199. Duruşma Günü Özet Tutanağı – 22. Nisan 2015

0

Bugünkü duruşmada muhbirlerden sorumlu iki kişi ifade verdi. İlk olarak bugün Saksonya Anayasayı Koruma Dairesi’nin başkanı olan Gordian Meyer-Plath dinlendi.„Piatto“ kod aldı muhbir Carsten Szczepanski’den sorumlu olan Meyer-Plath, Szczepanski’nin Brandenburg, Berlin ve Saksonya’daki aşırı sağcı çevrelerin yanısıra Böhnhardt, Zschäpe ve Mundlos ile de ilgili bilgiler  vermiş olduğunu anlattı. Dava katılımcılar Meyer-Plath’ı yoğun bir sorguya çektiler. Akşamüstü ise NSU kompleksinde yer alan çok sayıda önemli muhbirden, vekaleten Marcel Degner’den de sorumlu olan Norbert Wießner sorgulandı. Degner, esas duruşmada muhbir olduğunu kabul etmemişti. Wießner Degner’in Thüringen Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi‘ deki faaliyetleri hakkında verdiği bilgiler hakkında sorgulandı ve Degner’in „Hagel“ kod adlı muhbir olduğunu bir kez daha doğruladı.
Tanıklar:

  • Gordian Meyer-Plath (Saksonya Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı, muhbir Carsten Szczepanski’den sorumluydu)
  • Norbert Wießner (Muhbir Degner/ „Hagel“den sorumluydu)

Duruşma 09:47’de başladı. İlk tanık Gordian Meyer-Plath oldu. Götzl, konunun muhbir Carsten Szczepanski’nin yönetimi olduğunu söyledi. Meyer-Plath: „Muhbirlerin yönetimine sadece destek verdim, ama vekalet durumunda kaynakla tek başıma görüştüğüm de oldu.“ „Piatto“nun (Szczepanski) Brandenburg’daki aşırı sağcı faaliyetlerle, müzik camiasıyla, konser etkinilkleriyle, çıkartılan albümlerle ilgili getirdiği bilgiler çok çeşitliydi.

Szczepanski beş raporda ortadan kaybolan „Saksonyalı dazlaklar“dan söz etmiş ve daha sonra bu çevrenin planlarının neler olduğundan bahsetmişti. Kaynağa, yeraltındaki yaşam ve silahlanma konusunda nelerin yapıldığıyla ilgili olabildiğince bilgi edinme görevi verilmişti. Meyer-Plath, Szczepanski’nin üç Saksonyalı dazlağın ceza takibinden kaçma amacıyla ortadan kaybolduğu haberini vermiş olduğunu anlattı. Szczepanski, ikinci bir raporda üçlünün yurtdışına gitmek ve banka soygunları aracılığıyla para kazanmak istediklerini somut şekilde ifade etmişti. Üçüncü raporda ortadan kaybolanlardan birinin bir Nazi yayınında yazar olduğunu belirtmişti: „Sonra da son iki rapor, Jan Werner’in bir ya da daha çok sayıda silah tedarik etmeyi denediği, bunu başaramadığı, ama denemiş olduğu vardı.“ Meyer-Plath, bu raporların zamanlamasıyla ilgili olarak Ağustos, Eylül, Ekim 1998 aralığında olduklarını söyledi. Ele geçen bilgiler ayrıca değerlendirme birimine de „yönlendirilmiş“ idi. Onlar da bunları Fderal ve Saksonya Anayasayı Koruma Dairelerine ve gecikmeli şekilde Thüringen Anayasayı Koruma Dairesi’ne yönlendirmişlerdi.

