Bugünün tek tanığı Jürgen He.’dir. Wohlleben’in gençlik arkadaşı olarak Uwe Böhnhardt ile tanışmıştır. Üçlünün kayıplara karışmasının ardından onlar için kurye olarak çalışmıştır. Kendi ifadesine göre bu iş Ralf Wohlleben ve Carsten S. tarafından koordine edilmiştir. Bu kişiler örneğin ona ne zaman Böhnhardt/Mundlos’un telefonlarına cevap vermesi gerektiğini ve eşyaları teslim edeceğini bildirmişlerdir. Tanık sorgulama sırasında çok tutuk bir hal sergilemiş, konuşkan bir tavır göstermemiş ve genelde sorulara uzun aralardan sonra yanıt vermiştir. Sorgulama esnasında kuryecilik yaparken LKA Thüringen tarafından izlendiği ortaya çıkmıştır. Daha sonra He. kimi çelişkili ifadelerde bulunmuştur ki bunlar tümüyle açıklığa kavuşturulamamıştır.
Tanık: Jürgen He. (90’lı yıllarda Jena Neonazi çevresinden biri)
Duruşma saat 09:50’de hakim Götzl’ün orada hazır bulunanları tespitiyle başlar. Bay Turgut müdahil olarak oradadır.
Ardından günün tek tanığı Jürgen He.’nin sorgulamasına geçilir. Hakim Götzl, He.’nin bugün 38 yaşında olduğunu, bir nakliyat firmasında şoför olarak çalıştığını ve 90’lı yıllarda Neonazi camiasından biri olduğunu söyler. Götzl, önce tanıktan sanık, Mundlos ve Böhnhardt ile özellikle 1998 -1999 yıllarındaki ilişkilerini anlatmasını rica eder. Tanık susar. Hakim Götzl üsteler ve nasıl tanıştıklarını sorar. He. Wohlleben ile 13 – 14 yaşlarındayken tanıştığını, çünkü aynı semtte oturduklarını söyler. Götzl’ün birbirlerini ne kadar iyi tanıdıkları sorusuna He. öğleden sonraları sık sık buluştuklarını ve birlikte birşeyler yaptıklarını söyler. Tanıktan anlatmaya devam etmesi istendiğinde tanık susar ve Götzl tanığın diğer kişilere geçmesini ister ve ayrıca tanığın bunu kendiliğinden anlatmasının onun için daha uygun olduğunu söyler. He., Uwe Böhnhardt’ı da tanıdığını, ara ara onunla buluştuğunu, o hizip içinde onu 14’lü 15’li yaşlarda tanıdığını söyler. Orada birbirleriyle tanıştırılmışlardır; ayrıca ikisinin babası da işsizdir. Diyaoglarının sıklığı nedir sorusuna “daha çok düzensizdi” yanıtını verir.
Götzl ondan diğer kişilerden de söz etmesini talep eder ve bunun üzerine He. şu beyanda bulunur: Holger G. ve Carsten S.’yi Wohlleben aracılığıyla tanımıştır; Zschäpe ve Mundlos’u ise simaen ve yüzeysel olarak tanımaktadır. Götzl’ün belirli bir zaman dilimiyle sınırlaması ricası üzerine He., söz konusu zamanın 1996/1997 yılları olduğunu söyler. Hakim ilk önce kiminle tanıştığını sorar; Wohlleben’i mi yoksa Böhnhardt’ı mı tanımıştır? He., Wohlleben yanıtını verir. Götzl, He.’nin Wohlleben ile birlikte neler yaptığını sorar: “Genelde masa tenisi oynamak üzere buluştuk ve sonra sohbet ettik, buna benzer şeyler.” Götzl tanığa tekrar Böhnhardt’ı sorar. Onunla yakın bir diyaloğu olmamıştır ve hizip aracılığıyla tanışmışlardır ve birlikte çekip gitmek istemişlerdir. Tekrar sorulması üzerine şöyle der: “Herkesin evinde kendince bir sorunu vardı, bu yüzden kaçıp kayıplara karışmak istemiştik.” Somut olarak bir planları olmamıştır. Kaçmışlar fakat polis tarafından yakalanmışlardır; o zamanlar o 16 yaşındadır, Böhnhardt ise bir yaş daha gençtir. He. önce Uwe demiş sonra dediğini düzelterek “bay Böhnhardt” demiştir. Bu tereddütlü yanıtın üzerine Hakim Götzl, bir kez daha tanığın basitçe anlatmasını ister. He. araba çaldıklarını, sonra ise arabayı Stadtroda’da bıraktıklarını ve tutuklandıklarını söyler. Hakim tekrar soru sorar ve tanık doğru düzgün yanıt vermez. Arabayla nereye gitmek istedikleri sorusuna “bir amacımız yoktu”, yanıtını verir. Herkesin bir arabası var mıydı, sorusuna evet, yanıtını verir. Bu yüzden hüküm giymiş midir, sorusuna ise hayır, der. Bildiği kadarıyla Böhnhardt da hüküm giymemiştir.
