Bugünkü duruşma gününde farklı dilekçeler ele alındı. Hakim Götzl öncelikle, usulsüz olduğu gerekçesiyle André Eminger‘in hakimin reddini talebini geri çevirdi. Sonrasında Federal Savcılık, Wohlleben’in savunmasının Michèle Kiesewetter cinayetiyle ilgili delil dilekçesi hakkında bir açıklama yaptı. Bunun üzerine Wohlleben’in savunması hakimin reddi dilekçesinin hazırlanması için duruşma gününün sona erdirilmesini talep etti. Bu gerçekleşmeden önce, Müdahil Davacı Avukatı Antonia v. d. Behrens, Jena Dostluk Derneğinin, özellikle de Uwe Mundlos’un ve Uwe Böhnhardt’ın antisemit ve ırkçı faaliyetleri hakkında bir delil dilekçesi sundu.
Duruşma günü saat 09:44’te başladı. Ardından Götzl, André Eminger’in Hakim Götzl’ü hedef alan hakimin reddi dilekçesinin [Eminger Zschäpe tarafından sunulan bir hakimin reddi dilekçesine katılmıştı] usulsüz olduğu gerekçesiyle reddedildiğine dair kararı açıkladı. Zamanında gerçekleştirilmesi gereken bir beyanın koşulları sanık Eminger tarafından inandırıcı olarak sunulmamıştı. Mahkeme Başkanının talimatnameleri 07.03 tarihinde açıklanmıştı. Eminger bu tarihten itibaren, 09.03 tarihinde hakimin reddine dair desteğine dayanak olarak sunduğu şartların bilincindeydi. Düşünme müddeti ve savunma avukatıyla yapılacak bir görüşmenin mecburiyeti dikkate alındığında dahi, iki gün sonraki duruşma günü için sunulan bir dilekçe artık acil olarak değerlendirilemezdi.
Ardından Götzl şöyle konuştu: “Bir konumuz daha var, Wohlleben’in savunmasının delil dilekçesi, anahtar kelime : Heilbronn’daki FBI ajanlarıydı.” Yüksek Başsavcı Greger Federal Savcılık adına dilekçe hakkında bir açıklama yaptı. Greger dilekçenin ele alınabilir olmadığını söyledi. Dava sürecinde ve şimdiye kadar yürütülen soruşturmalarda elde edilen olgular dilekçe sahibinin FBI ajanlarının Heilbronn’daki varlığı iddiasına dair bir kanıt sunmamış olduğundan, Mahkemece bu konuda delil toplanması gereği bulunmamaktaydı.
Greger, kesintiye uğrayan bir FBI operasyonuna dair spekülasyonların Stern gazetesinin 01.09.2011 tarihli nüshasına dayandığını söyledi. Hem soruşturma makamlarının hem federal meclisin araştırma komisyonlarının ve özellikle de Badem Württemberg parlamentosunun bunu takip etmiş olduğu söyleniyordu. Ancak genişletilmiş soruşturmalarda, Heilbronn’daki saldırıdan haberdar olan ve bilgi verebilecek olan görgü tanıklarına, özellikle de FBI ajanlarına dair, elle tutulur bulgulara ulaşılmamıştı. Stern dergisinde yayınlanan gözetim raporu, Amerikan Ordusu yetkilileri ve Amerikan daireleri tarafından sahte olarak değerlendirilmişti.
Wohlleben’in savunmasından Avukat Klemke şöyle konuştu: “Hakim Kuchenbauer, (kadın) Hakim Odersky ve Hakim Prechsel’e karşı reddi hakim dilekçemizi hazırlayabilmemiz için ana dava duruşmasına yarın saat 09:30’a kadar ara verilmesini talep ediyoruz.” Götzl: “Belki bunu sonraya ertelersek daha iyi olacak, bundan hukuki bir kaybınız olmayacak.”
