291. Duruşma Günü Özet Tutanağı – 28 Haziran 2016

0

Bu duruşmaya iki polis memuru davet edilmiştir. Ca., Zwickau Frühlingsstraße’de bulunan gazete yazıları hakkında bir kez daha beyanda bulunur. Burada iki yazıda bulunan ve incelemeye alınan parmak izleri söz konusudur. Bu bağlamda NSU’nın kendini ifşa ettiği videonun „ön sürümü“ olan video bir kez daha incelenir. Ardından Wa., Halit Yozgat’ın internet kafesinde bilgisayarlara giriş saatleri ile telefonların kullanılış saatlerinin tespiti hakkında ifade verir. En sonunda ise bir kez daha cinayetin işlendiği Ceska silahının sevkiyatına katılmış olan İsviçreli söz konusu olur.

Tanıklar:

  • Christian Ca. (BKA Wiesbaden, olay yeri çalışması, el konulan nesnelerin değerlendirilmesi)
  • Sabine Wa. (eski PP Nordhessen, internet kafedeki bilgisayarların kullanım zamanının değerlendirilmesi, Halit Yozgat cinayeti)

Duruşma 09:50’de başlar. İlk tanık KHK Christian Ca.’dır. Götzl Ca.’yı hali hazırda dinlemiş olduğunu ve onu şimdi sadece eksik kalan yanları tamamlamak üzere sorgulamak istediğini söyler: „Bizim için burada 2.12.377.10 ve 2.12.377.51 numaralarıyla kayıtlı iki delil söz konusudur. Bu konuda size daha önce sorular sorduk.“ Götzl kendisi için öncelikle ikinci delilin ve parmak izlerinin durumunun söz konusu olduğunu söyler. Ardından orjinal haliyle folyo kâğıdına sarılı 2.12.3.77.51 numaralı delil incelenir. Bunun üzerine Ca. öne hakimin masasına doğru gider. Söz konusu delil Münih gazetesi olan „tz“de Habil Kılıç cinayeti hakkında yazılmış bir yazıdır. Ayrıca şu cümlede yer almaktadır: „Münih. Lolipop şeker almak istemişlerdi“. Ca. iki parçadan oluşan delili gazete sayfasının tamamı görülecek şekilde koyar. Ca.: “Söz konusu parmak izinin bulunduğu yer burada yukarıda bir yerdedir.”

Stahl: „Söz konusu delilde başka parmak izleri olup olmadığına dair sizin ya da meslektaşlarınızın tahminleri oldu mu? Ca.: “Benim bildiğim kadarıyla delilin üzerinde sadece bir parmak izi vardı.” Stahl: „Bu izin hangi parmağa ait olduğuna dair bir bilgiye ulaşıldı mı?“ Ca.: „Benim gibi işi izleri kayda geçirmek olan birinin görevi değil bu. Bu görev, söz konusu alanın uzman birimi tarafından yerine getirilir.”

Ardından 2.12.377.10 numaralı delil incelenir. Söz konusu delil Köln’de yayınlanan „Express“ adlı gazeteye ait tam sayfa bir yazıdır. (Yazının başlığı: „Pek çok kişi ölmeliydi.“) Ca.: „Evet, bu yazının sadece bir sayfası.“ Ca. delili çevirir: „Bu da diğer sayfası ve sayfanın aşağısında önem arz eden parmak izi bulunmakta ki bu iz orjinalinde ekranda olduğundan daha iyi görünmektedir.“
Stahl: „Burada da bir sorum olacak: Bu sayfada parmak izi değerlendirme süreci açısından kayda değer başka bir iz tespit edildi mi?“ Ca.: „Bu delilde sadece bir parmak izi vardı.“ Stahl: „Bir tane olsun başka bir iz yok muydu? Bunu sadece kayda değer izler ve özellikle Zschäpe Hanım’ın izleri anlamında sormuyorum.” Ca.: „Hayır, başka bir iz yoktu.“

Ardından günümüzde Duisburg’da kriminal birimi polis memuru olarak çalışan tanık Sabine Wa.’nın sorgulamasına geçilir. Götzl: „Sizin tarafınızdan 06.04.2006 tarihinde bilgisayarlar, telefon konuşmaları ve operasyon tutanakları bağlamında yürütülen soruşturmalar söz konusu.“ Wa.: „Biz o zamanki o belirli anı saptamak istedik; yani suçun işlendiği ana ilişkin bir sınırlamaya gitmek istedik ve bu nedenle de birimimizin bir değerlendirme raporunu edindim. Bu raporda bize zamana ilişkin belirli veriler sunulmaktaydı ki ben bu verileri dipnot biçiminde yazdım: Kim, ne zaman ve ne kadar süreyle internet cafeden internete bağlanmıştı?“ Götzl: „Size bu bilgileri veren kimdi?“ Wa.: „Her polis müdürlüğünde sadece değerlendirmeler yapan, örneğin cep telefonlarının değerlendirilmesi gibi bir birim vardır. Ve bu birimin elinde internet kafenin bilgisayarları vardı; bana ulaştırılan bilgileri dipnot biçiminde yazdım. Kimin ne zaman internete girdiği değerlendirmesinde bulunmuşlardı. İnternet kafede bulunan tüm bilgisayarları incelediler; aynı şey telefon görüşmeleri için de yapıldı. Fakat orada zamanı sıfıra ayarladılar ki süreyi hesaplayabilsinler. „Götzl: „Benim için prosedür önemli.“ Wa. normalde bilgisayardan bir çıktı alındığını ve ilgili memura iletildiğini söyler. Tanık çıkar.