Götzl, Mundlos, Böhnhardt ve Zschäpe’nin birbirleriyle olan ilişkisini sorar. He. onların muhtemelen arkadaş olduklarını söyler. Hakim, tanığa, artık üçlüye ulaşılamadığından haberdar olup olmadığını sorar. “Ne demek istiyorsunuz?” Hakim açıklar: He. bir süre sonra üçlüye ulaşamama gibi bir durum yaşamış mıdır, üçlü kayıplara karışmış mıdır ya da He. bu konuda bir bilgi sahibi midir? Bu noktada Zschäpe’nin savunma avukatı Sturm müdahale eder ve bu sorunun herkes sanki daha önce He. için ulaşılabilirmiş gibi bir koşul öne sürdüğünü söyler. Götzl herhangi bir şey öne sürmediğini söyler; onun sorusu sadece böyle bir durumun mevcut olup olmadığıdır. Wohlleben’in savunma makamından avukat Klemke, Sturm’a hak verir ve ulaşılamaz olmak için daha önce ulaşılabilir olmak gerektiğini söyler. Götzl, tanık o zaman bunu izah etsin, yanıtını verir. Tanık susar. Götzl üsteler ve tanığın 1997, 1998 ve 1999 yıllarında üçlü ile olan ilişkisinin nasıl olduğunu tam olarak belirtmesini ister. He. daha çok Böhnhardt’la buluştuğunu, diğer ikisi ile ise pek işi olmadığını söyler.
Götzl, ayrıntılarıyla anlatmasını ister. “Ayrıntılarıyla anlatılacak ne var?” Buluşmuş, sohbet etmişlerdir, hepsi budur. Bunun dışında bir şey yoktur. 1998 yılında neler olmuştur? He. artık o zaman görüşmediklerini söyler. Götzl, He.’nin 1998 yılında hâlâ diyaloğu var mıydı, diye sorar. He. Böhnhardt’la sadece telefonda konuştuğunu söyler. He. bu konuşmaların nasıl geçtiğini anlatmalıdır; fakat He. Böhnhardt’ın aradığını ve “her şeyin bu kadar” olduğunu söyler. Hakim, onlar karşılıklı birbirlerini aramışlar mıdır ya da bunu nasıl tasavvur etmelidir, diye sorarak üsteler. “Telefon kulübesinden.” Götzl, He.’den tam cümleler kurarak yanıt vermesini ister. He. susar; Götzl telefon kulübesini sorduğunda da aynı şekilde susar. Ancak tekrar sorulması üzerine aralarındaki diyaloğu Wohlleben’in sağladığını, onun hangi telefon kulübesine gideceğini söylediğini, bu şekilde kaçışta ihtiyaç duydukları şeyi öğrendiklerini ve daha sonra onun teslim ettiğini söyler. Ona hangi telefon kulübesine gideceği söylenmiştir, o da ona verilen görevi üstlenmiş ve gereğini yerine getirmiştir. Hakim bunu ona kimin söylediğini bilmek ister. Wohlleben ve S. söylemiştir. Telefonla kaç kez görüşüldüğünü artık tam olarak bilmemektedir; bir tahminde de bulunamayacaktır. Telefonda sadece Böhnhardt’la mı görüşmüştür sorusuna H. telefonda hiçbir zaman bir kadın sesi olmadığını, fakat Mundlos ile konuşmuş olduğunu düşündüğünü söyler. İlk kez ne zaman diyaloğa geçtikleri sorulduğunda tam olarak bilmediğini, onlar kayıplara karıştıktan sonra olduğunu düşündüğünü söyler. Senenin ilk dönemlerinde olsa gerektir; bu zaman dilimi aklındadır; çünkü gazetelerde her yerde bu yazılmıştır. İlk diyaloğunun Böhnhardt’la mı yoksa Mundlos’la mı olduğunu bilmemektedir; çünkü karşısındakinin kim olduğunu bazen çıkaramamıştır. Bir soru üzerine ilk telefon görüşmesinde neler konuşulduğunu hatırlayamadığını söyler.
Hakim Götzl, bunun nasıl geliştiğini sorar; He. ona hangi telefon kulübesinin söz konusu olduğunu bilgisinin iletildiği yanıtını verir; Jena-Ost’taki Liebknecht-Straße’dedir. Tekrar sorulması üzerine ona bu bilgiyi veren kişilerin Wohlleben ya da S. olduğunu söyler. Ona nasıl bir açıklama yapılmıştır? Ona bunu yapıp yapamayacağı sorulmuştur, o da yapmayı kabul etmiş ve yapmıştır. Amacın ne olduğu sorulduğunda He. şahsi eşyalar tedarik etmek yanıtını verir. İlk başlarda durum hakkında pek bir bilgisi yoktur; sonra bazı şeyleri gazeteden öğrenmiştir. Üçlünün neden gitmek zorunda kaldıklarını bilmiyordur ve onlarla pek bir diyaloğu olmamıştır. Wohlleben ve S. ile bu durum hakkında konuşmamıştır; bazı şeyleri gazeteden öğrenmiştir ve başka şeyler sormasına gerek kalmamıştır. Götzl He.’den telefon görüşmelerini ve görevlerini tek tek tarif etmesini rica eder. He. örneğin elinde bir torba Zwickau’ya A4 otobanındaki McDonalds park yerine gittiğini anlatır. Ona telefon kulübesine gitme görevi verilmiştir; Wohlleben’in ona bir torba vereceği söylenmiştir; o da Toyota marka arabasıyla torbayı götürmüştür. Park yerinde beklemesi istenmiştir; biri onu karşılayacak ve torbayı olacaktır, “hepsi bu kadardır.” Bu kişiyi tanımamıştır; herhangi birinin ismi geçmemiştir; ayrıca bu kişi He.’ye sadece ismiyle hitap etmiştir. He. kısa bir süre için arabadan inmiş, torbayı bagajdan almış ve tekrar yoluna devam etmiştir. Bu adam onun boylarındadır ve üzerinde kapşonlu siyah bir tişörtü vardır; torbayı almayı istediği dışında bir şey söylememiştir. Tekrar sorulması üzerine He. torbanın plastik bir torba olduğunu ve içinde CD’ler ile giysiler olduğunu söyler. Bunları da sadece taşırken görmüştür. Wohlleben ya da başka biri her şeyin yolunda gidip gitmediğine dair bilgi almak üzere sorular sormamıştır.