Götzl, Szczepanski ile kurulan bağlantılarda başka kimler hakkında konuşulduğunu sordu. Meyer-Plath: „Özellikle iki kişi. Jan Werner ve Antje Probst. Onların yeraltındakileri desteklemeye çalıştıklarını biliyordu çünkü. Werner silah tedarik ederek, Probst ise ortadan kaybolan kadın için sağladığı belgelerle.“ Götzl: „ Carsten Szczepanski ne zamandan beri muhbir olarak görevliydi ve bu nasıl gerçekleşti?“ Meyer-Plath bunu sadece dosyalardan bildiğini söyledi. 1994’te başlamıştı. Szczepanski Anayasayı Koruma Dairesi’ne yazmıştı ve bunun üzerine kendisiyle bağlantı kurulmuştu.
Götzl: „Bu bilgiler kontrol edildi mi ve edildiyse hangi sonuçlara ulaşıldı?“ Meyer-Plath edildiğini söyledi ve geri bildirimlerin hep bilgilerin hep çok yüksek bir kaliteye sahip olduğu ve özel bir yerden geldiği yönünde olduklarını söyledi. Szczepanski’nin ne kadar ücret aldığı sorusu üzerine, Meyer-Plath tüm bir zaman aralığı için 80.000 Alman markı civarında olduğunu söyledi.

Götzl, silahların ele geçirilmesi ve soygunlarla ilgili bilgileri almalarının ardından başka devlet mercileriyle irtibata geçip geçmediklerini, geçtilerse de bunun nasıl bir sonuç verdiğini sordu. Meyer-Plath: „Bilgileri yönlendirme değerlendirme biriminin görevi. Ben sadece dosyalardan raporların ilgili Federal ve Eyalet Anayasayı Koruma yetkililerine ulaştığı ve Saksonya, Thüringen ve Brandenburg’lu yetkililerin görüşmüş oldukları sonucunu çıkarabilirim. Görüşmede ben yoktum, sadece tutanaktan Sakasonyalı bir katılımcının ne yapmış olduğunu biliyorum. Bu bilgilerin polise nasıl yönlendirilmiş olduğu konuşulmuştu.“ Bu 1998 Eylül ayında, banka soygunlarının görüşüldüğü sıradaydı.

