Bugünkü duruşma gününde önce, Zschäpe’yi 2000 yılında yaşadığı evin merdiven boşluğunda bir çok kez görmüş olan bir tanık dinlendi. Annesi onun (Zschäpe’nin) evinden gelen gürültüden şikayet etmişti. Bunun devamında iki polis memuru, THS ve NSU’nun sahte kimlikleri hakkında konuştu. Diğer bir tanık olarak Mario Brehme çağrıldı. Kendisi THS’nin üyesiydi. Brehme çok eksik bir şekilde ifade verdi, bu yüzden devamlı olarak Mahkeme Başkanı tarafından uyarıldı.
Tanıklar:
- Jürgen Ba. (Böhnhardt, Mundlos, Zschäpe’nin, Chemnitz’de, Wolgograder Allee’de bulunan evi ile ilgili bilgiler)
- Ottmar Ei. (THS ile ilgili değerlendirme raporu, polis memuru)
- Annika Al. (BKA (Federal Krminal Dairesi) Meckenheim, NSU’nun sahte kimliklerine dair soruşturma)
- Mario Brehme (Neonazi, THS‚in eski üyesi, Böhnhardt, Mundlos, Zschäpe, Wohlleben ile ilgili bilgiler)
Duruşma günü saat 09:47’de başladı. Yoklamanın ardından Götzl, okumalarla başlanacağını söyledi. TLfV’nin (Thüringen Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi) , BKA‚ya yaptığı 14.11.2011 tarihli bir bilgi derlemesi, „Üçlüye dair süreç dosyalarının, Böhnhardt, Mundlos, Zschäpe’nin barınma yeri ile ilgili soruşturma bazında tedbirlerin, TLfV’nin Wohlleben, Ralf“ hakkındaki bilgilerinin“ değerlendirilmesi için „BAO Trio“ dosyası okundu. Bilgi paylamışında, 1998 ve 1999 yıllarından ipuçlarının, Wohlleben’in kaçaklara yardımcı ve destekçi olarak faaliyette bulunduğunu ve 2000 ile 2001 yıllarından bilgilerin, Wohlleben’in kaçakların sırdaşı olduğunu ve en azından bir kaç defa yönetici bir rol oynamış olabileceğini gösterecek noktalar incelendi.
Bunu tanık Jürgen Ba.‘nın sorgulanması izledi. Götzl: “Konumuz, Chemnitz’deki Wolgograder Allee 76 hakkında hazır bulunan gözlem raporları. Lütfen bize ne tür gözlemler yapmış olduğunuzu önce kendi bakış açınızdan anlatınız.“ Ba.: “Neler gördüğümü mü? Bayan Zschäpe’yi gördüm. Onu iki üç defa evde gördüm, annem orada oturduğu için oraya düzenli olarak gidiyordum. İki üç defa evde karşılaştık.“ Götzl: “Bu ne zaman oldu?“ Ba. 2000 yılında olmuş olması gerektiğini söyledi. Her hafta bir defa anneme gidiyordum, orada, merdiven boşluğunda karşılaştık: İyi günler. Bundan başka bir şey değil.“
Saat 11:13’e kadar verilen bir aradan sonra Ottmar Ei. sorgulanmaya başlandı. Götzl konunun, THS ile ilgili bilgiler olduğunu söyledi ve devam etti: “Tarafınızdan hangi saptamaların yapıldığı ve hangi kaynaklara dayanarak yapıldığı ile ilgileniyorum.“ Ei. görev yerinde veya TLfV’nin yıllık raporlarında bulmuş olduğu bilgileri derlediğini söyledi. Götzl: “Evet, THS neydi?“ Ei.: “Belgeler, başlangıçta 70, 80 kişi, güncel olduğu zamanlarda 170 kişi olan, Thüringen alanındaki aşırı sağ çevreden oluşan ve örgütlü kuruluş olarak davranan bir organizasyon olduğunu ispatla gösteriyor.“ THS‚in şefi sonuna kadar Tino Brandt’tı.