Hakim Götzl, temasa geçişlerin nasıl devam ettiğini sorar. He. bir kez daha giysi ve şahsi belgelerin Zschäpe’nin evinden alınması gerektiği yanıtını verir. Bir akşam Carsten S. ile oraya gitmiştir. He. aşağıda arabada beklemiştir. Götzl bu işlem sorunsuz mu geçmiştir, diye sorar. Hayır, der, polis gelmiş, onları görmüş fakat yoluna devam etmiştir; polis onları ele geçirememiştir. He., S. ile daha sonra tekrar Winzerla’da buluşmuştur. O andan itibaren S. bu işi yapmaya devam etmiştir; H. bu eşyaların Zschäpe’ye gideceği düşüncesinden hareket etmiştir. Fakat bu iş yolunda gitmiş midir, buna dair bir şey söyleyemeyecektir. Bu durumun nasıl geliştiği sorusuna H., S.’nin ona yardımcı olup olmayacağını sorduğunu söyler; o da ondan sonra bu olaya katılmıştır. Bunlar 1998 senesinin ortasında yaşanmış olmalıdır.
Götzl başka temaslar ve görevler söz konusu olmuş mudur, diye sorar. He. evet, der; bir kez daha Wohlleben’den ya da S.’den bir torba almış, bunu Jena’da Felsenkellerstraße’de, bir zamanlar bira üretim yeri olan bir yere teslim etmesi gerekmiştir. Götzl, He.’nin bu torbayı kime verdiğini bilmek ister. He. bunu bilmediğini söyler; bir binanın karanlık girişinde durmuşlardır; adamın koyu renk giysileri ve kapşonu vardır. Gözl oraya nasıl gittiği konusunda üsteler. H. oraya kendi arabasıyla gittiğini söyler. Gittiği yer bir çıkmaz sokak olduğu için aracını aşağıya bırakmış, yamacı çıkmış, torbayı teslim etmiş ve geri dönmüştür. Söz konusu kişi binanın giriş bölümünden dışarı çıkmış, torbayı almış ve gitmiştir. Bu kişinin doğru kişi olduğunu nereden bildiği sorusuna He. onun geleceğini sadece bu kişinin bilebileceği; çünkü o binanın içinde kimsenin yaşamadığı bir harabe olduğu yanıtını verir. Bu kişi sadece torba yanında mı diye sormuştur, o da torbayı ona teslim etmiştir. Torbada ne olduğunu bilmiyordur, torbanın ağzı yukarıdan sıkıca bağlanmıştır. İçinde ne olduğu da ona söylenmemiştir, buna ilişkin de bir tahmini yoktur. Bu görev ona yine telefon kulübesinde verilmiştir; telefonun diğer ucundaki kişi Uwe olduğunu söylemiştir. Tam olarak vaktinde orada olması gerekmiştir ve telefon çalmıştır; kendisine herhangi bir numara verilmemiştir. Torbayı da Wohlleben’den ya da S.’den almıştır; bu da kendisine daha önceden telefonda Uwe tarafından söylenmiştir. Bunun üzerine Wohlleben’e gitmiş, durumu sormuş ve daha sonra torbayı alıp söz konusu yere gitmiştir. Götzl’ün tekrar sorması üzerine sıradan, ağır olmayan bir torba olduğunu söyler. Torbada çıkıntılar oluşmamıştır ve içinde sert bir şeyler olduğuna dair bir şey hissetmemiştir: “Nereden bileyim, artık bir şey bildiğim yok.” He.’ye torbayı teslim ettikten sonra birisiyle konuşmuş mudur, diye sorulur. He. hayır, der. Bu bira üretim yerine ne zaman gittiğini artık bilmiyordur, belki yılın son yarısındadır.