Götzl „Piatto“nun raporlarını okudu ve Meyer-Plath bunları doğruladı. Hatırlatma: Antje Probst’a göre Saksonyalı üç dazlak, iki erkek ve bir kadın, işledikleri çeşitli suçlardan dolayı polisten kaçıyor; içlerinden biri anonim olarak „White Supremacy“ (Beyaz Üstünlüğü) ile ilgili bir makale yazmış olan üçlü, ödünç aldıkları pasaportlarla üç hafta içerisinden Güney Afrika’ya gitmek istiyorlar.
Hatırlatma: Jan Werner’e o dönemde üç dazlağa silah sağlama görevi verilmişti; bunun için gerekli olan parayı Blood & Honour’un Saksonya ayağı verecekti, paralar konser ve CD satışlarından elde edilmişti; üçlü Güney Afrika’ya kaçmalarının öncesinde ellerine silah geçmesinin ardından bir başka soygun daha gerçekleştirip bu parayla Almanya’yı terketmeyi planlıyordu.
Hatırlatma: Tespit tarihi 1998 Eylül sonu,  Königs Wusterhausen, Potsdam, Munzig: Konser gerçekleştiği sırada kaynak, Jan Werner’in üç kaçağa silah sağlama çabalarının henüz başarılı olmadığını ve çabalarını sürdürdüğünü öğrendi.
Avukat Klemke, ortadan kaybolan üçlünün kaldığı yerle ilgili hiçbir ipucu yok muydu diye sordu. Meyer-Plath: „Hayır.“ Klemke, ülke çapında da mı yoktu diye sordu. Meyer-Plath: „En fazla dolaylı olarak.“ Jan Werner ve Antje Probst’un bağlantıları olması gerektiği belli olmuştu. O konuda yaşadıkları çevre ile ilgili akla uygun kimi tahminler vardı, ama bunun sınırlarını çizmek mümkün değildi.
Müdahil avukat Hoffman, (Szczepanski’nin de dahil olduğu) ‚United Skins’de şidete çağrı ve terörist şiddet konusunda konuşuluyor muydu diye sordu. Meyer-Plath: „Bence konuşulmuyordu.“ Başka birçok yayında Nazi çevrelerinde önemli olan bir soru soruluyordu: Müzik aracılığıyla ideolojiyi yaymak mı yoksa yeraltında hareket etmek mi ?“ Hoffmann: “United Skins’de de böyle tartışmalar oluyor muydu?“ Meyer-Plath hatırlamadığını söyledi. Hoffmann: „Szczepanski militan ve silahlı eylemleri savunuyor muydu, bilginiz var mı?“ Meyer-Plath, hatırladığı kadarıyla Szczepanski’nin bunu yapmadığını söyledi.
Avukat v. d. Behrens, Meyer-Plath’a Szczepanski 1998 yılı Nisan atında Michael ve Antje Probst’un Chemnitz’deki „Sonnentanz“ dükkanında staj yaptığını biliyor mu diye sordu. Meyer-Plath, dosyalardan orada daha sonra çalışmış olması gerektiğini, staj yaptığını hatırlamadığını söyledi. V. d. Behrens: „Szczepanski sık sık Chemnitz’e geliyor muydu ve geliyorsa orada yerine getirmesi gereken özel görevler oluyor muydu?“ diye sordu. Meyer-Plath, Szczepanski’nin üstlendiği görevler olduğunu, özellikle de oradaki etkinliklerde üçlünün kaldığı yerle ilgili bilgiler edinmesi gerektiğini hatırladığını söyledi. B&H ile ilgili de bilgi edinmesi gerekiyordu, çünkü Saksonya şubesinin gelişiminin B&H Brandenburg ve Berlin üzerinde de etkisi olmuştu.
V.d. Behrens: „Bu bilgi polise iletilecek mi ve iletilecekse nasıl iletilecek konularının görüşüldüğü bir toplantı yapıldığını ifade ediyorsunuz. Bu toplantının sonucu ne oldu?“ Meyer-Plath: Sadece Saksonyalı bir meslektaşımın hazırladığı, ama Brandenburg’daki mercilere ancak 2012 yılında ulaşan bir tutanağı biliyorum. Mesele bunun nasıl usülüne uygun şekilde yapılacağıydı. Ve Thüringen Anayasayı Koruma Dairesi’nin bunu Eyalet Kriminal Dairesi’ne iletmesi gerektiği.“ Kaynak koruma altında mıydı yoksa biliniyor mu bilmiyordu, görüşmeye kendisi katılmamıştı.
V. d. Behrens Meyer-Plath’a Werner’in 25.08.1998 tarihinde Szczepanski’ye silahlara ne olduğunu soran bir mesaj attığını biliyor muydu diye sordu. Meyer-Plath bunu Schäfer’in bilirkişi raporundan bildiğini söyledi. V. d. Behrens: „Szczepanski’nin cep telefonu bağlantılarını, SMS bağlantılarını incelediniz mi?“ Meyer-Plath: „Genel SMS trafiğini mi kastediyorsunuz? Bunu yaptığımızı hatırlamıyorum.“ V. d. Behrens Szczepanski’nin numaraları veya SIM kartları değiş tokuş edildi mi diye sordu. Meyer-Plath: „Benim tarafımdan değil.“ Kullanılan numaranın bir telekomünikasyon takibi sırasında göze çarptığını ve bunun başka bir numarayı takip etmeye yol açtığını söyledi. Wohlleben’in avukatı Schneiders, Meyer-Plath’ın Szczepanski’nin Ku-Klux-Klan ile bağlantıları hakkında bilgisi var mı diye sordu. Meyer-Plath hatırladığı kadarıyla KKK ile mektup aracılığıyla iletişim kurduğunu söledi. Schneiders: „“Piatto“nun burada KKK kurmak yönünde bir çabası var mıydı?“ Meyer-Plath: „Birlikte çalışmaya başladıktan sonra değil. Ama Szczepanski’nin öncesinde bu yönde çabaları olduğunu sanıyorum.“ Tanığın sorgusu bunun üzerine sona erdi.

