Sanık André E.’nin eski kız arkadaşı olan tanık, eski erkek arkadaşının sağcı camiaya olan bağını izah eder. O zamanlar 18 yaşında olan Skinhead, aranan üçlünün destekçilerinden biridir; ayrıca tanıkla birlikte 1999 yılında üçlüyü pek çok kez ikamet ettikleri yerde ziyaret etmiştir. Tanık daha sonra André E.’den ayrılır ve sağcı camiayla bir diyaloğu kalmaz. Tanık, bu zaman zarfında sağcı camianın Erzgebirge’nin normal bir parçası olduğunu açıklar.
Tanık:
Anja S. (André E.’nin eski kız arkadaşı)
Duruşma saat 9:48’de başlar. Bugünün tek tanığı, André E.’nin eski kız arkadaşı (vaktiyle soyadı Ha.) Anja S. ‚dir. „André“yle 1997 yılında 15 yaşındayken Breitenbrunn’da tanışmıştır. Orada ebeveynleriyle birlikte oturmuştur. Yaz sonu ya da yazın gençlerin akşamları gittiği bir kermes vardır. Orada ateşin başında oturmuşlardır; o E.’yi daha önceden tanımıyordur; fakat onun kız arkadaşlarının E. ile tanışıklıkları vardır. S.’nin ailesi Breitenbrunn’daki otellerini satıp Chemnitz’e geri dönmüşlerdir; fakat onun o sene okulunu tamamlaması gerekmiştir ve bu süre boyunca ailesinin bir kız arkadaşında kalmıştır. E. ile tanışıtığı akşam „ironik“ bir biçimde onun Breitenbrunn’daki son akşamıdır. Sonra Chemnitz’e taşınmıştır. S., E.’yi aramıştır; E. de hemen onu ziyarete gelmiştir. Sonra görüşmeye ve birlikte olmaya başlamışlardır; artık „bir çift“tirler ya da nasıl tanımlanırsa o. Babası bundan pek hoşlanmamıştır ve ona görüşmelerini yasaklamıştır. Bu yüzden gizli saklı buluşmaları gerekmiştir; genelde hafta sonu görüşmüşlerdir. S., o dönemde hâlâ okula gidiyordur; E. ise duvar ustalığını öğreniyordur. Görüştükleri hafta sonu sayısı nispeten çoktur ve her seferinde ailesine yalanlar uydurmak zorunda kalmıştır. Böyle epey bir süre devam etmiştir; bir yıl kadar sürdüğünü tahmin etmektedir. İlk başlarda André akşamları tekrar evine dönmüştür. Sonra „Mandy’de, bayan St.’de kalmaya başlamıştır.“ Böyle bir yıl kadar bir zaman geçmiştir ve bir zaman sonra ailesi bundan haberdar olmuştur. Ve ona şimdi 16 yaşında olduğunu ve arkadaşıyla görüşmesini yasaklamayacaklarını söylemişlerdir. Sonra ikiside çalışmaya başlamıştır; o otelcilik eğitimi almıştır ve hafta sonları çalışmaktadır. 1999 senesinin başında mart nisan ya da mayıs gibi ayrılmışlardır.
Götzl, ayrılma nedenlerini sorar; S., 1998’in ağustos ya da eylül ayında eğitimine başladığını, zamanla kendini kişi olarak geliştirdiğini, başka başka insanlar tanıdığını ve bu insanların daha sakin insanlar olduğunu söyler. E.’nin yaşam tarzındaki bazı şeyler hoşuna gitmemeye başlamıştır; artık E. ile birlikte olmak istememiştir; E.’le ortak bir gelecek görmemektedir. İş arkadaşları dansa, konserlere, diskoya gitmişlerdir; o da onlarla birlikte gitmek istemiştir, gitmiştir de. Bu çevre içerinde daha çok eğlenmiştir. Götzl, S.’den André’yi tasvir etmesini ister. S.: „Oldukça hoş ve sevgi doluydu; benim için her şeyi yapıyordu; sanki söz konusu ben olunca yapamayacağı şey yok gibiydi.“ E. son derece sadakatlidir; neredeyse hiç kavga etmemişlerdir. Ancak yine de E. ile bir aile kurmayı tahayyül edememiştir. Görüşleri itibarıyla her şey aşırıdır onda; nelerin yapılabileceği, nelerin yapılamayacağı anlamında da. O noktada keyif almamaya başlamıştır. Götzl, görüşlerini sorar. S., bunu kelimelerle anlatmanın oldukça güç olduğunu söyler; pek tabii arkadaşlarının çoğu gibi o da sağcı tayfada yer almıştır. S.: „Doğrusunu söylemek gerekirse Erzgebirge’de öyle olmayan birini bulmak güçtür.“ Sık sık aşağılayıcı küfürler savrulmuştur; sıkça yabancı düşmanlığı yapılmıştır ve fazlasıyla politadan söz edilmiştir: „Geçmişi didikleyip eskiden her şeyin daha iyi daha harika olduğundan konuşulup durmuştur.“ Onların bu meselelerle birlikte evrildikleri, yetiştikleri düşüncesinden yola çıkmıştır ki çoğunda da böyle olmuştur. S.: „Diskoya gidip dans etmek istiyorsam, bunu yapmalıyım diye düşündüm.“ Arkadaşlarını soyisimlerine ya da derilerinin rengine göre seçmek istememiştir. Götzl, diskoya gitmek sorun mu arz ediyordu? S.: „İlla sorun olması gerekmiyordu.“ Fakat onlar bu türden şeyler yapmamıştır: „Öyleyse biz ne yaptık?“ „Hoşa gidecek pek çok şeyi yapmadık.“ Temelde E.’nin işin özüne bakmadan her konuda bir fikri olmuştur: „Her şeyde saplanıp kalmıştı.“ Prensipte „bütünüyle Alman“ olmayan her şey kötüydü. S. şöyle söyler: „Ve ben hayatımı bu tip şeylerle sürdüremem.“ Onun söylediği belli başlı şeyleri hatırlayamıyordur, ama konu açısından her şey aşırı sağcılıkla ilgilidir: giyim tarzı, yaşam tarzı, müzik, bu arada ifade edilen düşünceler. E.’nin kitap okumadığını sanmaktadır. Sohbetlerde normal şeylerden de söz edilmiştir; ama dönüp dolaşıp „zavallı Almanya’nın hali ne olacak konusuna“ gelmişlerdir. S., şu an söylediklerinin bire bir E.’nin lafı olmadığını, ama bu bağlam içinde dile getirildiğini söyler. S.: „Çok negatif şeylerdi.“ Giyinişleri ve hareketleri oldukça ürkütücüydü; fakat André onun yanında zorba tavırlar sergilememiştir. O „arkadaşlar“ derdi, fakat hepsi „yoldaşlardı“: „Böyle saçma şeyler işte.“ Götzl kıyafetlerini ve davranışlarını sorar. Kıyafetlerine ilişkin S., paraşütçü çizmesi, kot pantolonlar, savaş uçağı pilotu ceketine benzer ceketler der. Onun geldiği yerde bunun „standart bir üniforma“ olduğunu söyler; belki sadece kızlar böyle giyinmemektedir. Kendilerini Skinhead olarak tanımlamışlardır. Bunların „10, 12, 15“ çeşidi vardır; kimi politikayla ilgilenmekte, kimi hiç ilgilenmemktedir; sonra bir de „atıp tutan ama hiçbir şey eylemeyenler“ vardır. Açıkça söylemelidir ki sonradan André’nin ne olduğunu bilememiştir. Ayrıca çokça Cermen Tanrılarından konuşulmuştur. Hepsinin giyimlerinin neredeyse bir olduğu söylenebilir.