Götzl başka temaslar ve görevler söz konusu olmuş mudur, diye sorar. He. tekrar, telefonla kendisine başka görevlerin verilmiş olabileceğini fakat artık tam olarak bilemediğini söyler. Götzl, He.’nin Felsenkeller’den sonra başka biriyle konuşup konuşmadığını, Wohlleben ya da S. ile buluşup buluşmadığını sorar ve bunları anlayamadığını söyler; bu nedenle bir kez daha tanığa gerçeği anlatmak zorunda olduğunu açıklar. He. başka telefon görüşmeleri olup olmadığını kesin olarak bilmediğini söyler; belki olmuştur, fakat artık bilmiyordur. Götzl, Wohlleben ile diyaloğun nasıl devam ettiğini sorar. He. her hafta sonu Wohlleben ile görüştüğünü söyler; birlikte bir şeyler yapmışlardır. Götzl 1998 yılında tanığın mesleki durumunu sorar. H. o zamanlar bugün hâlâ çalıştığı nakliye şirketinde olduğunu söyler. Hangi şirket diye sorulduğunda, bunu söylemek zorunda mıyım diye sorar. Evet, söylemek zorundasınız, diye yanıt verir Götzl. He. Görjan (sesçil yazım) nakliye şirketinde yanıtını verir. Götzl, He.’ye o zamanlar ne kadar sıklıkla Carsten S. ile görüştüğünü sorar. He. pek az yanıtını verir. Yaklaşık olarak ne kadar sıklıkla görüşmüşlerdir sorusuna He. 1998 senesinin sonuna değin bir ya da iki kez yanıtını verir. Wohlleben ve Schultze ile nasıl temasa geçilmiştir sorusuna ise bu kişilerin onu bulduğu yanıtını verir.
Şimdi hakim, He.’nin Böhnhardt’ı ve onun kişiliğini daha ayrıntılı tasvir etmesini ister. “Onun ilgisini çeken şeyler söz konusu olduğunda bunları yerine getirmeyi bilirdi.” Bu He.’nin çıkarımıdır ve buna ilişkin verebileceği bir örnek yoktur; Böhnhardt sürekli yanında bir bıçak bulundurmuştur. Bunun amacının ne olduğu sorusuna He., savunma amaçlı olduğunu düşündüğünü söyler yoksa biri yanında neden silah bulundurur ki! Başka silahlar olduğu hakkında bir bilgisi yoktur. Böhnhardt’ın paraşütçü çizmeleri hep olmuştur, bir de savaş pilotu ceketine benzer bir ceketi. Onun siyasi düşünceleri nelerdir? Böhnhardt’ın temsil ettiği siyasi ideoloji görünüşünden bellidir ki He. bunu tarif etmiştir; onun kısacık saçları görüşünü belli etmektedir. Götzl fikirlerini sorar. He. birlikte gösterilere katıldıkları yanıtını verir. Bir kez Dresden’de ve Neuhaus’daki „Sandro-yürüyüşünde“ bulunmuşlardır. Bu gösterilerin içeriğine ilişkin sorulara tanık yanıt vermez; bir kez daha bu yerlerin ismini söyler ve susar. Götzl, Böhnhardt meselesini tekrar ele alır ve onun fikirlerini sorar. “O yabancılara karşıydı.” He. bu konuda başka bir şey bilmemektedir. Acaba He. Böhnhardt’ın şiddet karşısındaki tavrını bilmekte midir? Silahlar hakkında hiç sohbet etmemişlerdir; ayrıca şiddet uygulanması onların sohbetlerinin konusunu oluşturmamıştır; Böhnhardt’ın siyasal anlamda ulaşmak istediği şeyin ne olduğunu da bilmiyordur.
Götzl konuyu değiştirir ve He.’ye “Pogromly” oyununun kendisine ne ifade ettiğini sorar. Evet, der He., bu oyun Monopoly oyunun değiştirilmiş halidir. Bu oyunla bir alakası olmuş mudur sorusuna da evet yanıtını verir. Tekrar sorulması üzerine bu oyunları evinde barındırdığını, oyunları satın alan çıktığında S.’ye ya da satan alan kişiye oyunu ilettiğini söyler. Oyunları Wohlleben ve S.’den tedarik etmiştir; oyunların kaynağı Böhnhardt ve Mundlos’tur. Fakat oyunların satışını bizzat kendi yapmamıştır. Bazen ilettiği oyun karşılığında para almıştır, oyunların parasının ödendiğini bildiği durumlarda ki bu bilgiyi Carsten ya da Wohlleben’den edinmiştir, sadece oyunu teslim etmiştir. Onda yaklaşık 20 adet oyun depolanmıştır. Onun bildiği kadarıyla 100 kadar oyun imal edilmiştir ki bunu gazeteden öğrenmiştir; o zamanlar bundan haberi olmamıştır ve diğer oyunların nerede olduğunu da bilmemiştir. Götzl onda depolanan oyunların hepsinin satılıp satılmadığını sorar. He. sanırım evet, der; bu oyunlar sağcı camianın tanıdık çevresince satın alınmıştır; isimlerini bilmemektedir; adresi bu kişilere verilmiştir; bu kişileri daha önce görmüşlüğü vardır; fakat onları ismen tanımamaktadır. Söz konusu kişiler bilhassa bu oyunu sormuşlardır; o da onlara oyunu vermiştir. Oyunların üçü ya da dördü oyunu satın alan kişiler tarafından bizzat gelip alınmıştır. Oyunun fiyatı 100 Euro’dur. Bu kişiler kendi tanıdık çevresinden değil, Wohlleben, Carsten S. ve Holger G.’nin çevresindendir. Götzl, H.’den G.’nin rolünü izah etmesini ister, şimdiye değin buna değinilmemiştir çünkü. G. zaman zaman gelip oyunları almıştır. Bundan sonra kısa bir ara verilir.