Ardından BKA memuru Annika Al. sorgulandı. Götzl konunun, Böhnhardt, Mundlos, Zschäpe kişilerinin sahte kimliklerine dair soruşturmalar olduğunu söyledi. Al.: “Adli emante alınan delillerin değerlendirilmesi sırasında çok sayıda kimlik tespit edildi, bunların Böhnhardt, Mundlos ve Zschäpe tarafından örneğin hesap belgelerinde, kimlik olarak, faturalarda kullanılıp kullanılmanış olduğu kontrol edildi.“ Bunları gruplandırmak mümkündü. Bir kısmı sanıklar tarafından kullanılmış kimliklerdi. Diğerleri herhangi bir gerçek kişiye aitliği tespit edilemeyenlerdi.
13:38’e kadar verilen bir aradan sonra Götzl, Al.‘nin sorgulanmasına ara verildiğini, Mario Brehme ile devam edileceğini söyledi. Al.‘nin salondan ayrılmasının ardından, Brehme tanık danışmanı Stefan Böhmer [Aşırı Sağ Camia Avukatı] ile beraber salona girdi. Götzl, Brehme’nin sanığın akrabası veya evlilik yoluyla akrabası olup olmadığı yönündeki zorunlu soruyu sordu. Brehme: “Bilinmiyor.“ Götzl: “Yani, sanığın akrabası veya evlilik yoluyla akrabası mısınız?“ Brehme: “Bilinmiyor.“ Götzl: “bu davada ilk defa kimlik tespitinde böyle problemler yaşıyoruz.“ Ardından Götzl konunun Mundlos, Zschäpe, Wohlleben hakkındaki bilgiler, Stern dergisindeki bir röportaja dair soruşturmayla ilgili sorular, Brehme’nin Wohlleben ile ilişkisi, Wohlleben’in silahlar hakkında da olmak üzere görüşleri olduğunu söyledi. İlk olarak beni ilgilendiren, bu bağlamda anlatacaklarınızdır“ Brehme: „İlk soru lütfen!“ Götzl: “Delil konusunu anlatmanızı talep ediyorum. Öncelikle mutlaka açıklamanız gereken şu, bu kişileri ne derece tanıyorsunuz?“ Brehme: “ Ralf Wohlleben’i yıllardır tanıyorum, o tarihte Beate Zschäpe’yi de yıllardır tanıyordum, Böhnhardt’ı tanıyordum ve elbette Uwe Mundlos’u da tanıyordum.“ Götzl: “Bize onlarla ne zaman tanıştığınızı, bundan sonra ilişkinin nasıl devam ettiğini anlatın.“ Brehme: “Onlarla 90’ların ortasında tanıştım. Ama tam olarak nerede olduğunu hatırlamıyorum, ya Rudolstadt’da ya da Rudoltstadt ilçesi veya Jena’da olmalı.“
Götzl şahıslarla ilişkinin nasıl olduğunu sordu. Brehme: “İlişki iyiydi. O dönemde, Rudolstadt ve Jena arasındaki mesafeye rağmen sözü geçen dört kişiden birini haftada mutlaka bir kez görüyor olduğumu sanıyorum. Bununla birlikte dördü, dörtlü olarak ve üçü üçlü olarak tanınıyor değildi. Götzl: “O halde durum nasıldı?“ Brehme: “Bazen bir bazen iki, bazen üç, bazen altı Jena’lı. Biz onları, henüz LKA’nın (Eyalet Kriminal Dairesi) yaptığı gibi ‘Üçüzler‘ veya ‘Üçlü‘ diye tanımlamıyorduk. Götzl: “Ya Wohlleben. Onun hakkında bize ne söyeyebilirsiniz?“ Brehme: “90’lı yıllarda boyunca sorumlu bir konum almaya başladığını söyleyebilirim, somut olarak 2001’den itibaren. Brandt’ın muhbir olduğunun ortaya çıkmasının ardından Wohlleben be diğerleri yönetici pozisyona geçtiler.Öncesinde bu seviyede değillerdi. [duyulduğu şekliyle] Brandt’ın muhbirlik olayının ortaya çıkmasından sonra bir vakum etkisi meydana geldi ve bu konumlar tekrar işgal edildi. Götzl: “Daha önce durum neydi, 2001‘den önce?“ Brehme: “Daha önce o, Jena’daki dostluk derneğinin eşit konumda bir üyesiydi ve hiçbir yönetici sorumluluğu olmamıştı.