Wohlleben’in savunması bu duruşma gününde bir kaç dilekçe okudu. Sanık Wohlleben’in suçsuzluğunu ispat edeceğini düşündükleri çok sayıda tanığın ifade vermek üzere çağrılmalarını talep ettiler. Bu tanıklar Wohlleben’i 1990’lı yıllardan bu yana tanıyorlardı ve bu nedenle kendilerinin NSU’nun işlediği suçları hesaba katmadıklarını, Wohlleben’in bunlara destek olduğuna inanmadıklarını ve ayrıca hiç „yabancı düşmanı“ söylemlerde bulunmamış olduğunu anlatabilirlerdi. Ayrıca Federal Savcılık da Halit Yozgat‘ın ailesinin müdahil avukatlarının Forensic Architecture Enstitüsü’nün Hessen Anayasayı Koruma Dairesi’nden Andreas Temme’nin Halit Yozgat’ın NSU tarafından öldürüldüğü sırada olay yerinde bulunmasına dair raporunun bağımsız bir bilirkişi daveti aracılığıyla davada sunulmasına yönelik duyurusu hakkında görüş bildirdi. Federal Savcılığa göre müdahil avukatların buna hakkı yoktu.
Bugün Halit Yozgat’ın 11. ölüm yıldönümüydü. Duruşma günü 09:49’da başladı. Wohlleben’in avukatı Nahrath aşağıdaki dilekçeyi verdi:
1. Robert He.’nin şu konularda tanık olarak sorgulanması: „90’lı yılların sonunda Jena’daki sağ çevreye dahil olduğu; bu sıralarda Ralf Wohlleben ile arkadaş olduğu; 1995/1996 yıllarında Beate Zschäpe, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt ile Winzerclub’da tanışmış olduğu; Beate Zschäpe, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt’la son kontağının 1997 yılı sonunda olduğu; Ralf Wohlleben‘in cinayet suçlarına iştirak etmiş olduğuna inanmadığı; Uwe Mundlos ve Uwe Bohnhardt’ta algıladığı davranış ve ifadeler sonucunda ikisinin yabancı düşmanı motiflerle insan hayatına yönelik en ağır suçları planlamış olacakları sonucuna varmadığı“.
2. Volker He.’nin şu konularda tanık olarak sorgulanması: „90’lı yılların sonunda Jena’daki sağ çevreye dahil olduğu; 90‘lı yılların sonunda Ralf Wohlleben ile arkadaş olduğu; Beate Zschäpe, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt ile 1996 yılı civarında tanışmış olduğu, Ralf Wohlleben’in cinayet suçlarına iştirak etmiş olduğuna inanmadığı; Uwe Mundlos ve Uwe Bohnhardt’ta algıladığı davranış ve ifadelerden ikisinin yabancı düşmanı motiflerle insan hayatına yönelik en ağır suçları planlamış olacakları sonucuna varmadığı“.
3. Maximilian Lemke’nin şu konularda tanık olarak sorgulanması: „1992 yılından bu yana sağcı çevrelere dahil olduğu; Beate Zschäpe, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt ile ortadan kaybolmalarının yaklaşık iki yıl öncesinde tanışmış olduğu; 90’lı yılların ortasından bu yana Ralf Wohlleben ile kontağının olduğu ve onu daha yakında tanıdığı; göç geçmişine sahip vatandaşlara karşı cinayet serisinin de polis memuresi Michèle Kiesewetter’e yönelik cinayetin de Jena’nın sağ çevresinde konu edilmemiş olduğu; şiddetin tanığın görüşüne göre politik hedeflere ulaşmak için bir araç olamayacağı ve yabancıların hedef alınarak öldürülmelerinin Ulusal Direniş’in ve Ralf Wohlleben’in politik hedefleri arasında olmadığı ve Ralf Wohlleben’in 90l’ı yılların sonu ve 2000 yılında tanığa karşı bu görüşe uygun ifade ve davranışlarda bulunduğu; Ralf Wohlleben’i barışçıl ve barışsever biri olarak algılamış olduğu ve Ralf Wohlleben’in yabancı düşmanı motiflere sahip cinayet suçlarına iştirak amacıyla Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt için bir silah tedarik ettiğine inanmadığı çünkü böylesi bir davranışın Ralf Wohlleben’in kendisiyle konuşmalarında ifade ettiği görüşlere uygun düşmediği“.