Götzl: „Evet, NSU’nun kendini ifşa ettiği videonun önceki ikinci versiyonunu bir kez daha incelemek istiyorduk.“ Video duvara yansıtılarak gösterilir. Ardından Götzl bu konuda yetkili kişiye yönelir: „Belirli bir zamanı ayarlayarak direkt o görüntülere bir kez daha bakmak mümkün müdür?“ Avukat Stahl: „Bu dokümanı zaten daha önce de incelemiştik. Şimdi burada prosedür odaklı amaçlanan şey nedir?“ Götzl: „Bugün burada benim için söz konusu olan şey gazete yazısını da dikkate alarak karşılaştırmalı bir inceleme yapmak. [sesçil yazım] Bu nedenle kimi görüntüleri ele almak istiyorum. 3. dakika, 12. saniyedeki görüntülerin bize bir kez daha gösterilmesi mümkün müdür?“ Habil Kılıç’ın öldürülmesine ilişkin sekans gösterilir. Götzl: „Bir talimat daha: Önümüzde N37 sayılı, sayfa 189f ile sayfa 193/194 [sesçil yazım] bulunmaktadır ve 2.12.377.51 sayılı delil ele alınmıştır. Ve dipnottaki vesikalık resimler de ele alınmıştır; bunlara bir kez daha bakılmasını rica ediyorum. Ardından söz konusu gazete yazılarına bir kez daha bakabiliriz.“

Müdahil avukat Reinecke: „§ 257’ye göre bir açıklama yapmak istiyorum: Bu video sürekli Paulchen-Panther-Videosu’nun bir önceki versiyonu olarak tanımlanıyor; ben bunun biraz yanıltıcı olduğunu düşünüyorum; çünkü daha sonrası için adeta materyal biriktiriliyormuş gibi bir izlenim yaratıyor. Oysa ki burada görüldüğü üzere görüntüsü ve sesi olan kendi içinde bütünlüklü, tamamlanmış bir video söz konusu. Video ‚tekrar geleceğiz’mesajı içeren bir şarkıyla son buluyor. Bu da videonun daha o zamanlar kamuoyunun dikkatini çekmek üzere hazırlandığı anlamına geliyor. Üçlünün hazırlanan bu videonun piyasaya sunulmayıp öncelikle beklenilmesi yönünde kendi içinde bir tartışmaya girmiş olması gerekir. Ve bu türden bir tartışmanın Zschäpe Hanım olmadan yapılmayacağı düşüncesinden hareket ediyorum. “Avukat Stahl: „Şüphesiz 257 StPO‚ya göre açıklamaların manası ve gayesi, önceden kabul edilen delillerle direkt bir ilişkilendirmeye gidilmesidir, fakat yine de ben delillerin en azından elle tutulur bir yanı olması gerektiği düşüncesindeyim. Ve üçlü içinde bir tartışmaya gidilmiş olması gerekir gibi şeyler tümüyle spekülasyondur ve asıl duruşmada şimdiye değin yapılan tespitlere de aykırı düşmektedir.“

Götzl: „Evet, ayrıca Hans-Ulrich Mü.’nün mahkeme başkanı Staudenmann aracılığıyla yapılan adli sorgulamasının yüksek sesle okunması söz konusu. Hakim Kuchenbauer, Mü.’nün 10.02.2012 tarihinde mahkeme başkanı Staudenmann aracılığıyla yapılan adli sorgulamasını yüksek sesle okur. Bu konuyla ilgili olarak Mü., polise ve StA’ya verdiği ifadeleri teyit ettiğini ve ifadelerinde herhangi bir düzeltmeye gitmeyeceğini belirtmiştir. Bir soru üzerine Mü. silah ticareti yaptığını kabul etmiştir. Bunun tam olarak hangi zaman diliminde gerçekleştiğini söyleyememekle birlikte 1980’lerin sonundan 1990’ların sonuna değin olduğunu tahmin etmektedir. Ne kadar silah alıp sattığına ilişkin bir defter tutmamıştır: „Çok fazla olmasa gerek.“

Mü. belirtilen bu zaman diliminde 15 20 adet silahın söz konusu olduğunu söylemiştir. Silahları silah dükkânlarından ve özel kişilerden almıştır. Mü., Bern’deki „Schl. & Zb.“, Thun’daki „Gr. Waffen“ ve yine Bern’deki „Schw. Waffen“’dan silah temin ettiğini belirtmiştir. Özel kişilerden olan silahları birileri aracılığıyla edinmiştir; ancak bu kişilerin isimlerini artık bilmesi mümkün değildir. Sadece İsviçre’den olan müşterilere mi silah sattığı sorusu üzerine Wallis’teki kişilere çok sayıda silah sattığını, fakat yabancılara silah satmış olduğuna dair bir bilgisi olmadığını söyler. Almanya’da özel kişilere silah satıp satmadığı sorusuna ise Mü. hayır yanıtı verir ve arabada unuttuğu bir silah dışında yurtdışına silah transfer etmediğini belirtir. Duruşma saat 13:02’de biter.

NSU-Nebenklage blogunun yorumu için bakınız:
http://www.nsu-nebenklage.de/tr/2016/06/28/28-06-2016/