Sonra Götzl tekrar „Pogromly“ oyununu ve oyunun içeriğini sorar. He. kentleri “Yahudilerden temizlemenin” söz konusu olduğunu ve oyunun üzerinde toplama kamplarının yer aldığını söyler. Oyunu ilk kez 1997/1998 yılında Böhnhardt’ta görmüştür. Götzl, He.’ye bay Kapke’yi tanıyıp tanımadığını sorar. He. evet der ve tarif etmesi istendiğinde bir “tanıdık” yanıtını verir. Onu aynı zaman diliminde Wohlleben aracılığıyla tanımıştır. Wohlleben ve Kapke onun en iyi arkadaşlardır. Kapke ve Böhnhardt’ın ilişkisinin nasıl olduğu sorusuna He. bunu yüzde yüz bilmediği, fakat arkadaş olduklarını söyleyebileceği yanıtını verir. Götzl, He. ile Böhnhardt’ın arkadaş olup olmadıklarını sorar. He. böyle bir şey için pek az görüştüklerini, birbirlerinin en iyi arkadaşları olmadıklarını ama yine de arkadaş olduklarını söyler. Mundlos ve Zschäpe ile pek bir alakası olmamıştır; onları sadece görmüşlüğü vardır. Telefonda konuştuğu kişinin Mundlos olup olmadığını çıkaramamıştır; insanın sesi telefonda hep değişik çıkar, fakat telefonda Mundlos ile de görüşmüş olduğu ihtimalinden yola çıkmaktadır.
Götzl, He.’nin o dönemlerde devletin kimi makamlarının onunla görüştüğü saptamasında bulunur. He. bunu doğrular ve bu kurumun VS olduğunu söyler; onu işe dahil etmeye çalışmışlar ve ona para teklif etmişlerdir. Wohlleben hakkında bilgi edinmek istemişlerdir. 1998 senesi olsa gerektir, fakat yine de kesin olarak bilmemektedir; o zamanlar eski kömür sobasının olduğu inşaat firmasında çalışmaktadır. VS’den bir kişi gelmiştir; iki kez diyaloğa geçmişlerdir. Götzl, ikinci diyaloğun nasıl gündeme geldiğini sorar. Onun iş çıkışını beklemişlerdir; sonra ise o böyle bir şey yapmayacağını söylemiştir “ve böylesi iyidir.” İlk seferinde hayır yanıtını vermiştir, ikinci seferinde ise ona para teklif edilmiştir ve o tekrar hayır demiştir. Ve olan biteni Wohlleben’e aktarmıştır. Wohlleben’in bu anlatılanlara tepkisi ne olmuştur, diye sorulur. He. ikinci buluşmada yanında bir kayıt cihazı götürmüştür; ona daha çok para teklif edilmiştir; fakat o bunu kabul etmemiştir. Götzl, kayıt cihazını Wohlleben ile mi kararlaştırmışlardır, bilmek ister. Fakat He. artık bunu bilmiyordur. Götzl üsteler ve Wohlleben ile neler tartışıldığını bilmek ister. He. başından geçenleri anlatmış ve onlarla çalışmayacağını söylemiştir.
Götzl devlet daireleriyle başka temaslar olup olmadığını sorar. He. evet der, LKA Erfurt ve MAD. yanıtını verir. 1999 yılında Mehringstadt’ta Federal Almanya Silahlı Kuvvetleri’ndeyken olmuştur. 22.01.1999 tarihinden 22.11.1999 tarihine değin orduda bulunmuştur. Hakim konuşmaların içeriğini sorar. H. LKA’nın ona kurye olarak çalışmasından dolayı ihtarda bulunduğunu, Zwickau’yu, Felsenkellerstraße’yi ve Zschäpe’nin dairesini bildiklerini söyler. Götzl onların ne istediklerini sorar. He. iki kişi olduklarını, onun bu işi neden yaptığını bilmek istediklerini, onu hapse girmekle tehdit ettiklerini, ayrıca üçlünün nerede olduğunu bilmek istediklerini söyler. Götzl, VS ile olan konuşmada da üçlünün konu edilip edilmediğini sorar. He. hayır, der. Götzl, MAD ile olan buluşmayı sorar. He. bu buluşmada kurye işlerinin ve sağcı camia ile olan bağlantınların konu edildiğini söyler. Hakim, He.’den beklenen şeyin ne olduğunu sorar. He. ondan Federal Almanya Silahlı Kuvvetleri’nde bulunduğu sürece sağcı aksiyonlara katılmamasının istendiğini söyler. MAD, Federal Almanya Silahlı Kuvvetleri’nin iç güveliğinden sorumlu olduğu için onun kişiliği genel anlamda ele alınmıştır. He. bu konuda ne söyleyecektir? He. ona tekrar yardım edip etmeyeceğinin sorulduğunu onun da evet yanıtını verdiğini söyler. “Başka neler ?” diye sorulduğunda ise tanık susar.