Ardından tanık Norbert Wießner (son olarak 157. duruşma günü) geldi. Götzl, konunun muhbir Marcel Degner’in (191. duruşma günü) yönetimi olduğunu söyledi. Wießner: „2100 numaralı muhbirin sorumluluğunu vekaleten üstlendiğimi söyleyebilirim. Hatta onu işe aldım, 1997 yılıydı ve 2000 yılında kaynakla ilişik kesildiğinde de oradaydım. Onun dışında bu zaman içerisinde muhbir biriminden meselaktaşlarımın sorumluluğu altındaydı. Ben onunla sadece muhbir yöneticileri tatildeyken veya hasta oldukları durumlarda vekaleten ilgilendim. Wießner soru üzerine Degner’in 1997 yılında göreve alındığını söyledi. Götzl, Wießner 1998- 99 yıllarında onunla iletişime geçmiş miydi diye sordu.  Wießner: „Çağrı mektubundaki iki not benim tarafımdan düşüldü ve hatta vekalet ettiğim sıradaydı. Hepimize kaynaklarla yapılan görüşmeler sırasında her zaman üçlü ile ilgili soru sorma ve bilgi alma konusunda direktif verilmiş olsa da. Ama bu görev verilen tüm kaynaklar için geçerliydi.“ Götzl, 1998-1999 yıllarındaki görüşmelerde nelerin konuşulduğunu sordu. Wießner: „Bir seferinde 700 avroluk bağışlar konuşuldu. Orada iletişim kurduğu kişi Saksonya’dan Starke idi. Heilsberg’de bir konser düzenlemişti, burası Thüringen Vatan Koruma’nın buluşma noktalarından biriydi. Ve orada üç kaçak için para toplanmıştı, anlaşılan 700 Alman markı, ama bunun ardından para zimmete geçirilmişti.
Degner’in hangi isim altında çalıştırıldığı sorusu üzerine Wießner: „Numarası 2100 ve çalışma adıysa ‚Hagel‘ idi.“ dedi. Götzl, kaynağın görevine nasıl son verildiğini sordu. Wießner: „İhanet olaylarından dolayı bu şahıs açığa çıktı ve bu yüzden görevine son verildi.“ Bu 2000 yılındaydı ve sonra bir kez daha bir ipucu vermişti; yaklaşık bir sene sonra üçlünün „geçici işlerde çalıştığını“ belirtmişti. Wießner devam etti: „Ve Schäfer raporunda „geçici işte çalışmak“ ile Saksonya ve Chemnitz’deki banka soygunlarını kastettiği belirtiliyor. Biz „geçici iş“i  kaçak iş olarak anlamıştık. Bununla banka soygunlarının kastedildiği hiç aklımıza gelmemişti. O rapor nedeniyle Saksonya’da takip gerçekleştirilmişti. Sonuçla ilgili size bir şey söyleyemem.“
Götzl: „Degner’in Beate Zschäpe ile ilgili verdiği somut bilgiler var mıydı?“  Wießner: „Starke ile ilişkisi olduğu. Tek bilgi buydu.“ Andreas (sic!) Kapke’nin bir rol oynayıp oynamadığı sorusu üzerine Wießner, onun 700 Alman markını zimmetine geçirmiş olduğunu söyledi.
Hatırlatma: Camiada Beate Zschäpe’nin yetkililere teslim olacağı yönünde söylentiler vardı.
Wießner: „Bunlar söylentiydi, kısmen başkalarından da geliyordu. Ama prensip hep aynıydı: Kimse br şey söylemiyor, kimse bir şey bilmiyordu. Sorulduğu durumlarda da cevap verilmiyordu.“ Degner, Jan Werner ve Antje Probst ile ilgili bilgi verdi mi sorusu üzerine Wießner: „Onlar Saksonya’da tanıdığı kişilerdi.“ Hatırlatma: Kaynağın tahminlerine göre Chemnitz’dekiler içerisinde destekçi olma ihtimali en yüksek olan Antje Probst idi. Wießner, bunun bu şekilde iletilmiş olduğunu ve bunun üzerine tedbir alındığını, ama sonuçlarıyla iglili söyleyebileceği bir şey olmadığını söyledi.
Hatırlatma: 20.11.1999 tarihindeki görüşmede muhbir 2100, Dresden’den Thomas Starke’ye Schorba’da 13.11.1999’da gerçekleşen dazlak konserinde B & H şube başkanı Riese’nin üçlü için bağış teklif etmiş olduğu bilgisini verdi.  Wießner: „Bu Thüringen’de düzenlenmiş olan en büyük Blood & Honour konserlerinden biriydi. Ve orada görünen o ki durum hakkında konuşulmuştu. Götzl: „Üçlünün geçici işlerde çalışacakları için artık paraya ihtiyaçlarının olmayacağı mı?“  Wießner: „Evet, sanıyorum ki bunu kelimesi kelimesine yazılı olarak ifade etmiştim.“
V. d. Behrens: „Degner ile ilgili dosyaların imha edilmiş olduğundan haberiniz var mı?“ Wießner: Hiçbir şey bilmiyorum, hiçbirinden haberim yok.“ Degner’e B&H yapıları hakkında bilgi verildi mi sorusu üzerine Wießner: „Evet, o şube hakkında tabii ki bilgi verildi ve onun Almanya biriminin finans yöneticisi olduğu da biliniyordu.“

