öhringen’e gitmişler. Theresienwiese barikatlarla kapatılmış, her yer polis kaynıyormuş ama kendileri orada ne olduğunu bilmiyorlarmış. Götzl He.’nin, bisikletlilerin 20 ila 30 yaşlarında iki erkek olduklarına dair ifadesine dikkat çekiyor. He. takriben öyle olduklarını söylüyor. Götzl ayrıca He.’nin ifadesine göre onların dağ bisikletleri olduğuna ve tipik bisikletli kıyafeti giydiklerine dikkat çekiyor. He., adamların heyecanlı bir şekilde sohbet ettikleri için dikkatini çektiklerini söylüyor. Götzl ayrıca He.’nin adamları kıyafetlerinin hangi renk olduğunu bilmediğini ama birinin mavi bir kaskı olduğunu ifade verdiğine dikkat çekiyor. He. bunu onaylıyor. Sonra iş arkadaşının adını söylüyor: Klaus Le.. Kendisiyle kablo dağıtım kutusundaki kabloları kontrol ettiklerini söylüyor He.. He.’nin önceki ifadesine göre manevra sistemine dönerken Theresienwiese yakınlarında ateş edildiğini duymuşlar; saat olsa olsa en fazla 14’müş, sonrası değilmiş. He. bunu onaylıyor. Öğle yemeğinden sonra kablolara bakmak için manevra sisteminden çıkmışlar; bu 10-12 dakika sürmüş. Götzl, He.’nin önceki ifadesine göre manevra sisteminde 10 dakika kalmışlar. He.yaklaşık o kadar kaldıklarını söylüyor. Ayrıca He. ifadesine göre, sesle ilgili 2-3 üç defa ve tek bir patlama gibi „tak tak tak“ yaptığını söylemiş. Götzl He.’ye sesle ilgili herhangi bir yönü belirleyebilir mi diye soruyor. Neredeyse alt geçide yakın olduklarını ve olay yerinin sağda olduğunu söylüyor; yön yaklaşık olarak doğruymuş. Bunun ardından fotoğraflara bakılıyor: bunların arasında bir tren rayı ve kablo dağıtım kutusu görünüyor. Götzl, polisle beraber orayı gezip gezmediğini soruyor, He. anımsamadığını söylüyor ancak kendisi fotoğraflarda göründüğü için herhalde orada olduğunu söylüyor. Soruşturmadan sonra olay yerini dolaşmışlar. Kablo dağıtım kutusunun olay yerinin karşısında ve bisikletlileri gördüğü yer de daha dışarıda, 120 metre uzaklıktaymış. Götzl, He.’nin röportajı takip edip etmediğini soruyor, He. onaylıyor ancak kimseyi tanıyamamış. Sonra Götzl, 28 Kasım 2011 tarihli soruşturmaya değiniyor; orada He., iki bisikletliyi köprünün sonunda Böckinger tarafında gördüğünü söylüyor. Bunlar kavga edercesine sohbet etmiş. He. evet deyip olayın buna benzer olduğunu söylüyor. Götzl ayrıca He.’nin, ifadesinde onlardan birinin sarı bir kıyafet giydiğini, diğerinin de mavi bir kıyafet giydiğini söylediğini hatırlatıyor. He. bunu onaylıyor. He. bir de bisikletin birinin mavi olabileceğini söylemiş. He., bu meselenin onu o kadar ilgilendirmediğini ve bu yüzden dikkatlice bakmadığını söylüyor. „Sportif, sıska, 1.80 m büyüklüğünde“ tarifi doğruymuş. He. ayrıca televizyonda gösterilen kişileri tanımadığını daha önce ifadesinde söylemiş. He. bunların o iki adamın olduğunu söylüyor, birinin adı „Mundhaupt“ mı neymiş. Götzl, Böhnhardt ve Mundlos adlarını anıyor. He., „Evet, Mundlos ve Böhnhardt.“ Müdahil dava avukatı Wolf, He.nin iki adamın kavgalarını duyduğunda herhangi bir lehçeyi tespit edebildi mi diye soruyor. He. olumsuz yanıt veriyor; adamlar 20 metre uzaklıktalarmış. Yanlarında herhangi bir şey var mıydı sorusu üzerine He., sele çantalarının olmadığını söylüyor. Belki sırtlarında küçük sırt çantaları olabilirmiş ancak bunu bilmiyormuş. Wolf, eğer doğru anladıysa, He.nin manevra sisteminde çalıştığını söylüyor. He., öğle paydosunu orada yaptıklarını, sonra işlerine gittiklerini ve ardından tekrar manevra sistemine gittiklerini söylüyor. Kuş uçuşuyla manevra sisteminin olay yerinden 50 metre uzaklıkta olduğunu ekliyor. Manevra sisteminde hep 4 kişi duruyor, trafik kontrolörü de yukarıda oturuyormuş. Manevra sisteminin önü camdanmış. “Burada olanlar, eğer dışarı baktılarsa, aslında bir şey görebilecek olanlarmış” diyor He. Dışarı bakıldığında olay yerinin her yeri görünüyormuş. Avukat Kolloge, tanığa havadan çekilmiş bir fotoğrafı gösterilmesini rica ediyor. Büyük bir yükseklikten çekilmiş olan ve olay yerinin civarını gösteren bir fotoğraf gösteriliyor. Kolloge He.’den, bisikletlileri nerede gördüğünü ve atışı nerede duyduğunu göstermesini rica ediyor. Tanık öncelikle güneydeki manevra sistemini, sonra köprünün diğer tarafında kuzey batıda bisikletlilerin durduğu yeri gösteriyor. He. onların (manevra sistemindekilerin) bunu tam olarak gözlemlemiş olabildiklerini söylüyor. Sonra kablo dağıtım kutusunun karşı tarafta olduğunu söyleyip yerini gösteriyor. Bunun ardından kısaca manevra sisteminin içinden fotoğraflar gösteriliyor. He., manevra sisteminden tam bu bakışın olduğunu söylüyor. Zschäpe’nin müdafii Sturm He.’ye, kendisinin, bir karavanın park edebileceği bir otoparktan söz ettiğini söylüyor ve He.nin bir karavan görüp görmediğini söylüyor. He. hayır diyor. Otoparkın ne kadar dolu olduğu sorusu üzerine He., kendi işyerleri arkada tarafta kaldığı için bunu göremediklerini söylüyor. Soruşturma saat 14.19’da bitiyor.