“ Götzl Brehme’nin KS Jena ( Jena Dostluk Derneği) hakkında ne söyleyebileceğini sordu. Brehme: “Bu, 90’ların ortasında eski DDR bölgesinde (Doğu Alman Cumhuriyeti) varolan tipik bir dostluk derneğiydi. Diğer dostluk dernekleri insanların gelip geçtikleri bir dernek olarak tanımlanabilirdi. İnsanlar 15, 16 yaşlarındayken geliyorlar ve öğrenimin sonunda, işe başladıklarında veya ikametin değişmesi sonucu ayrılıyorlardı [duyulduğu şekliyle]. Götzl: “Buna dahil olanlar kimlerdi?“ Brehme: “Bunu kişi kişi hatırlamam mümkün değil.“ Götzl: “Beni ilgilendiren sizin ilişkide olduğunuz kişiler.“ Brehme: “Bazı simaları hatırlıyorum. O zamanlar, isimleri mutlaka biliyor değildik.“ Götzl: “Kimi dahil edersiniz?“ Brehme Wohlleben’in adını söyledi. Götzl: “Başka?“ Brehme sessiz kaldı. Götzl: “Bize Brandt’ın rolünü ve onunla ilişkinin nasıl olduğunu anlatabilir misiniz?“ Brehme: “2001’e kadar onunla olan ilişki çok iyiydi. Tino Brandt o zamanlar Saalfeld-Rudolstadt ve bütün Thüringen’de kilit kişiydi. NPD’ye girmesi ve NPD‘de Devrimci Platformun kurulması ile federal çapta önemi giderek artmıştı. Götzl: “Sizin onunla ilişkiniz nasıldı?“ Brehme: “Çok iyi.“ Götzl: “Tino Brandt’ın Jena Dostluk Derneği için oynadığı rol neydi?“ “Başlarda hiç. 90’ların başında Jena Dostluk Derneği elle tutulur bir şey değildi, gelip geçenlerin oluşturduğu bir şeydi. Dostluk grubunun biraz daralmasının ardından Tino Brand’ın ilk olarak Jena’da da etki sahibi olmaya başladığı söylenebilir, evet.“
Götzl bunun ne zaman olduğunu sordu. Brehme: “ ‚Anti-Antifa-Ostthüringen’in (Doğu Thüringen Faşizm Karşıtları Karşıtları) THS‚e geçişi sırasında.“ Götzl: “ ‘Yapılar daraldı‘ ne demek?“ Brehme: “ Saalfeld-Rudolstadt hakkında konuşmam gerekirse: Biz ‚Anti-Antifa-Ostthüringen’i aşırı solculardan gelen çok sayıda saldırıya tepki olarak kurmuştuk.
Götzl: „Kameradschaft Jena‘nın (Jena Dostluk Derneği) THS‚e geçişini nasıl düşünmeliyim?“ Brehme: “Şiddet eğilimli sol artık baş düşman değildi, bunu kontrol altına almıştık. İnsanları rahatsız eden başka şeylerle ilgilenebilirdik [duyulduğu şekliyle]. Götzl: “Neyle?“ Brehme: “Daha iyi bir Almanya.“ Götzl: “Bununla ne kastediliyor?“ Brehme: “Çevrenin korunduğu bir Almanya ve insanların işe değil, işin insanlara hizmet ettiği bir vatan, yabancı ülkelerdeki savaşlara katılmayan, insanların gözetlenmediği, bir hüküm olmadan üç yıllık hapis cezalarının uygulanmadığı bir ülke.“
Götzl: “ ‘Biz‘ ne anlama geliyor?“ Brehme: “Biz fikri.“ Götzl: “Nasıl?“ Brehme: “Fikir olarak biz.“ Götzl sonuçta THS‚tan bahsedildiğini söyledi. Brehme: “Benim tarafımdan kullanılan ‘Biz‘ THS ile sınırlı değil.“ Götzl: “O halde bunu THS‘teki kişilerle sınırlı tutun!“ Brehme: “Brandt da yurtdışındaki askeri görevlere karşı fikir bildirmişti.“ Götzl: “Soruyu saptırıyorsunuz.“ Brehme: “Somut olarak, ben ve Brandt Sırbıstan’daki savaşa karşı fikir bildirdik.“ Götzl: “Yani THS, siz ve Brandt’tan mı oluşuyor?“ Brehme: “Her halükarda.“ Soru üzerine, “Başka kişileri de tamamen hatırlayabiliyorum ama isimleri değil.“ dedi. Götzl, başka isimleri sormaya devam etti ama Brehme, THS üyesi olarak sadece kendi adını ve Brandt‘ın adını vermeye devam etti.