E. başka neler yapmıştır, Johanngeorgenstadt’ta oturmuş mudur, söyleyemez; çünkü o genelde Chemnitz’dedir. S. sıkça köpeğini gezdirmiştir. St.’nin yanında kaldığı için E.’nin zamanla Chemnitz’le diyaloğu artmıştır. Pek çok kez birlikte Mandy’nin evine gitmişler, film izlemişler ve sinemaya gitmişlerdir. E. ile bizzat politik konuşmalar yaptığına dair bir şeyler hatırlamıyordur. Belki birkaç kez yapmış olduğu düşünülebilir. Onun ilişkisi 15 yaşındaki biri, bir ilişkiyi nasıl normal tarif edecekse o şekilde yaşanmıştır. Götzl, Chemnitz’deki diğer kişilerle olan diyaloğu sorar. S., hatırlayabildiklerinin sadece St. ve „Max Böhnhardt“ olduğunu söyler. Onlarla çok vakit geçirmiştir, özellikle St.’nin evinde; „parasızlık kronik bir durumdur onlar için, bu nedenle de çoğunlukla evde vakit geçirmişlerdir. Götzl, S.’ye „Böhnhardt“ soyadından emin midir, diye sorar. S. güler ve Bu. ismini söyler. Sonra Götzl, S.’ye Böhnhardt isminin ona ne ifade ettiğini sorar. S., basında onlar hakkında pek çok şeyin yer aldığını söyler; o, üçlüyle Chemnitz’de tanışmıştır, „Bayan Zschäpe ve diğer iki bay“, birinin adı Böhnhardt’tır, ama diğerinin adı aklına gelmemektedir. Nasıl oldu da böyle bir şey gerçekleşmiştir; hatırlayamamaktadır. Dairenin birine gitmişlerdir; S., Chemnitz’deki „iş arkadaşlarına“ da buranın yerini göstermiştir. Ona Zschäpe’yi Beate ismiyle mi yoksa başka bir isimle mi tanıştırmışlardır, artık bilmiyordur. Fakat annesi onu arayıp BKA’nın Web sayfasına bakmasını istediğinde Zschäpe’yi tanımıştır. Koşullar hakkında da artık bir şey bilmiyordur, fakat onların bir süreliğine saklandıklarını ve onun kimseye bir şey anlatmaması gerektiğini biliyordur. O zamanlar neden anlatmaması gerektiğine dair bir şeyler biliyor muydu, artık hatırlamıyordur.
Birkaç kez, üç ya da altı kez onların dairesinde bulunmuştur. Dairede Zschäpe ve birbirine büyük oranda benzeyen iki bey vardır. Oldukça küçük bir dairedir; bir penceresi, bir masası ve bir koltuğu vardır: „Devletin askerleriymişiz gibi sigara içtik. Sonra tekrar evlerimize döndük.“ İstasyonun güney tarafında, içinde dört ya da beş kiracının oturduğu tek başına duran bir binadır; daire de onun tahminince ikinci belki de üçüncü kattadır. Götzl, daireye gitme nedeni olarak neyin sebep gösterildiğini bilmek ister. S. edilen sohbetlere dair hiçbir şekilde bir şey hatırlayamadığını söyler. Amaç birlikte biraz vakit geçimektir: „Sanıyorum E.’nin bazen alışveriş yapıp onlara götürdüğü de olmuştu; fakat gerçekten şu an bundan çok emin değilim.“ Bir soru üzerine S., onların saklandıklarını kimden öğrendiğini söyleyemeyeceğini belirtir; E. söylemiş olabilir ya da St., Bu. ya da üçlüden biri. Dairenin kime ait olduğunu da bilmiyorlardır; fakat üçlü orada oturmuştur. Orada oturan başka biri daha var mıydı sorusuna S., onlar oradayken sadece üçlünün orada olduğunu söyler. Bir soru üzerine S., Zschäpe’nin o zamanlar sadece şimdi olduğundan „on yedi yaş daha genç“ göründüğünü, saçlarının sarı ve orta uzunlukta olduğunu söyler. Erkeklerin ya hiç saçı yoktur ya da çok azdır. Giysileri gayet normaldir, göze çarpan bir şey yoktur.
