307. Duruşma Günü Özet Tutanağı- 1. Eylül 2016

0

Bugün iki tanık Carsten Schultze’nin ifadeleri hakkında bilgi verdi. İlk olarak Federal Kriminal Dairesi’nden bir memur bu ifadeyle ilgili olarak, Wohlleben’in Schultze’ye Böhnhardt ve Mundlos’un birini vuracaklarını anlatmış olduğunu söyledi. Memur tüm Eyalet Kriminal Dairelerine ellerinde böylesi bir tarife uyan faili meçhul davaların olup olmadığını sormuş ve kendine iletilen davalardan hiçbirinin buna uymadığı sonucuna varmıştı. Ancak sorgu esnasında bu sonucun kesin olarak görülemeyeceği belli oldu. Bunun ardından Mirko Sz.i Carsten Schultze’nin anlattığı ve Jena-Winzerla’daki tramvay durağında gerçekleşen saldırıyla ilgili sorgulandı ve bir şey hatırlamadığını söyledi.

Tanıklar:

  • Christoph Schn. (kriminal başkomiser, Meckenheim Eyalet Kriminal Dairesi, ateşli silah kullanılan faili meçhul suçlarla ilgili soruşturmalar, Carsten Schultze’nin ifadesi)
  • Mirko Sz. (Neonazi, Carsten Schultze’nin anlatmış olduğu, Jena-Winzerla’daki tramvay durağında gerçekleşen saldırıyla igili bilgiler)

Bugünün ilk tanığı Federal Kriminal Dairesi’nden Christoph Schn. idi. Götzl: „Tarafınızdan gerçekleştirilen soruşturmalar ve ateşli silah kullanılan faili meçhul suçlarla ilgili bilgilerle ilgili bilgi almak istiyoruz. Eyalet Kriminal Dairelerinin bildiklerini iletmelerini talep etmişsiniz. Bunları öncelikle sizin anlatmanızı rica ediyoruz.“ Schn.: „Çıkış noktası Bay Schultze’nin esas duruşmada vermiş olduğu bir ifadeydi. Bay Wohlleben’den Mundlos ve Böhnhardt’ın 2000 yılında birini vurmuş olduklarını öğrenmiş olduğu bilgisini vermişti. Bunun sonrasında 02.07.2013’te tanık olarak bir kez daha sorgulanmış ve Bay Wohlleben ile olan konuşmanın Ceska’nın 2000 yılındaki teslimi ve 11.08.2000 tarihindeki önleyici tutuklama arasında geçen zamanda gerçekleşmiş olduğu somutlaşmıştı. Daha somut bilgiler veremiyordu. Eyalet Kriminal Dairelerinden ateşli silah kullanılmış olan faili meçhul tüm suçların bulunup bu olayların Bay Schultze’nin anlatmış olduğu olaya uygun düşüp düşmediğini kontrol etmelerini talep ettim. Gelen haberleri ekip yöneticimle birlikte inceleyip bir değerlendirmede bulundum: Olay yerleri, işlenen suçların kurbanları ya da mağdurları, tanıkların muhtemel suçluları tarifleri, silah sistemleri, kimi olaylarda bulunan DNA özellikleri. Toplamda 80 vaka iletildi.“

Tanığa göre sonuç olarak yukarıda belirtilen ve mağdurlar (çoğı vakada Almanlar) ya da olay yerleri (sanayi bölgeleri ya da özel konutlar) gibi kriterlere, güney ülkelerinden suçluların tarifleri ve kullanılan silah sistemlerine bakılınca bu olayların Schultze’nin bahsettiği olayla bağlantılandırılamadığını söylemek gerekiyordu. Bu nedenle bu ifadeyi yeni bir suçla eşleştirememişlerdi.