4. Ralph Oe.’nin şu konularda tanık olarak sorgulanması: „1998 yılından bu yana Jena’daki sağ çevreyle bağlantısının olduğu; Ralf Wohlleben’i de o zamandan bu yana tanıdığı ve o zamandan bu yana onunla yakın bağlantısı olduğu; Ralf Wohlleben’in yabancı düşmanı motiflere sahip cinayet suçlarına iştirak etmiş olduğunu tahayyül edemeyeceği, çünkü Ralf Wohlleben’in kendisi ile yaptığı konuşmalarda şiddete karşı olduğunu hep belli etmiş olduğu“.
5.Frank Schwerdt’i sorgulamış olan Kriminal Başkomiser Kr. ve Kriminal Komiser Tr.’nin şu konularda sorgulanmaları: “Tanık Frank Schwerdt’in bu sorguda Ralf Wohlleben ile ilgili görüş bildirdiği; Jena’nın sağ çevrelerinde şiddet problemi olmadığı ve Ralf Wohlleben ile André Kapke’nin 2006 yılındaki bir kavga vakası bağlamında açıkça şiddet kullanan kişilere karşı görüş bildirdikleri ve kendilerini kesin bir şekilde onlardan uzakta tuttuklarını belirtmiş oldukları”.
6. Rick We.’nin şu konularda tanık olarak sorgulanması: “1992/1993 yıllarından bu yana Jena’da politik faaliyetler içinde olduğu; 90’lı yılların ortasından bu yana Ralf Wohlleben’i tanıdığı ve onunla yakın bağlantısı olduğu; Uwe Böhnhardt ile 90’lı yılların ortasında birlikte gittikleri okulda tanışmış olduğu; basında çıkan haberlerden öğrendiği tiyatrodaki bomba gibi bombalı tuzakları amaçları açısından zararlı bulduğu; Ralf Wohlleben’in onun bu konudaki görüşlerini paylaştığı ve bunu kendisi ile olan konuşmalarında ve davranışlarında açıkça gösterdiği; bildiği kadarıyla Ralf Wohlleben’in de garajdaki bomba hakkında bilgisinin olmadığı ve üçlünün ortadan kaybolmasının ardından buna uygun açıklamalarda bulunduğu; Ralf Wohlleben’in suçlandığı yabancı düşmanı motiflere sahip cinayet olaylarına iştirakla bir ilgisinin olmadığı; Ralf Wohlleben’in 2000 yılı başında kendisine üçlünün nerde bulunduğunu bilmediğini söylemiş olduğu; üçlünün ortadan kaybolmalarının ardından bağlantıda olduğu kişilerin onların terörist olma olasılıklarından haberlerinin olmadığı; Ralf Wohlleben’in politik hedeflerin yerine getirilmesinde şiddetin söz konusu olamayacağını kendisine defalarca söylemiş olduğu; onun bir anavatanlar Avrupası’nı savunduğu ve yabancıları düşman olarak görmediği”.
7.Jena-Winzerla’dan Bay Günter Platzdasch’ın şu konularda tanık olarak sorgulanması: “2000’lere girerken Ralf Wohlleben ile onun politik görüşleri, dünyaya görüşü ve şiddet konusundaki duruşuyla ilgili konuşmuş olduğu; Ralf Wohlleben’in bu konuşmalarda yabancılar konusu ve yabancılara karşı tutumu hakkında görüş bildirmiş olduğu; Ralf Wohlleben’in bu konuşmalarda şiddetin politik hedeflerin gerçekleştirilmesinde bir araç olarak kullanılmasına açıkça karşı olduğunu ifade etmiş olduğu.”