Zamanı netleştirmesi istendiğinde S., onları ziyaret ettiğinde çalışıyor olduğunu söyler; eğitimine Eylül 1998’de başlamıştır. Diyaloglarının ne zaman başladığını artık tam olarak bilmemektedir; yaz sonu ya da sonbaharda başlamış olabilir; E.’den ayrıldığı zamana değin sürmüştür, en fazla altı ay kadar olması gerekir. Neden saklandıkları hakkında konuşulmamıştır; o zamanlar o 16 yaşındadır; „onlarla karşılaştırıldığında ben bir çocuktum.“ Bu yüzden de herhangi bir şey sormamıştır. Bir soru üzerine St.’nin de o dairede bulunmuş olduğunu zannettiğini söyler. Hissiyatı öyle söylese de Max da orada bulunmuş mudur, bundan emin değildir. Diğer kişiler hakkında şu an bir şey bilmiyordur. Götzl, E.’nin diğer tanıdıklarını sorar. Ortak arkadaşları St. ve Bu.’dur; bir çift daha vardır, fakat onların ismini hatırlamamaktadır. E.’nin Johanngeorgenstadt’taki arkadaşlarıyla sadece bir ya da iki kez görüşmüştür; E., Chemnitz’de ondan daha fazla insan tanımaktadır. Götzl, dairedeki sohbetlerde hiç politik konulara yer verilmiş midir, diye sorar. S., aslında politik konulara yer verdiklerinden pek söz edilemez der; bu türden tartışmalar olmamıştır. Fakat tümüyle sağcı dünya görüşüne sahip oldukları açıkça fark edilmektedir. Televizyon izlerlerken şu yorumlarda bulunmuşlardır: „Yabancılar şöyle ya da böyle.“ Maalesef şu an konuşmalarda söz edilen şeyleri hatırlayamamaktadır. S. bu kişilerin dairede ne kadar kaldıklarına dair bir konuşma geçtiğini ekabul etmez. Pek perişan bir halde görünmektedirler; fakat böylesine küçük bir dairede üç erkeğin birlikte yaşadığı düşünülecek olursa bu şaşırtıcı bir şey değildir.
Götzl, oyun oynamışlar mıdır, diye sorar. „Risk“ adlı bir oyun oynadıklarını söyler, S.; fakat o bu oyunu can sıkıcı bulmuştur; video oyunları hakkında ise bir şey bilmiyordur. „Pogromly“ adlı oyunu ilk kez basından öğrenmiştir. Johanngeorgenstadt’ta bulunmuş mudur sorusuna S., belki üç beş kez, belki de daha fazlaydı, der. İki ya da üç kez E.’nin arkadaşlarıyla buluşmak için bir yerlere gitmişlerdir; fakat onun „orada yukarıda“ yaşayan kendi arkadaşlarıyla da buluşmuşlardır. E.’nin arkadaşlarından birkaçını biraz tanımıştır; diğerlerini ise hiç tanımamıştır. Öyle çok heyecan verici bir şeyler olmamıştır; her biri bir yerde oturmuştur; bazıları da bira içmiştir. E.’nin ebeveynleri ve ikiz kardeşi Maik’la tanışmıştır. E.’nin bir de bir kız kardeşinin olması gerekir; fakat S. onunla tanışmamıştır. Ebeveynleri hep yanlarında olmuştur. Maik’ın da bir kız arkadaşı vardır ve birlikte bir şeyler yapmışlardır. E.’nin ailesiyle ilişkisi aslında iyidir. Elbette bazen annesiyle atıştıkları olmuştur; E. zaten o zamanlar 18 yaşındadır. Onun erkek kardeşiyle iyi bir ilişkisi olmuştur. Babasını pek görmemiştir. André de babası hakkında pek bir şey anlatmamıştır. Bir soru üzerine S., E.’nin o zamanlar bir eğitim merkezinde duvar ustalığı öğrendiğini sandığını söyler; muhtemelen E. bu eğitimi tamamlamıştır. Sonra birlikte oldukları dönemde E. kanalizasyon işinde çalışmıştır. S. o zaman Chemnitz-Rabenstein’da oturmuştur; okulunun 10. sınıfını bitirmiştir ve Chemnitz’de bir otelde eğitimine başlamıştır. Eğitiminin ilk yılında E.’den ayrılmıştır. Götzl, E.’nin nasıl bir tepki verdiğini sorar. S., E.’nin bu durumdan pek de hoşnut kalmadığını söyler; böyle olacağını öngörememiştir. E. şirret bir hal almamıştır; ama oldukça öfkelenmiştir. Birkaç kez mesajlaştıktan sonra diyalogları kopmuştur: „Onunla ayrıldığım gün, onu gördüğüm son gün oldu.“ Götzl hâlâ diyalogları var mıdır, diye sorar. S., E.’nin imzaladığı bir cep telefonu sözleşmesi olduğunu söyler; telefon faturası E.’nin hesabından çekilmiştir. Kuşkusuz bu konuda telefonda bir daha konuşmuşlardır. E. her ay ona bir mesajla faturanın tutarını bildirmiştir; o da birkaç aylık tutarı onun hesabına havale etmiştir. Sözleşme sona erdiğinde diyaloğu sürdürmeleri için bir neden kalmamıştır.
Götzl, bir kez daha E.’nin görüşlerini sorar. S.: „Alman olmasıyla gurur duyan biriydi ve hayatını buna göre düzenliyordu. Alman olmayan hiçbir şey onun için kabul edilemezdi. Fakat hep böyle değildi.“ Bunların pek de bir manası yoktu; bu sadece E. için geçerli değildi. „Silahlı kuvvetlerin ne kadar harika“ olduğu hakkında çok konuşmuşlardır. E.’nin sağcı bir mantalitesi vardır. Ayrılmalarından kısa bir süre sonra E., bunların bir şey ifade etmediğini söylemiştir. Skinhead olmak onun hoşuna gitmiştir, özellikle de yaşam tarzı. Fakat Max’a da bir keresinde anlattıkları gibi E. artık sağcı camiada yer almak için can atmıyordur. Skinhead’lerin bazıları siyasal düşüncelerden çok dış görünüş gibi sadece yüzeysel şeyler ya da müzikle ilgilenmiştir. „En azından E. bu yönde düşünceler geliştirmiştir.“ O bu konuda onu desteklemiştir; fakat bu noktaya değin kendini geliştirmiş midir, bilmiyordur; her koşulda S. ondan ayrılmıştır ve onun zamanla büyüyeceğini düşünmüştür.