Götzl: „Olay yerleriyle ilgili olarak hangi kriterleri esas aldığınıza dair örnekler vermiştiniz. Suçluların tarifi ve silah sistemleri göz önüne alındığında pek bir bağlantı kuramadığınızı da söylediniz. Neleri temel aldığınızı daha ayrıntılı şekilde söyleyebilir misiniz?“ Schn.: „Yabancı küçük esnafa yönelik bilinen suçlarda yola çıktık ve kurbanların uyruğu, sonra Frühlingstraße ve Eisenach’da bulunan silah sistemleri, bunlar dikkat ettiğim ana unsurlarıd. Ve hatırladığım kadarıyla 80 vaka içerisinde sadece biri not alınmıştı, bir büfe sahibinin cinayeti, ama olayın tarifine bakılırsa uygun düşmüyordu. Kullanılan yöntem şu ana kadar tespit edilen izlenen yöntemle çelişiyordu.“
Götzl: „Bu noktada tekrar sormam gerekiyor: Karşılaştırmada sadece cinayet suçlarını mı esas aldınız?“ Schn.: „Dikkate alınan kimi soygunları da, ama hatırladığım kadarıyla 80 olay içerisinde sadece bir ya da iki banka soygunu bulunuyordu.“
Götzl: „Tek tek davalar veya soruşturmalar, vakalar arasında artık dava açılması mümkün olmayan suçlar var mıydı?“ Schn.: „Baden-Württemberg eyaletinde altı vakanın artık bulunmadığını bliyorum. Yani ne polis ne de savcılıklarda dosyaların yedeği vardı.“
Müdahil avukat Elberling: „Bay Schn., dosyalara bakıldığunda, 11.02 tarihli notunuz -bu notta Baden-Württemberg’den bahsediliyor ve „ağır bir soygun teşebbüsü ve benzeri“ olarak adlandırılıyor- ve Berlin Eyalet Kriminal Dairesi’nden gelen bir yazı (orada sadece işlenmiş cinayet suçları var, birinin de soygunla bağlantısı var) arasında bir benzerlik var. Hiç Eyalet Kriminal Dairelerine suç olaylarını seçerken aynı kriterleri mi kullandıklarını sordunuz mu?“ Schn.: „Hayır, sorumluluğu Eyalet Kriminal Dairesi’ne bıraktık, kontrol için bir kriterleri belirtmedik.“ Elberling: „Kendiniz başka araştırmalarda bulundunuz mu: basın arşivi, polis haber sistemleri?“ Schn.: „Hayır, Eyalet Kriminal Dairelerinden bilgi istemekle yetindik.“ Tanığın sorgusuna bunun üzerine son verildi.
Elberling: „Polis memuru, Carsten Schultze’nin bahsetmiş olduğu konuşmaya uygun bir suç bulamamış. Ama bu kullanılan yöntemlere bakıldığında böylesi bir suçun işlenmemiş olduğu anlamına gelmiyor.“ Elberling’e göre kısmen silinmiş olan bilgiler söz konusuydı ve Federal Kriminal Dairelerinin soruyu çok farklı şekillerde anlamış olduklarına dair işaretler mevcuttu. Tanığın kendisi soruşturma yapmamıştı: „Burada bir suçun çok kolay bir şekilde gözden kaçmış olabileceği besbelli.“