Sıra tanık Davinder Si.’ye geliyor. Si. oturduktan sonra Götzl onu prosedürle ilgili bilgilendiriyor. Götzl Si.’ye, bilgilendirmeyi anladı mı diye soruyor. Si. hayır diyor. Hintçe bilen bir tercümana gerek duyup duymadığı sorusuna Si. evet diyor ve Pencapça diye ekliyor. Oturuma ara veriliyor, saat 14.50’de de devam ediyor. Götzl bir tercümanın yolda olduğunun haberini verip, şimdilik tanık Sch.’nin sorguya çekileceğini söylüyor.

Götzl’ün, 25 Nisan 2007 gününe dair neyi hatırladığı sorusu üzerine Peter Sch., her şeyi hatırladığını söylüyor. O gün (bisikletiyle) tren garına doğru gitmiş. Güzel ve güneşli bir günmüş. Olay yerinin yanından, otomobilin durduğu yerden geçerken, gözünün ucuyla kapıların açık olduğunu ve içinde birini gördüğünü söylüyor. Sonra durmuş, etrafa bakıp kapıda birinin oturup güneşlenmesinin garip olduğunu düşünmüş. Dönmüş ve bisiklet yolundan her yerin kanla kaplı olduğunu ve o kişinin dışarıya doğru yattığını görmüş. Yanında cep telefonu yokmuş, bu yüzden yakın olduğu ve orada polis ve taksilerin olabileceği için tren garına gitmiş. Durumu taksicilere anlatmış. Bunlar önce kendisine inanmak istememişler. Taksi şoförü birkaç dakika polis memuruyla konuşmuş ve sonra telefonu Sch.’ye vermiş. Memur sakin bir sesle konuşmuş; Sch. olayı “o kadar sakin olmayan bir sesle” tekrar anlatmış. Memur bunun ardından hemen tepki göstermiş. Bu saat 2’den kısa bir süre sonra olmuş. Sch. Böckingen’den gelmiş. Gözlemleri gözünün ucuyla yapmış. Araç kendisinden yaklaşık 25-30 metre uzaklıktaymış. Götzl, Sch.’nin arabaya yaklaşıp yaklaşmadığını soruyor, Sch. hayır diyor. Kendisi yukarıda kalmış, yakından görmek istememiş: “O anda insan şok içinde.” Her yer kanla kaplıymış. Şoför bölümünü ve sadece bir kişiyi görmüş. Sağ taraf tuğladan binaya yönelikmiş. Götzl, Sch.’nin kimseyi fark edip etmediğini soruyor. Bisiklet yolu kalabalıkmış ama dönerken nedense boşmuş. Sadece yaşlı bir çift köşeden bisikletle dönmüş. Götzl başka bisikletlilerin olup olmadığını söylüyor. Sch. yeterince bisikletlinin yolda olduğunu ancak kendisi kimseyi fark etmediğini söylüyor.