Götzl, onun o zamanki dünya görüşünü sorar. S., kendisin de sağcı denebilecek bir görüşe sahip olduğunu söyler. S. üvey babasının politik anlamda aşırı sağcı biri olduğunu ve kendisinin her gün bıkıp usanmadan bunların konuşulduğu bir evde büyüdüğünü söyler. André ve diğerleri Almanya’nın 80 yıl önce ne kadar harika bir ülke olduğundan söz etmişlerdir. Bu konuşmaları o zaten biliyordur. O Erzgebirge’den geliyordur: „Orada yabancılar hakkında negatif konuşmayan birini bulamazsınız.“ „Epidemi“ [fonetik]salgını gibi bir şeydi o zamanlar, belki hâlâ öyledir. Götzl: „Sizin kanaatiniz neydi? S.: „Yabancılar buraya gelip işimizi elimizden alıyor, buraya uygun davranmıyorlar, fakat biz yurt dışındayken onlara uygun davranmamız gerekiyor türünden şeyler.“ İşe başlayıp da başka insanlar tanıdığında fikirleri değişmiştir. Götzl, S.’ye üvey babasını sorar. Eve yabancı kökenli herhangi birini getiremediğini söyler; aksi durum da bavulunu toplaması gerekirdi. S. şunu söyler: „Üvey babam 1935 senesinde doğmuş olsaydı mutlu olurdu.“ Bu S. için dünyada olabilecek en normal şeylerden biridir; insanın daha açık bir dünya görüşü olabileceğinden o dönem haberdar değildir. Üvey babası televizyonu açar açmaz „yabancılar“ hakkında esip gürlemiştir hep. Yahudilerle de sorunu vardır. Ve herkesi aptallaştırma politikasının uygulandığı ve Almanya’nın bu haliyle mevcudiyetini sürdüremeyeceğini söylemiştir. Götzl, S.’ye ebeveylerinin E. ile olan ilişkisine rıza göstermediğini söyler. Bunun üzerine S., babasının E.’nin dünya görüşüne sempatiyle baktığını fakat bütünüyle Skinhead’lere karşı olduğunu söyler. Çünkü babasının düşüncesine göre Skinheadler siyasal gidişata katkıda bulunmadıkları gibi derneklerin ya da bu alanda çalışan beylerin, hanımların adını kötüye çıkarmaktadır. Babasının ayrıca ona ilişkin somut bir düşüncesi de vardır ve şöyle demiştir: „André senden oldukça kısa, böyle biriyle ne yapacaksın?“ Sonra saat 11:10’a kadar ara verilir.
Götzl yapılan alışverişleri sorar. S., o da onlarla alışverişe gitmiş midir, bilmediğini söyler. Kahve ve kek getirilmiştir. O da bir kez kahve getirmiştir. Orada hep kahve içilmiştir; nezaket gereği kendisinin de kahve götürmesi gerektiğini düşünmüştür. Üçünün pek dışarı çıkmadığının farkındadır. Üçlüyü daire dışında hiç görmemiştir. Bir soru üzerine muhakkak ki E. ile bu kişiler hakkında konuşmuş olacağını söyler. Onlara nasıl seslendiğini hatırlamaya çalışmıştır; fakat maalesef hatırlayamamaktadır. Saklandıklarının farkındadır, fakat en azından o oradayken bu konu hakkında pek konuşmamışlardır. Bu. da onlarla birlikte gitmiş midir, hatırlamıyordur; St.’nin ise üçlüyü tanıdığının bilincindedir ve üstelik St.’nin onlarla birlikte orada olduğundan neredeyse bütünüyle emindir. St. ile saç renkleri hakkında konuştuklarını hatırlamaktadır; St. kuafördür çünkü. Üçlünün isimleri sorulduğunda S., onu Beate ismiyle mi tanımıştır, bunu uzun uzun düşündüğünü söyler; hissiyatı böyle olduğu yönündedir; fakat tam olarak bilmiyordur.
Davaya ise annesinin Noel’den bir gün sonra arayıp BKA’nın kapısının önünde durduğunu, web sayfasına bakması gerektiğini söyleyince dikkat kesilmiştir. Üçünü de hemen tanımıştır. Annesi E.’nin de tutuklandığını anlatmıştır. O İngiltere’deyken hiçbir şeyden haberdar olmamıştır; oradaki gazetelerde bu konu yer almamıştır. Sonra polisle temasa geçmiştir. Üçünü de hemen tanımıştır. Polisteki sorgulamasında birkaç kişiyi hemen tanımıştır; lakin kişi teşhisinde yanlışlık yaptığı da olmuştur. Bir soru üzerine 2005 yılından bu yana İngiltere’de yaşadığını söyler. Götzl, E.’nin ne tür müzikler dinlediğini sorar. E. Rock müziği dinlemiştir; „Böhse Onkelz“ gibi müzik gruplarının yanısıra sağcı grupları da dinlemiştir; „Skrewdriver“ adlı grubu hatırlamaktadır; çünkü bu grup İngiltere’den gelmektedir. İsimler konusunda bilgisi yoktur: „Şarkılar çeşit çeşittir; kimi İngilizcedir, diğerleri ise Almanca, ama hepsi de kötüdür.“ Bu nispeten normal ya da normal bir şey olarak görüşmüştür. Bir soru üzerine S., E.’nin bir dönem, ilişkinin sonuna doğru bu politik meselelerden uzaklaşmak istediğini söyler. Bunu yapabilmiş midir, bilmiyordur.. E.’nin yaşam tarzı hakkında S., E.’nin kuşkusuz bir Skinhead olduğunu söyler ve bunu da dış dünyaya fazlasıyla göstermiştir; siyasal görüşü de sağcıdır. Yabancılar ana sorunu teşkil etmektedir; Almanya bir zamanlar olduğu gibi Alman değildir; bunu değiştirmek üzere bu meselenin üzerine sistemeatik olarak gidilecektir. „Wehrmacht Sergisi“ (Nazi Almanyası Ordusu) hakkında konuşulmuştur; 1999 yılı olmalıdır. S.: „Savaştan sonra Almanya’da nelerin yaşandığı gibi konularda fikir beyan ederlerdi.“ Götzl, E.’nin bu meseleyi nasıl gördüğünü sorar. S., E.’nin o dönem bundan pek hoşnut olmadığını söyler. E. politik olarak göçmenlerin haklarının değiştirilmesini istemektedir. Götzl, E.’nin koşulları sistematik olarak değiştirmeye yönelik bir tasavvuru var mıydı, diye sorar. S.: „Eğer kastettiğiniz fikirleriyse hiçbir fikrini duymadım.“ S., E.’nin dış görünüşü ve kendini ifade etme biçiminin eğer S. onun yanında yoksa şiddete eğilimli biri izlenimi yarattığını söyler. S., E.’nin karşısındakini kaba saba tavırlarla kışkırttığını görmüş olsa da şiddete eğilimli bir haline tanıklık etmemiştir.