Ardından tanık Mirkos Sz. ile devam edildi. Götzl: „Jena-Winzerla’daki tramvay son durağında, 90’ların sonunda, 1998/99 yıllarında gerçekleşmiş olması muhtemel bir kavga ya da orada sizin karışmış olduğunuz bir kavga olup olmadığı ile ilgili bilgi almak istiyoruz.“ Sz.: „Böyle bir kavgayı hatırlamıyorum.“ Götzl: „O zamanlar, 90’ların sonunda oradaki mekanlarla nasıl bir bağlantınız olduğunu, o tramvay durağını nereden bildiğinizi, onu kullanıp kullanmadığınızı vs. anlatın lütfen.“ Sz.: „O konut bölgesinde büyüdüm ve prova yaptığımız yer orada bulunan gençlik kulübündeydi.“ O halde Bay Carsten Schultze’yi tanıyor musunuz?“ Sz.:“Evet.“ Götzl: „Nereden, ne zamandan beri?“ Sz. „Ne zamandan beri? Yine 90’ların ortasından bu yana, aynı konut bölgesinde büyüdük ve orada aynı sitede oturuyorduk.“ Götzl.: „Bay Wohlleben’i tanıyor musunuz?“ Sz.: „Evet.“ Götzl: „Bu konuda da sizden bize daha ayrıntılı bilgi vermenizi rica edeceğim.“ Sz.: „Aynı zaman aralığında, yine oturduğumuz bölgede tanıştık, tam olarak ne zaman olduğunu şimdi hatırlamıyorum.“ Götzl: „Onunla ne sıklıkta bağlantı kuruyordunuz?“ Sz.: „Onunla da nadiren.“ Götzl: „ Bayan Zschäpe’yi tanıyor musunuz?“ Sz.: „Görmüşlüğüm var.“ Götzl: „Onunla en son ne zaman bağlantınız oldu, hangi durumlarda ve ne zamandı?“ Sz.: „Muhtemelen yine gençlik kulübünde.“ Götzl: „Uwe Böhnhardt’ı tanıyor muydunuz?“ Sz.: „Yine sadece simaen.“ Götzl: „Uwe Mundlos’u?“ Sz.: „Aynı şekilde.“ Sz. sustu. Götzl: „Peki hangi zaman aralığından bahsediyorsunuz?“ Sz.: „95, 96. Üçünü birden belki bir partide gördüm, ama aklıma gelen özel bir şey yok.“
Götzl: „Stadtroda’yı biliyor musunuz?“ Sz.: „Evet.“ Götzl: „Stadtroda’da sizin de dahil olduğunuz bir tartışma yaşanmış mıydı?“ Sz.: „Doğrudan hatırlayamadım.“Götzl: „Stadtroda’da bir keresinde biriyle bir beyzbol şapkası yüzünden kavga edip etmediğiniz konusunda bir şey söyleyebilir misiniz?“ Sz.: „Hayır.“
Götzl: „Peki genel olarak o zamanla ilgili bir şey söyleyebilir misiniz? O zamanlar tartışmalara kavgalara karışmış mıydınız?“ Sz.: „Karıştığım oldu, ama özel…“ (Tanık ifadesini yarıda bıraktı.) Götzl: „Tek tek olaylarla ilgili bir şey anlatabilir misiniz?: „Karıştığım oldu“ dediniz?“ Sz.: „İçildiği oluyordu ve sonra da bir köy festivalinde kavga dövüş çıkabiliyordu.. Ama ne zaman ve nerede…“ (Tanık ifadesini yarıda kesti.) Götzl: „Evet, arada oluyordu diyorsanız olaylarla ilgili bir fikriniz var demek, Bay Sz.“ Sz.: „Bir keresinde bir diskotekteki odalarda dövüşmüştüm.“ Götzl: „Bu nasıl oldu?“ Sz.: „Sarhoştum, gençtim, aptaldım.“ Götzl: „Böyle kaç olay var?“ Sz.: „Bir iki.“ Götzl: „Şu anda ne zamandan bahsediyorsunuz?“ Sz.: „98, 99.“