Bunun ardından Götzl, Hukuki Ataşe Stuart P. Wirtz’in mektubunun tercümesini okudu. Buna göre, kendisi Meckeinheim Kriminal Polisinden eki olan bir eposta almıştı, dosya bir gözetim raporu ile ilgili gibi görünüyordu. FBI bu meseleyi kontrol etmişti ve FBI’ın hiçbir zaman Alman makamlarının onayı olmaksızın faaliyet göstermeyeceğini paylaşmıştı. FBI ajanları Almanya’da sadece Alman muhataplarının tam bilgisi ve desteği ile hareket etmekteydiler. Yöneltilen soruların her birine cevap, hayırdı. Hayır, FBI ne bir operasyon yürütmüştü ne de 25 Şubat 2007’de Heilbronn’da bir gözetim gerçekleştirmişti. [duyulduğu şekliyle]
Müdahil Davacı Avukatı von der Behrens şu delil dilekçesini okudu: Zschäpe’ye yönelik -6St3/12 isimli- ceza davası bağlamında, Jena Dostlar Derneği çevresinden kişiler, özellikle de burada sanık olan Uwe Mındlos ve Uwe Böhnhardt tarafından gerçekleştirilen ırkçı ve antisemit suç eylemlerine dair dava sürecinde hali hazırda delil elde edilmiş durumdadır. Bununda ilgili iki suç eyleminden bahsedilmektedir ancak bunlar hala delil toplanmasına dahil edilmemiştir: Tanık Kriminal Başkomiser Kö. 2.08.2016 tarihindeki ana dava duruşmasında, “ilk olarak” Jena şehrinde bulunan Davud yıldızlı bir kukladan bahsetmişti. Bu eylem, Uwe Böhnhardt’ın 20.06.1996 tarihli, otoban köprüsüne asılı duran bir kuklaya ilişkin sorgulamasında da konu olarak geçmişti, orada, ilk eylemden haberdar olduğunu ancak kendisinin “bununla bir ilgisi olmadığını” söylemişti. Bu sırada, iç savaş mağduru göçmenlerin yurduna saldırı girişimi konu edilmişti. Hatta Tanık Rene Scha, bir polis sorgulamasından detaylarla hatırladığı kadarıyla Uwe Böhnhardt’ın da dahil olduğu ve André Kapke’ye anlatmış olduğu 1994 yılından bir suç eyleminin söz konusu olduğunu anlatmıştı.
Ancak KPI Jena’dan devlet güvenliği soruşturma eski memuru olan Tanık Ku., 26.01.2017 tarihli ana dava duruşmasında kendisinin böyle bir olaydan haberi olmadığını söylemişti. Sonrasında şu bilgilere ulaşılabilmişti: 9 Kasım 1995’te -1938 antisemit pogromların yıldönümünde- Jena şehir hizmetlerinin borularından birinde asılı Davud yıldızlı bir kukla bulunmuştu. Bu bağlamda, kimliği bilinmeyen bir kişi halkı kışkırtmak suçlamasıyla Gera Savcılığı tarafından soruşturulmuştu. O tarihte şüphelenilen Jena Dostluk Derneği üyeleriydi. Bununla ilgili olarak 10 Kasım 1995’te -Bosna iç savaşından kaçanların yaşadığı bir binada evde hazırlanmış bir bomba bulunmuştu. Hatta Gera savcılığı tarafından patlayıcı madde bulundurma şüphesiyle soruşturma başlatılmıştı. Bu son sözedilen suç eylemi ve onun tarihi, diğer iki olayınkiyle denkti, ayrıca başka uyuşan olaylar vardı; Tanık Frank T.’nin Uwe Mundlos’un 1994’te kendisine, onları bulduğunda bütün “yabancıları” “ayrım gözetmeksizin “yoketmek” istediğini söylediğini aktarması, Federal Kriminal Dairesinde kendisinin “1994’te her halükarda” Uwe Mundlos ile beraber olduğunu söyleyen tanık Tibor Re.’nin, Jena’da ilticacı evini koruluktan gözetlediklerini, Uwe Mundlos’un orada bir saldırı sırasında güvenlik görevlilerinin yaralanmasını “yan hasar olarak” tanımlamış olduğunu aktarması.
Ardından, 114 UJs 104036/95 ve 114 UJs 104037/95 sayılı davaların soruşturma dosyalarının hala ellerinde bulunup bulunmadığının Gera Savcılığından sorulması talep edildi, savcılıktaki ve soruşturma yürüten polis makamlarındaki bu dosya bileşenlerinin ya da dosya kopyalarının elde bulunması durumunda, çok sayıda dosyanın mahkemeye getirilmesi ve böylece dosyaların incelenmesinin sağlanması talep ediliyordu. Dosyaların asıl içeriği bilinmediğinden dilekçe şu anda sadece bir delil dilekçesi olarak sunulabilir -bunun nedeni, bu suç eylemleri ve onların buradaki sanıklarla bağlantısı hakkındaki söz konusu ipucuna rağmen Federal Savcılığın soruşturma dosyalarını bugüne kadar soruşturmalarının bir parçası haline getirmemesi ve bunları bu davaya dahil etmemesidir.
Duruşma günü saat 12:24’te sonra erdi.
NSU Müdahil Davacıları Bloğu’nun yorumu burada. https://www.nsu-nebenklage.de/tr/2017/03/31/29-03-2017/