Bir soru üzerine S., hatırlayabildiği kadarıyla bir kez bir konsere bir kez de bir gösteriye gittiğini söyler. Konsere gittikleri yer bir çiftlikte „Mitte vom Nirgendwo“ (Hiçbir Yerin Ortası) adlı yerdir. Orada çok sayıda Skinhead vardır, birkaç tane de kız. Çeşitli müzik gruplaır vardır; ama bunların hangi gruplar olduğunu bilmiyordur. Max ve Mandy de oradadır ve isimlerini bilmediği diğer kişiler de. Onlar oraya vardıklarında konser çoktan başlamıştır.. Oldukça sıcaktır, dışarıda ateş yakmışlardır, bir de bar vardır. Götzl, S.’ye sorgulamasında konserin küçük bir çiftlikte yapıldığını yaklaşık 150 Skinhead’in avluda tepindiğini ve bunu korkunç bulduğunu söylediğini hatırlatır. S., orada kendini rahat hissetmediğini, pek çoğunun da zaten eğlenmediğini, ortamın hiç hoşuna gitmediğini söyler. Götzl, orada sonra da Hitler selamı verdiklerini hatırlatır. S. bunu doğrular. E. sürekli onu gözetmiştir ya da Mandy ve Max onun yanındalar mı diye bakmıştır. S.; E.’nin de Hitler selamı verdiğini düşünmektedir; fakat tam olarak bilmiyordur. Götzl şarkıların sözlerini sorar: S.: „Orada tek bir sözcük bile anlamıyorsunuz sayın hakim.“ Götzl neden E.’nin dinlediği şarkıların sözlerinin anlaşıldığını sorar. S.: „Pek çok kez Almanya, özgür Almanya ve onur, gurur, benzeri şeyler geçer metinde.“ Şarkıların çoğunda Almanya, „yoldaşlık“, Skinheadler konu edilir; fakat şarkıların sözlerini ezberden okuyamaz. S., E.’nin şarkıları nereden temin ettiğini bilmiyordur, bunlar müzik kasetleridir. Üzerlerinde el yazısıyla bir şeylerin yazılı olduğunu sanmaktadır; fakar artık tam olarak bilemiyordur. Götzl, E.’nin yapılan organizasyonlar hakkında hiç konuşup konuşmadığını sorar. S., NPD vardı işte. Ayrıca E.’de bir dergi vardı; fakat oraya üye miydi ya da onlar için çalışıyor muydu, artık tam olarak bilmiyordur.
Götzl, Blood & Honour’u sorar. S. onlar hakkında bazı şeyler okuduğunu söyler. Chemnitz’de bazı arabalar arka camlarında onlara ait çıkartmalarla sokaklarda dolaşmıştır ve daha o zamanlar basında buna ilişkin bir şeyler yer almıştır. E. ile bu konu hakkında konuşup konuşmadıklarını bilmemektedir; ayrıca buluştukları kişiler arasında arabasında bu çıkartmalardan olan biri var mıydı, onu da bilmemektedir. Bir soru üzerine S., oteldeki eğitiminde tanıdığı başgarson hanımın iki erkek kardeşinin olduğunu ve onların B&H ile ilgilerinin olabileceğini söyler. Kardeşleri başgarsonu otelden sürekli almıştır; kardeşlerin adı Fi.’dir. Bu ne zamandı, bilmiyordur. Ona tanıdık birileri gibi gelmiştir. 1998’den 2000 yılına değin o otelde bulunmuştur, eğitiminin son yılında ise bir başka otele geçmiştir. E.’den ayrıldığında Fi. kardeşler konusu konuşuluyor olabilir. S.’nin başgarsonu E.’nin bir Skinhead olduğunu biliyordur; bu kararından dolayı onu kutlamış ve yıllardır erkek kardeşleriyle sorunları olduğunu söylemiştir. Fi. kardeşlerle tanışmış mıdır sorusuna S., onları görmüş olduğunu ama onlarla tanışmadığını söyler. Götzl, E. ile Fi. kardeşler arasında herhangi bir diyalog var mıydı, diye sorar. S.: „Bildiğim kadarıyla hayır.“ Mandy St.’yi E. aracılığıyla tanımıştır. St., sokağın köşesinde bir fırının üstünde oturuyordur; çok sık orada bulunmuşlardır; birlikte sohbet etmiş, film izlemiş, saçlarını yapmışlardır. S. E. ile hâlâ birlikteyken Max ve Mandy ayrılmışlardır. Götzl, S.’ye Bu. ile olan diyaloğunu sürdürmüş müdür, diye sorar. S., bir süre diyalogları olmadığını, fakat sonra E.’nin bir kız arkadaşının olduğu ve bu kızın onun evinin arkasında oturduğunu söyler. Yolda karşılaşmışlar ve birbirlerinin telefon numaralarını almışlardır. S. E.’den ayrıldıktan yaklaşık on sekiz ay sonra onu aramıştır; Bu. artık Dresden’de oturmakta olduğunu söylemiştir. S. onu bir kez Dresden’de ziyaret etmiştir; o günden bu yana da onu bir daha görmemiştir.
Mandy ile diyaloglarını nadiren devam ettirmişlerdir. S.’nin annesi saçlarını Chemnitz’de St.’de kestirmiştir; annesini almaya gittiğinde St. ile de görüşmüştür. St.’nin görüşlerini de sağcı olarak tanımlayabilir. St. hapisteki „yoldaşlara“ mektuplar yazmıştır ve onun arkadaş çevresinin tamamı en azından görünüşleri itibarıyla sağcı camiadaki kişilerden oluşmuştur. Götzl, St.’yle ilişkili olarak hiç Fi. ismi geçmiş midir, bilmek ister. S.: „Bildiğim kadarıyla hayır.“ Kendi Mandy ile sadece „kızlara özgü şeylerden“ konuşmuşlardır. Bir soru üzerine S., St.’nin evindeyken başka insanların da orada olduğunu söyler. S., St.’nin Max’tan sonra başka bir erkek arkadaşının olduğunu, fakat ismini hatırlayamadığını söyler. Götzl, S.’nin Thomas Starke’yle tanışıp tanışmadığını bilmek ister. S., hayır der, fakat isim onda bir şeyleri çağrıştırıyordur. Maik E.’yi nispeten az görmüştür. Dövme yaptırmıştır; temelde dünya görüşü anlamında kardeşi gibidir: Müzik, giyim kuşam, söz konusu meselelerin hepsi benzerdir.“ S. onu Chemnitz’de hiç görmemiştir; sadece bir kaç kez „Gebirge“ de (dağlarda) olduğunda görmüştür.