Ardından Götzl, herhangi bir zaman diliminde, üçlünün ortadan nasıl kaybolduğuna dair ve koşullar hakkında bilgi alıp almadığını sorar. H. hayır yanıtını verir; o da gazeteden öğrenmiştir. Götzl üsteler ve Jena’yı hangi araçla terk ettiklerine dair bilgisi olup olmadığını sorar. Tabii ki biliyordur: Wohlleben’in arabasıyla gitmişlerdir; ona Wohlleben’in bizzat kendisi anlatmıştır. Aldığı diğer bilgiler nelerdir sorusuna H. onların sadece bir arabasının olduğunu, arabanın da yolda bozulduğu ve sonra tekrar geri getirildiğini söyler. Götzl arabayı kimin getirdiğini sorar. H. sanırım bay [Andreas] Ra. ve bay Ko.’ydu der. Bunu Ko.’dan öğrenmiştir; çünkü Ko. arabayı trey ile çekmiştir. Nasıl bir arabadır diye sorulur. Peugot 205 marka, siyah, JU 265 plakalı bir araçtır. Götzl yine LKA’nın sorgulmasına geri döner ve bilgilerin kaynağı hakkında konuşulmuş mudur diye sorar. He. onu izlediklerini, ona Zwickau yakınlarındaki park yerine ait üzerinde teslimatın yapıldığı kişiyi gösteren fotoğrafın bulunduğu resimler gösterdiklerini söyler.
Götzl, BKA’nın 28.02.2012, 05.03.2012 ve 14.03.2012 tarihlerinde yaptığı sorgulamaları hatırlatmaya geçer. İlk sorgulamayla başlar. Hatırlatma: Böhnhardt’la olan diyalog söz konusudur. Nadiren diyalogları olmuştur; o sıralar He.’nin cep telefonu olmadığı için telefonlaşmamışlardır. Tanık bu hatırlatmayı doğrular. Hatırlatma: Üçlüyle diyaloğu olmuş mudur sorusuna tabii ki yanıtını vermiştir; fakat ne kadar sıklıkla olduğunu bilmemektedir; 1998 yılında Böhnhardt onu aramış ve He.’den kendisine bir şeyler getirmesini istemiştir. Ne götürdüğünü artık bilmiyordur, fakat bir torbadır bu ve bu torbayı Zwickau’ya McDonals’a götürmüştür ve torbayı kimden aldığını artık bilmiyordur. He. böyle bir beyanda bulunduğunu doğrular.
Götzl bir kez daha kendi sorularını sorar ve Wohlleben’le S. arasında He.’nin Böhnhardt ve Mundlos ile artık daha fazla diyaloğa geçmek ve sohbet etmek istemediğine dair bir konuşma geçmiş midir, bilmek ister. He. bir zaman sonra artık bu türden kurye işlerini yapmak istemediğini söylediği belirtir. Götzl, bu kararı almasını gerektiren koşulları sorar. H. kem küm eder, her şey onun için… Bir süre sonra artık bu işi yapmak istememiştir. Götzl üsteler ve He.’nin MAD’daki ifadesinde yardım etmeye devam etmek istediğini beyan ettiğini söyler ve ondan bunu açıklamasını ister. H. bunu söylediğini belirtir ancak tekrar sorulması üzerine bunun gerçeğe uymadığını söyler.
Götzl 28.02.201 tarihindeki sorgulamaya ilişkin hatırlatmalara geri döner. Hatırlatma: He. olayların nasıl geliştiğini betimlemelidir. Wohlleben, Böhnhardt’ın onu aradığını ve ondan bir ricada bulunduğunu söylemiştir. He. bunun verdiği ifade ile örtüştüğünü doğrular. Hatırlatma: Telefon kulubesindeki arama sadece bir defaya mahsus mudur, diye sorulmuştur. Sadece bir kez araçla bir yerlere gidilmiştir, fakat ne kadar çok telefonlaşıldığını artık bilmemektedir; ancak birden fazladır. Götzl, He.’nin neden
sadece bir kez araçla bir yerlere gidildiğini söylediğini sorar, He. bugün Felsenkeller’den de bahsetmiştir. He. Jena’nın sınırları dahilindeydi çünkü yanıtını verir. Hatırlatma: Diğer konuşmaların içeriği nedir diye sorulur. Wohlleben her seferinde konuşmaların yapıldığı mekanı ve zamanı belirtmiş midir? He. şu yanıtını verir: evet, başka konuşmalarda yapılmıştır; ancak kendisine başka bir görev verilmemiştir. Bir süre sonra bu diyaloğu kesmiştir; çünkü bu durum onun için tehlikeli bir hal almıştır. Götzl bununla neyi kastettiğini sorar. He. bu nedenle ceza almak istemediğini söyler. Ne yaptığının farkındadır. Hatırlatma: Torbanın teslim edilişi söz konusudur. Oldukça kısa sürmüştür, adamı daha önce asla görmemiştir; Zwickau numaralı bir plaka olduğunu sanmaktadır. Götzl ayrıca söz konusu kişinin bir aracı olup olmadığını sorar. He. bunu doğrular, araç turkuaz renginde bir Opel Corsa’dır.