Saat 15.36’ya kadar süren aradan sonra sıra tanık Davinder Si.’ye geliyor. Pencapça bilen tercüman da hazır; Götzl onu bilgilendiriyor, o da soru ve cevapları tercüme ediyor. Si. saat 14’te işyerinde paydos yaptığını ve dışarıda oturmuş olan iş arkadaşıyla kanal boyunca yürüdüklerini söylüyor. Orada bir polis arabasının durduğunu ve sanki birinin başının aşağı doğru olduğunu görmüşler. Orada ne olup olmadığını öğrenmek için oraya yaklaştıklarını ve o anda da bir taksi ve polis arabasının geldiğini görmüşler. Silah atışı veya herhangi bir ses duymamışlar, yol üstünde kimseden de şüphelenmemiş. Yaklaşık saat 14’te ara vermiş: çalıştığı Pizzeria’dan polis arabasına yürüyerek 10-15 dakika bir mesafe varmış. Götzl, Si.’nin 29 Nisan 2007 tarihli sorgusunda, kendisinin 13.30’da ara verdiğini ve iş arkadaşı Pargat Si. kendisini işyerinden aldığını söylediğine dikkat çekiyor. Olabilirmiş, normalde hep saat 14’te ara vermişler. Götzl, Si.’nin polis arabasına ne kadar yaklaştığını soruyor. Si. tam olarak hatırlamadığını ama tanık olarak durduğu yerden salonun bir duvarına kadar olduğunu söylüyor. Götzl, Si.’nin polise, yolda giderken dörtgen binanın yanında bir polis arabasının durduğunu ve şoför koltuğunda bir “kız polis”in oturduğunu ifade verdiğine dikkat çekiyor. Si. bunu onaylıyor; onun başı öne doğru eğikmiş. Yine Si.’nin ifadesine göre iş arkadaşının kendisine kızın belki midesinin bulandığını söylemiş; sonra ikisi polis arabasının yakınına gitmiş ve 4,5 m uzaklıkta durmuşlar. Si. bunun doğru olması lazım diyor. Ardından ikisi şoför kapısında kan olduğunu görmüşler. Si. bunu onaylıyor. Götzl Si.’ye, bu civarda daha önce sıkça polis arabası gördü mü diye soruyor. Si. hayır diyor. Götlz Si.’nin polise daha önce orada sıkça polis arabası, bazen iki tane yan yana olduğunu söylediğine dikkat çekiyor. Si. bazen öyle olduğunu ama sıkça olmadığını söylüyor. O gün bir karavan gördü mü sorusuna Si. tam olarak hatırlamadığını söylüyor; zira aradan çok zaman geçmiş. Müdahil dava avukatı Narin Si.’ye, soruşturma esnasında kendisine orada sıkça polis arabası durmuş mu diye sorulduğunu hatırlayıp hatırlamadığını soruyor. Si. hatırlayamadığını söylüyor. Ayrıca Av. Narin Si.’nin, ifadesinde o polis arabalarının ancak iki haftadır orada durduklarını söylediğine dikkat çekiyor. Si. bunu söylemiş olabildiğini ama hatırlayamadığını söylüyor.