Götzl, André E.’nin dövmesi var mıydı, diye sorar. S. kolunda bir örümcek ağı dövmesi olduğunu söyler; biraz kolunun yukarısında biraz aşağısında ve belki de bacağında. Ayrıca onun isminin baş harflerini kalbinin üzerine yazdırmıştır. E.’nin bir yığın dövme yaptırma planı olmuştur. Ona dövmeyi yapan kişi kardeşi midir, bilmiyordur. Sonra E. ’nin fotoğrafları incelenir; fotoğraflarda E.’nin dövmeleri vardır. Götzl, S.’ye fotoğrafların daha sonraki bir zaman dilimine ait olduğu açıklamasında bulunur. S., E.’nin göğsünün sağ tarafında gotik harflerle yazılı „AH“‚yı bildiğini söyler; fakat çevresindeki bayrağı hatırlamıyordur. Birkaç dövme S.’ye tanıdık gelir. „Susann“ isminin dalgalı bir yazı karakteriyle yazılmış olduğunu görülür; altında da bir Run harfi vardır ki bu yaşam harfi diye adlandırılır. Bunu ve karnındaki dövmeyi S. tanımamaktadır. Ayrıca fotoğrafta E.’nin eliyle „Die“ ile başlayan ortasında muhtemelen „Jew“ olan bir sözcüğü kapadığı görülür. Ayrıca sağ kolunda gotik harflerle „kan“ yazılı olduğu görülmektedir. E., yine fotoğrafta parmaklarıyla sözün ikinci kısmını [muhtemelen „ve onur“ yazılıdır]kapıyordur. S. bunu bildiğini söyler. Fotoğraflarda ayrıca bir „siyah güneş“ ile muhtemelen bir SA (Fırtına Birliği) erkeğini tasvir etmesi gereken bir figür görülür. S., bunu bilmediğini söyler.
Sonra Götzl, S.’nin söz ettiği gösteriye geçer. S., sanırım 1 Mayıs gösterisiydi, der. Yıl sadece 1999 yılı olabilir; gösterinin Leipzig’de yapıldığını zanettmektedir. Oraya trenle gitmişlerdir; Chemnitz garında pek çok kişiyle buluşmuşlardır. E. de oradadır; Mandy’nin de geldiğini düşünmektedir; ama artık tam olarak bilmiyordur. „Wehrmacht Sergisi“nin de söz konusu olduğunu sanmaktadır. Çok sayıda polis vardır. Aynı esnada bir karşı gösteri de düzenlenmiştir ve artık gösteriye mi yoksa karşı gösteriye mi katılmış olduğunu bilmemektedir. Gösteri önce barışçıl geçmiştir; sonra birden ortalık karışmıştır, onlar da oradan ayrılmıştır. Sağcı camiadan ve muhtemelen solcu camiadan da her yönden taşlar ve şişeler havada uçuşmuştur. Ve sonra polis bariz bir şekilde müdahale etmiştir; onlar da oradan gitmiştir. André’nin ya da çevresindekilerden birinin bir şeyler fırlatıp fırlatmadığını bilmiyordur. Başka gösteriler sorulduğunda S., bir keresinde Heckert-Gebiet’de bir Chemnitz birahanesinde buluştuklarını söyler. Oraya pek çok kişi gelmiştir; ama neden geldiklerini artık bilemiyordur. Tekrar sorulması üzerine S. söylediği bir şeyi düzeltir: Gösteri 1998 yılında Leipzig’de yapılmıştır. Saat 13.15‘ e değin öğle arası verilir.
Sonra resimler ele alınır. Mundlos’un olduğu resimlerden biri için S., resmin BKA’nın Web sayfasından olduğunu söyler ve erkeklerden birini, yani Uwe’lerden birini tanıdığını söyler. Aynı şekilde Böhnhardt ve Zschäpe’yi de teşhis eder. Holger G.’yi teşhis edemez, fakat André E. ve Maik E.’yi teşhis eder. 10 numaralı resimdeki adamın [Thomas Starke?] ona bir yerlerden tanıdık geldiğini fakat ismini çıkaramadığını söyler. Bu.’yu ve Mandy St.’yi teşhis eder. Wohlleben’e ilişkin ise onu televizyonda gördüğünü fakat onunla hiç tanışmamış olduğunu söyler. Götzl, tutanakta S.’nin 1 numaralı resme [Mundlos] ilişkin bu resmi BKA’nın web sayfasında gördüğünü, fakat söz konusu kişiyi daha önce hiç görmüş olmadığını belirttiğini yüksek sesle okur. S.: „Bunu ben mi söylemişim? Muhtemelen imzalamışımdır da?“ Götzl, S.’nin bugün söz konusu kişiyi tanıdığını söylediğini belirtir. S.: Evet. Götzl, S.’nin 2 numaralı resim [Böhnhardt] için de sadece web sayfasından bildiğini söylediğini belirtir. S. daireye gitmiş olduğunu ve onları orada gördüğünü polise aktarmış olduğunu söyler. Götzl, S.’nin 3 numaralı resim [Zschäpe] içinse bu kişinin kesinlikle Chemnitz’deki daireden tanıdığı kişi olduğunu söylediğini belirtir. S., şu an emin olup olmadığını bilemediğini, çünkü basında çok şey görmüş olduğunu ve ilk kez şimdi bunların farkına vardığını söyler.