Götzl, Brehme’nin ne zaman ve ne şekilde Mundlos ve Böhnhardt ile iletişim kuruduğunu sordu. Brehme: “Çarşamba toplantılarında veya hafta sonu etkinliklerinde.“ Bize Ralf Wohlleben ile ilişkinizin nasıl olduğunu söylebilir misiniz?“ Brehme: “Biraz daha mesafeli.“ Soru üzerine Brehme’nin cevabı şöyle oldu: „Etkinliklerde birbirimizle iletişim kurmaya çalıştığımız ve sohbet ettiğimiz için, aradaki güven bazında iki Uwe ile durum çok daha iyiydi. Ralf Wohlleben ise başka sohbet partnerleri arıyordu“
Götzl: “ ‘Stern dergisindeki röportaj‘ anahtar kelimesini açar mısnız?“ Brehme: “BKA‚taki sorgulamada da bundan bahsedilmişti, tarih 28.10.1998 veya 2000, biraz yardımcı olun, tarihi telaffuz edilmişti.“ Götzl:“Bunun ilgisi nedir?“ Brehme: “50.000 ve 60.000 ödenmek üzere röportaj teklifi, kimden geldiğini hatırlamıyorum, o zaman geldi. Sonra değerlendirildi. En sonunda, THS‚i tehlikeye atmamak için karşı yönde karar verildi.“ Götzl: “Röportaj ne hakkında olacaktı?“ Brehme: “Kaçak olan üç Jena’lı hakkında olacaktı, kendilerinin kontak kurabildiklerini ve devletin bunu başaramadığını göstermek istiyorlardı [duyulduğu şekliyle]. Tutuklanmayacaklardı ve tabiri caizse özgür olacaklardı. Ne yaptıklarını veya ne yapmadıklarını söyleyecekler ve tekrar gideceklerdi.“
Götzl saat 15:15’e bir ara verdi. Sonra sordu: “Röportajın yapılmaması kararını kim verdi?“ Brehme: “Demokratik bir şekilde olduğunu sanıyorum.“ Götzl: “Kim tarafındna olduğunu söylemeniz benim için yeterli.“ Brehme: “ “Sanıyorum, ben ve Brandt olabilir.“
Götzl: “Üç kişinin yeraltına inmesinden nasıl haberdar oldunuz?“ Brehme: “Yaklaşık beş gün sonra telefonla arandım. Bu ilk radyo haberlerinin on gün sonra yayınlandığı anlamına geliyor.“ Götzl:“Ne öğrendiniz?“ Brehme: “Üçünün, Uwe Mundlos, Uwe Böhnhardt ve Beate Zschäpe’nin, gitmiş olduklarını öğrendim.“ Götzl: “Kaldıkları yer hakkında bir şey öğrendiniz mi?“ Brehme:“ Başlarda hayır, sonra bir zaman Bad Blankenburg’daki bir buluşmada Böhnhardt und Mundlos’un Girit’te vurulmuş olarak bulundukları söylendi.“ Bu yıllar sonraydı ve bu bilgi Rudolstadt’taki bir devriye polisinden gelmiş olmalıydı: Bunun dışında genel düşünce böyleydi. Onlar yurtdışındalardı. Bu şu anlama geliyordu: Beate Zschäpe geri gelecek ve beklentisi olmadığı için teslim olacaktı. Götzl, son olarak sözü geçen bilgilerin neren geldiklerini sordu. Brehme: „Brandt’tan.“ Götzl, Brehme’nin bugünkü sorgulanmasına ara verilmesini gerektiğini söyledi. Brehme ve Böhmer salondan ayrıldılar. Duruşma günü saat 16:24’te sona erdi.
NSU Müdahil Davacıları Bloğunun yorumuna şu adresten ulaşılabilir: http://www.nsu-nebenklage.de/blog/2015/07/15/15-07-2015/