Götzl: „Elimizde Bay Schultze’nin vermiş olduğu bir ifade var, size orada yazanı okumak istiyorum, belki söyleyebileceğiniz bir şey vardır.“ Sanık Schultze’nin 02.07.2013 tarihli polis sorgusundan hatırlatma: Gece Winzerla’daki gençlik kulübüne geldik, o zamanlar adı hala „Winzerclub“ idi. Stadtroda’daki, daha doğrusu yakınlardaki bir köyedeki panayırdan gelmiştik, bir iki arabayla. Arabadan indiğimizde Jimmy orada bekliyordu ve şunu dedi: Durakta biri bana „kahrolası Nazi“ dedi. Götzl: „Böyle bir şeyi hatırlıyor musunuz?“ Sz.: „Hayır.“ Hatırlatma: Durak 100 ya da 200 metre uzaktaydı, oradan gelmişti. Ve bunu anlattığı anda herkez bir anda oraya koşturdu. Aşağıya sonra da sağ tarafa gittiler. Ben arkada kaldım ve sağ tarafta Sven Kl.’nin birine vurmaya başladığını gördüm. Diğeri de koştu ve onun arkasından da Wohlleben koştu. Götzl: „Bununla ilgili bir şey hatırlıyor musunuz?“ Sz.: „Hayır.“ Hatırlatma: Koşan başka biri daha var mıydı hatırlamıyorum, çoğunluk yerinde kaldı. Bildiğim Schmaler’in birini kolundan tutup tramvay durağındaki dönencenin içine çekmiş olduğu. Götzl: „O bölgeden mi?“ Sz.: „Evet öyle, garajların etrafından geçinceydi.“ Hatırlatma: Meydanın ortasında bir ahşap kulübe var ve oraya giderken birinin sırtına atladım ve orada Schmaler, bu yapılmaz dedi. Sz.: „Bununla ilgili bir şey söyleyemeyeceğim.“ Hatırlatma: Schmaler’in oraya sürüklemiş olduğu kişi ahşap kulübeye tıkıldı ve herkes giriş yönünde ona vurdu ve onu tekmeledi ve ahşap kulübe yuvarlandı. Götzl: „ Böyle bir olay gerçekleşti mi?“ Sz.: „Hayır, bildiğim bir şey yok.“ Hatırlatma: Mirko Sz.’nin orada olduğunu hatırlıyorum. Götzl: „Buna ne diyorsunuz?“ Sz.: „Bunu hatırlamıyorum.“ Hatırlatma: Öncesinde panayırdaydık. Mirko Sz. daha orada 88-beyzbol şapkasını almak istediği için bir sağcıyla dövüştü. Sz.: „Bir şey diyemeyeceğim.“ Hatırlatma: Mirko Sz. panayırda vardı ve kavgaya da yüzde yüz karışmış olduğu hissindeyim. Ama kavgayı başlatan Sven Kl.’den farklı olarak gözümde bir şey canlanmıyor. Götzl: „Bay Schultze’nin burada isminizi bir kez daha vermiş olduğunu, panayırda bulunduğunuz ve „yüzde yüz kavgaya karışmış olduğunuz hissinde“ olduğunu bir kez daha belirtmek istedim.“ Sz.: „Bu konuda size söyleyebileceğim bir şey yok.“
Sz.’nin bir sorgusundan hatırlatma: Orada olmuş olsaydım gerçekten itiraf ederdim. Birşey yapmış olsaydım belki hatırlayabilirdim, ama orada böyle bir şey yapmadım. Böylesi bir durumu hatırlamıyorum. Schultze ve Wohleben ile birlikte bir yere gitmek istemiş olduğumu da hatırlamıyorum. Son durak belki…prova ya da kutlama…Belki orada başka bir şey olmuştu, ama hatırlamıyorum. Sz.: „Bu ifade gençlik kulübündeki prova odasındaki kutlama ile ilgili.“ Pausch: „Ama konu kavgaydı.“ Sz.:“Orada mıydık diye sormuştu ve prova odasında belki de bir şey gerçekleşmiş olabileceğini, o gün gençlik kulübünde olduğumuzu söylemiştim. Bu söylediğim bir kavgayla ilgili değildi.“