Götzl, S.’nin ifadesinde üçlü ile tanıştıkları günün cumartesi olduğunu beyan ettiğini söyler. S. daireye gittiklerini ve yaşanan herhangi bir sorun olduğunu hatırlamadığını söyler. Götzl, S.’nin ifadesinde ya E.’nin onu otelden almış olduğunu ya da öylece buluşmuş olduklarını söylediğini hatırlatır. S. mahkemeye çağrıldığından beri onlarla buluşulduğunda nelerin konuşulduğuna kafa yorduğunu fakat artık bunu bilemediğini söyler. S. polisle birlikte bu binaya gittiklerini doğrular; E.’den ayrıldıktan uzun bir süre sonra bu binada bir tanıdığının olduğunu, bu nedenle de binayı iyi hatırladığını söyler. Götzl, bir kayıtta S.’nin Altchemnitzer Straße 12 numaralı adresi teşhis ettiğinin yazılı olduğunu hatırlatır. Götzl, S.’nin sorgulamada dairede birkaç kişinin olduğunu söylediğini, fakat kaç kişi olduğunu bilmediğini söylediğini hatırlatır. S., 1999 başlarında olması gerekir, der. Götzl, S.’nin André ve o kişilerin birbirlerinin tanıdığını; çünkü André’nin ondan farklı olarak tanıtılmadığını söylediğini yüksek sesle okur. S. bunu doğrular ve onların samimi tavırlar içinde olduklarını söyler. S. birkaç kez oraya gitmiş olduklarını, her seferinde diğerlerinin de orada olup olmadığını hatırlamadığını söyler. Zschäpe’nin tekrar orada olduğunu söylediğine dair hatırlatmayı S. doğrular. Götzl, S.’nin resmi gördüğünde hatırladığını ve o an bu kadının kim olduğunu bildiğini söylediğini belirtir; birlikte sohbet etmişlerdir ve oldukça hoş biridir. Fakat bu kadının polis tarafından arandığını bilmemektedir. Sadece saklanmaları gerektiğinden söz edilmiştir: „Birileriyle kavga etmiş de olabilirlerdi.“ Üçlünün paraya ve yardıma ihtiyaçları olduğu konu edilmiş midir sorusuna S., hayır, der, „konuşmalarının içeriğini oldukça banal şeyler oluşturmuştur.“
Götzl, S.’ye, Jan We. isminin bir şey ifade edip etmediğini sorar. S.: „Çok değil, fakat Mandy ile ilgili bir şeyler olmalı.“ Onunla tanışmamıştır. „Weißen Bruderschaft Erzgebirge“ (Erzgebirge’deki Beyaz Kardeşlik) hakkında sadece basında bir şeyler okumuştur; o zamanlar hâlâ E. ile birliktedir; fakat E. buna hiç değinmemiştir. E. ile 1998 Noel zamanında ayrıldıklarını sandığını söylediğinin hatırlatılması üzerine S., tekrar düşündüğünü ve yeni yılda ayrılmış oldukları fikrinde olduğunu, en azından hissiyatının bu olduğunu söyler. Götzl, S.’nin E. ile tanıştığında diğerlerinden daha sağcı olmadığı, fakat günden güne daha çok sağcı olduğu, fakat bu onun dikkatini çektiği için mi yaptığı bir tespittir ya da o gerçekten mi daha çok sağcı olmuştur, bilemediğini söylediğini belirtir. S., o zamanlar oradaki gençlerin çoğunun bu şekilde giyindiğini ya da benzeri bir dünya görüşüne sahip olduğunu söyler. E.’nin kendini bu yönde daha çok geliştirmiş olabileceğini ya da kendisinin daha çok şey algılamaya başlamış olabileceğini söyler; fakat iki durumda söz konusu olabilir. E.’yi hiçbir zaman politik anlamda angaje olan biri olarak algılamadığının hatırlatılması üzerine S., E.’nin bu yönde bir şeyler planladığı ya da hayata geçirdiğinden hiç haberdar olmadığını söyler. Onun haberdar olduğu tek şey konuşmalardır. Götzl, yabancı düşmanlığının olduğunu ve belirli bir müzik türünü dinlemesinin yasak olduğunu alıntılar. Tekrar sorulması üzerine S., E.’nin ona hiçbir zaman bir şey yasaklamadığını söyler. E.’nin daha sonra okuduğu dergilere ilişkin S., dergilerin bir takım ismi olduğunu, politik anlamda aşırı sağcı olduğunu, fotokopilerinin çekildiğini ve ön sayfada bir tankın yer aldığını söyler. Dergilerde müzik, sağcı rock müziği ve müzik grupları ele alınmıştır; ayrıca hapishanedeki kişiler için bağış çağrılarına yer verilmiştir. E.’nin ilk başlarda onlara pek katılmadığını söylediğinin hatırlatılması üzerine S., bunun doğru olduğunu ya da en azından görmediğini söyler. S., E.’nin daha sonraları bu konular hakkında daha çok konuştuğunu, beyaz, ari ırk ve 88 gibi slagonlar attığını söylediği hatırlatılınca bunu doğrular. Polisler ona bunun manasının ne olduğunu açıklamışlardır; şimdi ise bu sayı onun evinin numarasıdır. S.: „Ve ari olan, Cermen olan her şey, Tanrı Thor ve diğer tüm Tanrılar açıklanmıştır; müzikte de zaten bunlar konu edilmiştir. “
Götzl, S’nin ifadesinde E. ile tanıştığında onun aptal bir çocuk olduğunu belirttiğini söyler. Ondan ayrıldığında akıllandığını düşünmüştür; artık istediği zaman döner yemeğe gitmekte ve şarkıyı söyleyen bir siyah da olsa o müziği dinlemektedir. S., E.’nin ona hiçbir şey yasaklamadığını; fakat tepkisinin ne olacağını ve yaptığı şeyden hoşlanmayacağını bildiğini söyler. Fakat zamanla bu ona fazla gelmiştir. E. için Türklerden bir şey yenmeyeceği kesin bir ilkedir. Götzl alıntılar: S.’nin ifadesine göre E. yabancılara karşı oldukça düşmanca bir tavır içindedir; lakin bu sadece sözsel bir şeydir, onlara saygı duymamaktadır; Almanya’da yabancıların olmasını istememektedir; fakat hiçbir zaman onların canını yakmak ya da onları pataklamak gibi şeylerden söz etmemiştir. Götzl hatırlatmaya devam eder: S., E.’nin tüm yabancıları suça meyilli olarak gördüğünü ve hepsinin ülkeden dışarı atılması gerektiğini söylediğini belirtmiştir. Bu Almanya’ya karşı kurulmuş bir komplodur; ayrıca S.’nin babası da hep bunu söylemiştir. S.’nin görüşü daha liberaldir; söylenen her şeye inanmamaya başlamıştır. S. bu içeriği de doğrular. S., „88er“, Hammerskins, B&H ya da HNG gibi grupları sonradan duyduğunu ve okuduğunu söyler. O zamanlar bunların farkında değildir. Götzl, E.’nin kendisinin bir organizasyon kurma yönünde düşünceleri olmuş mudur, diye sorar. S.: „André’nin mi?“