Brandenburg Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi’nin 09.09.1998 tarihli bir raporundan hatırlatma: Jan Werner o dönemde üç dazlağa silah tedarik etme görevini üstlenmiş olmalıydı; parayı B&H sağlamış olmalıydı; silahların tesliminden sonra üçlü Almanya’yı hemen terkedebilmek için bir başka soygun daha planlıyor olmalıydılar.  V. d. Behrens, yani en azından iki soygunun söz konusu olduğunu belirtti ve sordu: „Soygunlarla ilgili birşeyler bildiğinize dair bir şey hatırlıyor musunuz?“
Wießner: „Şu an ne okuduysanız onu, daha fazlasını bilmiyorum.“ V. d. Behrens: „Şu an okumuş olduğumu o zaman biliyor muydunuz?„ Wießner: „Bilmiyorum, üzerinden 15 yıl geçti.“ V. d. Behrens, Wießner’e 2001 yılında paranın üçlünün yaptıkları işlerden değil de başka eylemlerden geldiğine dair Brandt’tan başka bir ipucu almış mıydı diye sordu. Wießner: „O sırada operasyon sonrası koruma vardı.“ Tanığın sorgusuna son verildi. Duruşma 17:10’da sona erdi.

NSU-Nebenklage bloğu şu yorumda bulundu:

Davada zaten yeterince iyi bilinen hafıza sorunlarının yanında ülke içindeki farklı gizli servislerin çalışanlarının sorumluluktan ve soruları yanıtlamaktan nasıl kaçtıkları da bugün bir kez daha belli oldu: „Bilgi sağlama“ bölümünde çalışanlar tedarik edilen bilgilerle ne yapıldığını bilmiyor, „değerlendirme“ bölümünde çalışanlarsa bilgilerin nereden geldiğini tabii ki bilmiyordu.(…)Artık emekli olan Thüringen Eyalet Dairesi çalışanı Wießner’in sorgusu ise hiçbir işe yaramadı. Olası bir silahlanma ve üçlünün silahlı soygun gerçekleştirmeleri hakkında hiçbir bilgisi olmadığını iddia etti. Wießner’in bugün söylediğine göre muhbir Degner’in üçlünün „geçici işlerde çalışmaya“ başladıklarından dolayı paraya (bağış parası) artık ihtiyaçları olmadığını haber vermiş olması, üçlünün sadece „yasadışı işlerden“ geçindikleri sonucunu ortaya çıkarmıştı. Oysa ki „geçici işlerde çalışmak“ Nazi camiasında banka soygunları için kullanılan bir tabir ki NSU üyeleri gerçekten de soygun yapmışlardı.
http://www.nsu-nebenklage.de/tr/2015/04/