Sırada Pargat Si.’nin soruşturması var. Burada da tercüman çeviri yapıyor. Götzl, Si.’nin 25 Nisan 2007 tarihinde Heilbronn’da Theresienwiese bölgesinde hangi izlenimleri yaptığını soruyor. Si., çalışan iş arkadaşının saat 2’de Pizzeria’yı kapattığını, sonra da ikisinin yürüyerek yola çıkıp yaklaşık saat 14.10’da Volksfestwiese’nin olduğu yere vardıklarını söylüyor. Sağ tarafta küçük bir bina varmış, mesela elektrik için. Ona çok yakın bir yerde şoför tarafındaki kapısı açık olan bir polis arabası duruyormuş. Kadının omzunun yerde olduğunu görmüşler; diz çöküyormuş. Sanki arabanın altında olan bir şeye bakıyormuş gibi bir hisse kapılmışlar. Yaklaştıklarında kadın hiç hareket etmemiş. Arkadaşına, burada bir şeyin ters olduğunu söylemiş. Arkadaşı kendisine bu saatlerde burada hep bir polis arabası durduğunu ve belki şu anda ara verdiklerini söylemiş. Orayı 30-35 metre uzaklıkta durarak iyice incelemişler. Diğer kapı da açıkmış ve orada bir adam baş aşağı yatıyor ve bacakları diğer taraftaymış. Telefon açmayı denemişler, başta bir taksi gelmiş ve taksi şoförü onların yanında telefon açmış. 3-4 dakika sonra polis, bir helikopter ve ambulans gelmiş. Götzl’ün sorması üzerine silah atışı duymadığını söylüyor. Götzl, Si.’nin polise, taksi şoförüne burada bir şey olduğunu, onun da o arada telefonda konuştuğu için sadece başıyla işaret verdiğini söylediklerine dikkat çekiyor. Si. bunu onaylıyor; kendileri sadece elleriyle işaret verdiklerini ve onun da telefon açmasını istemişler ama şoför daha önce telefon açmış. Götzl, Si.’nin bu olayın saat 14.10’da olduğunu belirttiğine dikkat çekiyor. Si. bunu onaylıyor ve Pizzeria’yı kapattıklarını söylüyor; oraya varmak için bu kadar zaman gerekliymiş. Götzl, Si.’nin karakolda, başta kendisinin polisi aramak istediğini ve cep telefonunda saate baktığı için saati tam olarak bildiğini söylediğine dikkat çekiyor. Si. bunu onaylıyor; arabanın yakınlarında kimseyi görmemiş. Müdahil avukat Scharmer Si.’ye, verdiği ifadede arkadaşının da polis arabalarına ve orada sıkça durup durmadıklarına dair bir şeyler söylediğine dikkat çekiyor. Scharmer, Si.’ye bunu hatırlıyor mu diye soruyor. Si., arkadaşına arabanın burada durduğuna göre bir sorun olduğunu dediğini söylüyor. Arkadaşı da o saatlerde sık sık öğlen arası için geldiğini ve normalde arabalardan birinin orada olduğunu söylemiş.

Bu soruşturmadan sonra Götzl, yarın için çağrılan tanık Wa.’nın gelmesine gerek olup olmadığını soruyor. Wa. saat 14’e doğru Theresienwiese’nin yanından geçerken bisiklet yolunda kimseyi görmemiş. Hep birlikte bu tanığın gelmemesi yönünde karar veriliyor. Duruşma günü saat 16.05’te bitiyor.

Müdahil avukat Scharmer: “Tanık Abu T.’nin sekiz yıl sonra olayları tam olarak hatırlamaması onun ifadesini etkilese de, algılarını akla uygun bir şekilde tasvir ediyor. Bu, Anayasayı Koruma Teşkilatı’nda olan Andreas T.’nin ifadesiyle birçok noktada çelişkilidir. Andreas T.’nin neden hep çelişkiye düştüğünü aydınlığa kavuşturmak elzemdir. Kendisinin rolü belirsizdir. Belli ki meseleye ışık tutmak istemiyor. Artık Andreas T. ile ilgili tüm dosyaları bir araya getirmeli. Kassel’deki olaylar ancak bu yolla aydınlatılabilir.”

Müdahil avukat Peter Stolle: “Michèle Kiesewetter ve hayatta kalan iş arkadaşının görevlerini veren tim liderleri bugüne kadar tanık olarak çağrılmadılar. Bu acilen yapılmalı. Cinayetleri aydınlatmak için Kiesewetter’in polis arabası Theresienwiese’ye gitmesi için görevlendirildi mi diye tespit edilmeli. İçlerinden birisinin Ku Klux Klan üyesi olduğu sanılan iki polis memurunun devriyenin bizzat nerede olduğunu bilip bilmedikleri ve bu bilgiyi iletip iletmedikleri tespit edilmeli. Ancak bu şekilde Michèle Kiesewetter’in tesadüfen kurban gidip gitmediği veya kasıtlı olarak seçilip seçilmediği açıklanabilir.”