Müdahil avukat Langer, E. ile ayrılmalarından sonra S.’nin üçlü ve dairedeki yaşayışları hakkında bilgi sahibi olmasının problem teşkil edip etmediğini sorar. Hatırladığım kadarıyla böyle bir şey olmadı der, S. Bir soru üzerine St. ile daha sonra diğerlerine ne olduğu hakkında konuşmadığını söyler; belki Bu.’ya sormuş olabilir; fakat bunu bile zannetmemektedir. Avukat Elberling’in sorusu üzerine S., Anayasayı Koruma Teşkilatı hakkında konuşulduğunu söyler; fakat VS’nin onları görmesinden kaçınmak gerektiği gibi bir bağlamda konuşmamışlardır. Elberling, S.’nin annesinin ifadesini hatırlatır: Anja ona Chemnitz’de geçirdikleri zamanın bayağı bir hareketli, maceralı geçtiğini söylemiştir; bir yerde buluşmak üzere sözleşmişler fakat VS‚yle dalga geçmek için başka bir yerde buluşmuşlardır. S., poliste de kendisine bu ifadenin hatırlatıldığını söyler; buna çok şaşırmıştır; çünkü böyle bir şey hatırlamıyordur. Fakat Heckert-Gebiet’teki birahanede buluştuklarında böyle bir yanıltma manevrasında bulunmuşlardır; ancak söz konusu olan şeyin ne olduğunu maalesef bilememektedir. Annesinin ifadesinde Anja’nın o kişilerle çok fazla diyalog içinde olduğu için günün birinde arananlar listesinde yer alacağını tahmin ettiğini söylediğinin hatırlatılması üzerine S. bunu doğrular. S.’nin tarif ettiği konsere giderlerken durup ara verdikleri bir yer olmuş mudur sorusuna S. hatırladığı kadarıyla direkt oraya gittiklerini söyler. S., B&H’nın konserde ortaya çıkıp çıkmadığını bilmemektedir.
Elberling, S.’nin sorgulamasında, 1 Mayıs’a ilişkin E.’nin bir şişe fırlattığını ya da fırlatmak istediğini, bu nedenle de kavga etmiş olduklarını sandığını beyan ettiğini söyler. S. şu an böyle bir şeyi yüzde yüz hatırlayamadığını söyler. Avukat Hoffmann, S.’ye aralarında Mundlos’un da olduğu dört kişinin siyah-beyaz- kırmızı renklerden oluşan bir bayrak taşıdığı resmi [Dresden- 1998 tarihli fotoğraf] gösterir ve öndeki kadını tanıyıp tanımadığını sorar. S., bayrağın arkasındaki adamın ona tanıdık geldiğini, ama kadını tanımadığını söyler. Bir diğer resimde bir kadının üzerinde savaş uçağı pilotu ceketine benzer bir ceket vardır. S., bu resme ilişkin kadının St. olduğunu tahmin ettiğini söyler. E.’nin Cermenlerin dini konulu buluşmada bulunup bulunmadığı sorusuna S., böyle bir şey bilmediğini söyler.“ Zschäpe’nin savunma avukatı Sturm, dairedeki buluşmalarda hepsi mi sohbet etmiştir ya da ikili üçlü sohbetler olmuş mudur, diye sorar. S. daha çok Zschäpe ile sohbet ettiğini söyler ve bunu muhtemelen iki kız ya da kadın olarak sohbet etmenin daha kolay olduğuyla açıklar. Tek başlarına sohbet etme imkanları olmamıştır; mekan büyük değildir çünkü; ama ortam rahattır. Yabancıların konu edildiğini hatırlamamaktdır. Konuşmalar nispeten banaldir. Bir ya da iki kahve içmişlerdir; sigara içmişlerdir; öyle beş dakikalık ziyaretler değildir. Sturm, S.’nin ifadesinde onların bütünüyle sağcı olduğunu söylediğini belirtip S.’den bunu neye dayandırdığını açıklamasını rica eder. S., hepsinin bu camiada olduğu fikrinden yola çıktığını söyler; fakat belki de yanılmaktadır. Avukat Stahl’ın S. de kendini bu camiadan biri gibi hissetmiş midir sorusuna S. „pek tabii ki“ yanıtını verir.
Ardından Prof. Saß, üçünün birbirlerine karşı olan tavırlarını sorar. S., daha çok ziyarete gidenler özen göstermiştir, der. Onların birlikte oturduğu ve birbirleriyle konuştukları bellidir. Kişiler arasında özel olduğu bariz bir ilişki görmemiştir. Genelde oldukça samimi bir hava vardır; hatta oldukça rahat: „İşte o yaş grubu için düşünülen biçimde.“ Korku, sıkıntı ya da endişe gibi şeyler hissetmemiştir. Zschäpe’nin ne yapmak istediğine dair örneğin eğitim, amaçlar, meslek gibi şeyler hakkında bir şeyler söyleyip söylemediği sorusuna S. bu kadar derin konuşmalarda bulunmadıklarını söyler; daha çok havadan sudan, televizyonda neler yayınlandığından, günlük hayattan ya da André’den söz etmişlerdir.
Duruşma günü saat 14:16’da sona erer.
Müdahil avukat Stolle bugünkü davaya ilişkin şu açıklamada bulundu:
„Anja S.’nin ifadesi, André E.’nin ne kadar zamandır trionun yakın çevresinden biri olduğunu kanıtlamaktadır. Kayıplara karışmalarının ilk aylarından itibaren trioyu saklandıkları yerde düzenli olarak ziyaret edenlerden biriydi E. Anja S. de camianın asıl karakterlerinden biri olmadığı halde bu çevreye dahildi. Bu ifade – şimdiye değinki delillerin sonuçları ile birlikte değerlendirildiğinde – Chemnitz’deki sağcı camiaya ait bir yığın insanın triodan ve onların kayıplara karışmasından haberdar olduklarını ispat etmektedir.“
http://www.dka-kanzlei.de/news-reader/es-war-alles-schlecht-was-nicht-total-deutsch-war.html