Götzl, İsviçre telefon kulübesinden yapılan bir görüşme daha olup olmadığını hatırlıyor mudur diye sorar. Bu He.’ye bir şey ifade etmez. Hatırlatma: 11.04.1998 yılında yapılan konuşmanın orjinal kaydı: “Jürgen, dikkatle dinle, Ralf’a bir haberim var, pazartesi günü saat 14:00’de aynı buluşma yerinde olsun, gelmeden önce de giysiler için Böhni’nin ailesine uğrasın.” He. bunu doğrular. Hatırlatma: Konuşan kişi Mundlos olabilir; fakat aramanın İsviçre’den yapıldığını bilmiyordur. Götzl, üçlünün ya da en azından onlardan birinin İsviçre’de bulunduğuna dair bir konuşma geçmiş midir, diye sorar. He. bu konuda bir bilgisi olmadığını söyler. Hatırlatma: Burada öyle bir ifade yer almaktadır: He. üçlünün muhtemelen İsviçre’de olduğunu bilmektedir; fakat bu sadece dar bir çevrede konuşulmuştur. Üçlünün nerede olduğu hakkında konuşulurken Kapke ve Wohlleben de orada bulunmuştur. O zaman kaçış yeri olarak İsviçre de telafuz edilmiştir. He. böyle denmişse böyledir, der. Bu konuşmadan haberi yoktur. Hatırlatma: Bu durumun onun için “tehlikeli bir hal aldığını” söylemiştir; bununla neyi kastetmiştir? Mayıs ayında Ralf’ı aramış ve artık bu işi yapamayacağını söylemiştir. Sonra askere gitmiş ve onlarla diyaloğu kalmamıştır. He. bu hatırlatmayı doğrular. Götzl He.’ye bir kez daha MAD’daki yanıtını sorar ve He. inadından dolayı böyle söylemiş olacağını belirtir. He.’ye askerlik hizmetine başladıktan sonra tekrar Böhnhardt ya da Mundlos ile diyaloğu olmuş mudur, diye sorulur. He. hayır yanıtını verir. 20 adet Pogromly oyununu nerede depolamıştır diye sorulur? Yatağın altında, der. Aldığı 3000 ya da 4000 Euro kadar bir parayı bay Wohlleben ile bay S.’ye iletmiştir. Bu konuya ilişkin hatırlatma: Oyunları Ralf’tan almıştır; yanında belki André Kapke ve Holger G. ile S. de vardır. Parayı alan Ralf ‘tir ve André’ye para verdiği de olmuştur. Karısının da bundan haberi vardır. He. bunu doğrular. Hatırlatma: He. oyunu bir keresinde Uwe Böhnhardt’ta görmüştür; o zamanlar Paul-Schneider-Straße’de oturmaktadır; oyun daha başlangıç aşamasındadır. Zschäpe’nin dairesine ilişkin hatırlatma: S. içeri girerken o dışarıda binanın önünde arabanın içinde oturmuştur. Sonra da polis gelmiştir; He. onu aramış ve polisin geldiğini söylemiş ve gitmiştir. Birbirlerinden ayrı bir şekilde ortadan kaybolmuşlardır. Daha sonra Winzerla’da buluşmuşlardır ki, burası birinin gelmesi durumunda önceden buluşma yeri olarak kararlaştırılmıştır. He. bunları doğrular.
Götzl tekrar kendi soru sorar; ateşli silahın teslim edilmesi He. ile Wohlleben ve S. arasında konu edilmiş midir? He. hayır yanıtını verir. Ateşli silahların nereden temin edileceğine dair o zamanlar bilgisi olmuş mudur sorusuna He. bu tür konuşmalar duyduğu yanıtını verir. Wagnergasse’de camianın Madley adında bir dükkânı olduğunu öğrenmiştir. O da oradan ayakkabı satın almıştır. Orada çalışan insanları tanımamaktadır; fakat Frank Li. ismi ona bir şeyler ifade etmektedir; bildiği kadarıyla bu kişi dükkânın sahibidir. Onu da sadece simaen tanımaktadır. Oradan silah temin edilebileceğini tesadüfen duymuştur; fakat kimseyle bu konuda konuşmamıştır.