Narin: „Bay André Eminger’i tanıyor musunuz?“ Sz.: „Sadece simaen.“ Narin: „Sadece simaen ne demek?“ Sz.: „Bir partide falan görmüşlüğüm var. Her gün görüştüğümüz yoktu, birbirimizi bir iki kez görmüştük.“ Narin: „Bay Eminger ile hiç konuştunuz mu?“ Sz.: „Hayır. Yani sadece ayaküstü: Nasılsın, her şey yolunda…Bunun gibi.“ Narin: „André Eminger’i ne zamandır tanıyorsunuz?“ Sz.: „Bilemiyorum.“ Narin: „Kabaca bir tahminde bulunursanız?“ Sz.: „Belki dört, beş yıldır.“ Narin: „Nerede tanıştınız?“ Sz.: „Bir doğumgünü partisinde tanışmıştık.“ Narin: „Daha önce izleyici olarak bu davada bulundunuz mu?“ Sz.: „Evet, bir kere.“ Narin: „O sırada Eminger ile konuştunuz mu?“ Sz.: „Hayır.“
Narin: „Geçmişte Blood & Honour Chemnitz üyeleri veya eski üyeleriyle bağlantınız oldu mu?“ Sz.: „Bunu anlamadım.“ Narin: „Blood & Honour üyesi veya eski üyesi olan kişileri tanıyor musunuz?“ Sz.: „Muhakkak.“ Narin: „Peki kimi?“ Sz.: „Bir keresinde bir konserde çaldık. Şimdi hatırladığım bir isim yok.“ Narin: „Bu kişileri nereden tanıyorsunuz?“ Sz.: „Bir grupta çalıyordum. Onlar da konser organize ediyorlardı.“
Narin: „Bay Wohlleben’in politik görüşüne dair bir şey söyleyebilir misiniz?“ Sz.: „O hep çok faaldi, festivaller düzenliyor ve sağcı eğitimler veriyordu.“ Narin: „Ne tür festivaller?“ Sz.: „Jena’daki Halkların Festivali’ni düzenleyenlerden biri oydu.“ Narin: „Bu festivaller kapsamında nasıl bir görev üstleniyordu?“ Sz.: „Bilemiyorum. Organizatörlerden biri.“ Narin: „Peki ya sağcı eğitimler?“ Sz.: „Evet, Braunes Haus’da (Türkçesi: Kahverengi Ev) sıklıkla buluşulurdu ve herkes soru sorabilirdi, polis kontrolleri sırasında ne yapılmalı benzeri konularda.“ Avukat Başay: „Size Bay Wohlleben ile olan bağlantınız sorulmuştu ve siz de 90’lı yıllarda fazla bağlantınız olmadığını ama Braunes Haus aracılığıyla daha fazla iletişim kurmuş olduğunuzu anlatmıştınız. Bay Wohlleben ile en son ne zaman temas kurdunuz?“ Sz.: „Belki 2010 yılında.“ Başay: „Hangi bağlamda?“ Sz.: „Belki bir bira içmek için buluşmuştuk.“ Başay Facebook’taki 24.11.2011 tarihli bir chat tutanağından alıntı yaptı. Wohlleben orada şunu yazmıştı: „Bugünden itibaren artık Federal Kriminal Dairesi’nin formlarını biliyorum…“ Wohlleben’e bu sohbet esnasında Barney Gumble isimli biri sorulmuştu. Sz. soru üzerine şunu dedi.: „Bu benim hesabımdı.“ Başay, Wohlleben’e „Barney“ hakkında şu sorunun soru sorulmuş olduğunu söyledi: „Her şey yolunda gitti mi?“ Başay: „Hatırlıyor musunuz?“ Sz.: „Hayır.“ Başay, Wohlleben’in chatte ne yazmış olduğunu hatırlattı: „Telefonum gitti. Bunun Braunes Haus ile bir alakası var mı?“ Sz. hatırlamadığını söyledi. Başay: „Bunun üzerine şunu demişsiniz: „Saçmasapan bir iş, ama tek sen değilsin.“ Sz: „Belki de bir ev aramasından bahsediyorduk.“
Başay: „Size sormuştum ve siz de son temasla ilgili 2010 yılı demiştiniz.“ Schneiders: „Tanık ‚belki 2010‘ dedi.“ Başay: „Bay Wohlleben ve sizin aranızda böyle bir iletişim gerçekleşti mi?“ Sz.: „Evet, muhtemelen.“ Başay: „Onunla neyin arandığı konusunda da konuştunuz mu?“ Sz.: „Hayır.“ Başay, barny_88 ile başlayan mail hesabı hakkında bir şey biliyor mu diye sordu. Sz.: „Bu benim hesabım.“ Başay: „Orada siz ve Wohlleben arasında bir diyalog gerçekleşmiş olmalı. Barny_88 soruyor: ‚Şimdi zorlandığın bir şey var mı yoksa her şey rahat mı gidiyor?‘ Ralf cevap veriyor: ‚Şüpheli görülüyorum, basın her gün kapımın önünde, artık sinirlendirmeye başladı.‘ Barny soruyor: ‚İğrenç. Seni neyle suçluyorlar ki?‘ Bu sayfa 129’du ve sayfa 130’da devam ediyor: Ralf, wolle2: ‚Terörist bir örgüte destekle.‘ Barny: ‚Hadi oradan! Telefonla yoğun iletişimin dışında…‘ Buna ne diyorsunuz?“ Sz.: „Tam olarak hatırlamıyorum, ama olabilir.“ Başay: „Tutuklamanın sonrasında iletişim kurmuş muydunuz?“ Sz.: „Evet, birbirimize mektup yazıyorduk.“ Avukat Narin: „Tutuklamanın sonrasında Ralf Wohlleben için olan bağış kampanyalarında görev aldınız mı?“ Sz.: „Bir keresinde bir şarkı gecesinde çalmıştım.“ Narin: „Peki neden?“ Sz.: „Çünkü evin direği orada yokken iki çocuklu bir kadını desteklemeye değer görüyorum.“
Ardından bir Facebook ekran resmi gösterildi. Narin: „Bunu tanıyor musunuz?“ Sz.: „Evet, arada bir okuyorum. Haberleri almak için „beğen“e basmanız gerekiyor.“ Narin: „Orada çizgi film karakteri Pembe Panter görünüyor.“ Sz.: „Evet, ama orada ‚Pembe Panter‘ değil ‚NSU çalışma grubu‘ yazıyor.“ Narin: „Teşekkürler, bu yeterli.“ Duruşma 14:06’da sona erdi.

NSU-Nebenklage blogunun yorumu için: http://www.nsu-nebenklage.de/tr/2016/09/02/01-09-2016/