Delillerin toplanması Nahrath’a göre sanığın suçsuzluğunu ispatlayacaktı. Tanıklar Wohlleben’i tanıyorlardı ve onunla kısmen yıllar süren yakın bir arkadaşlık ilişkisi içerisinde bulunmuşlardı, özellikle de suçlandığı olayların gerçekleştiği zaman diliminde. Delillerin toplanması sonucunda Wohlleben’in asla “yabancı düşmanı” ifadelerde bulunmamış olduğu ve bunun dışında da yabancı düşmanı bir tutum sergilemediği ortaya konacaktı. Delillerin toplanması iddianamedeki suçlamaları, cinayet suçlarına iştirak konusundaki öznel suç unsurları açısından çürütecekti.
Schneiders bunun ardından Saalfeld Kriminal Polis Müfettişliği’nden Mike We.’nin, 2007 yılında Saalfeld Kriminal Polis Müfettişliği K1 biriminden bir iş arkadaşının ona Michèle Kiesewetter cinayeti ve “Türk cinayetleri” denen cinayetler arasında bir ilişki olabileceğini söylemiş olduğunun kanıtlanması amacıyla sorgulanması için dilekçe verdi. Kiesewetter’in vaftiz amcası olan tanık Schneiders’in söylediğine göre 2007 yılı Mayıs ayında polis tarafından sorgulanmıştı. Sanık sorgusunda sorular üzerine şu açıklamalarda bulunmuştu:
Soru: Olayla ilgili şüphelendiğiniz bir şey var mı?
Cevap: Meslek deneyimime dayanarak söylemeliyim ki bu bana göre organize suçlar alanından gibi görünüyor, Rus veya Gürcü alanından. Vicdansız işleniş tarzlarından dolayı böyle düşünüyorum. Bana göre medyadan bildiğim kullanılan kalibre ve tabancalar açısından ülke çapındaki Türk cinayetleriyle bir bağlantı bulunuyor. Bildiğim kadarıyla Türk cinayetlerinde bir bisiklet sürücünün de rolü var. Ben bir bağlantı var demiyorum. K1’den bir iş arkadaşım bana bir bağlantı olabileceğini söyledi.
Delillerin toplanması Schneiders’e göre belirtilmiş olan bilgilerin ve Saalfeld Kriminal Polis Müfettişliği K1 biriminde çalışan ve daha 2007 yılında Heilbronn’daki polis memuresi cinayeti ile “Türk cinayetleri” denen cinayet serisi arasında bir bağlantı görmüş olan kaynağın isim verdiğini doğrulayacaktı.
Schneiders’e göre burada şaşırtıcı olan yerel bir kriminal polis müfettişinin 2007 yılında bu bağlantıyı kurmuş ama buna karşı çok daha iyi bir donanıma sahip olan Federal Kriminal Dairesi’nin bu bağlantıyı senelerce gözardı etmiş olmasıydı. Aynısı bu cinayet serisine yönelik soruşturmalar yürütmüş olan tüm eyalet kriminal daireleri için de geçerliydi.
Federal Savcı Diemer: “Prof. Dr. Weizman’ın bilirkişi olarak çağrılması duyurusu ile ilgili sadece tedbir amacıyla kısaca düşünce belirtmek istiyorum, çünkü müdahil davacıların doğrudan bir davet izni olmadığı görüşündeyiz. “
Götzl: „Tedbir amacıyla şuna işaret edeyim, Bay Weizman’ın 245. madde uyarınca bilirkişi olarak görülmeyecek olması zaten muhtemel, yani müdahil davacılar olarak bir davet hakkı mevcut değil, yani bunu lütfen meslektaşlarınızla paylaşırsanız. Bu bağlamda, önden bir delil tespi dilekçesi verilmesi veya yollanmasının bu açıdan mümkün olup olmadığı sorusu da mevcut. Israr edilmesi durumunda bize dilekçe verilmesi.”
Duruşma günü 11:20’de sona erdi.