Öğle arası verilir. Duruşmaya başlanıldığında Götzl, He.’nin üçlü ocak ayında Jena’dan ayrıldıktan sonra Kapke’nin 1998 yılı döneminde üçlü ile diyaloğu olup olmadığına dair bir şey söyleyebilecek midir, diye sorar. He. tam olarak bilmediğini, fakat böyle bir şeyin olabileceğini düşündüğünü söyler. Buna ilişkin bir bilgisi yoktur; fakat neticede onlar arkadaşlardır. Bu konu hakkında Wohlleben ile konuşmamıştır; ayrıca üçlü için tahsis edilmiş parayı Kapke’nin kendi cebine indirmiş olduğu hakkında da konuşmamıştır; bunu daha sonra gazeteden öğrenmiştir. Hatırlatma: Kapke hakkında neler anlatabilir? He. onu Wohlleben aracılığıyla 1993 yılında tanımıştır. İlk başlarda onunla doğru düzgün bir bağlantısı olmamıştır; Kapke onun üzerinde tehditkar bir etki yaratmıştır. André ve Ralf ta ki kavga edesiye değin oldukça yakın arkadaşlardır; He. kavgalarının nedeninin üçlü için topladıkları para olduğunu düşünmektedir. Ayrıca H. Götzl’ün az önce sorduğu şeyin bu olduğunu ekler. Fakat bundan haberi olmamıştır. Hatırlatma: Söz konusu şahıs 1,80 boylarında oldukça zayıf biridir; He. tam olarak hatırlayamaktadır. Götzl orada yalnız mıdır, diye sorar. He. oraya kız arkadaşıyla birlikte gittiğini söyler. Hatırlatma: Söz konusu paket bir ayakkabı kartonundan daha küçüktür ve ip gibi bir şeyle bağlanmıştır. He. bunu doğrular. Hatırlatma: Sorgulamada He.’ye neden tuhaf bir duyguya sahip olduğuna dair bir tahmini var mıdır, diye sorulmuştur. He. sorgulamada paketin ağır olduğunu beyan etmiştir. Bugünkü bilgisiyle paketin içinde silah olduğunu tahmin etmektedir. He. bu hatırlatmaya ilişkin paketin kapalı olduğunu ve içine bakılamadığını söyler. İçinde ne olduğunu bilmemiştir. Paketin içinde ne olduğu hakkında konuşulmamıştır. Götzl, He.’nin bugünkü bilgisiyle paketin içinde silah olduğunu tahmin ettiği ifadesiyle neyi kastettiğini sorar. He. insanın duyduğu ve okuduğu her şeyin ortaya çıktığı yanıtını verir.
Plastik torbanın teslim edilişine dair hatırlatma: (muhtemelen bir sonraki sorgulamaya aittir) Ralf onunla birebir diyaloğa geçmiş ve yakın bir zamanda üçlünün ona telefon edeceğini söylemiştir. Teslim edeceği şeyin ne olduğunu söylememiştir. Saat 18 ile 20 arası telefon kulübesine gitmiştir. Telefonu açmış muhtemelen Uwe Böhnhardt ile konuşmuştur. Bu kişi ona torbayı getirip getiremeyeceğini sormuş ve McDonalds’ın oradaki park yerine getirmesini istemiştir. Teslimatı yapacağı kişinin kim olduğu ona söylenmemiştir. Üzerinden bir hafta bile geçmeden Wohlleben elinde bir torba ile çıkıp ona gelmiştir. Wohlleben ona McDonalds’ın oradaki park yerinde saat kaçta olması gerektiğini bildirmiştir. Zamanı çok azdır, arabayı oldukça hızlı sürmesi gerekmiştir. Son defasında torbanın içinde neler olduğuna dair eksik beyanda bulunmuştur. İfadesinin aksine torbanın içine bakmıştır; torbada CD’ler ve kapakları vardır. Bu nedenle Wohlleben’e bunun manasını sormuştur. Wohlleben ona CD kapaklarının içinde nakit olarak 250 Euro bulunduğunu, bu paranın bağış olarak toplandığını söylemiştir. He. bunların hepsini doğrular.
Felsenkellerstraße’ye ilişkin hatırlatma: H. sorgulamada ilk yaptığı kuryeliğin ardından Wohlleben’in tekrar ona geldiğini ve onun bir kez daha kuryelik yapması gerektiğini söylediğini beyan etmiştir. Böhnhardt onunla konuşmak istemektedir; onun tekrar aynı telefon kulübesine gitmesi gerekir. Böhnhardt Wohlleben’in ona küçük bir paket vereceğini söylemiş ve ondan Felsenkellerstraße’ye gitmesini istemiştir; orada biri ondan bu paketi teslim alacaktır. Bir iki gün sonra Wohlleben çıkıp gelmiştir; o da kız arkadaşıyla birlikte arabayla adı geçen Felsenkellerstraße’ye gitmiştir. Bu olay onda şüphe uyandırmıştır. Paketin ağırlığı yaklaşık bir litre süt kadardır. Tuhaf bir duyguya kapılmıştır, fakat paketin içinde ne olduğunu bilmemektedir. Bu tuhaf duyguya kapılmasının sebebi onu karşılayan kişinin başında kapşonunun olması ve tanınmamak için özen göstermiş olmasıdır. Birkaç gün sonra Wohlleben ile buluştuğunda ona paketin içinde ne olduğunu sormuştur. He. bunları doğrular ve Wohlleben’in ona yanıt vermediğini söyler.
Hatırlatma: He. Wohlleben’in sorusuna yanıt vermediğini öylece sorunun havada kaldığını anlatmıştır. Aslında pakette ne olduğunu düşünmüş olması gerekirdi. Bunun üzerine He. ona kurye işlerini bundan böyle yapmayacağını söylemiştir. He. bunları doğrular. Götzl, He.’nin Wohlleben’e paketin içinde silah olduğuna dair şüphesi olduğunu söyleyip söylemediğini sorar. He. hayır yanıtını verir.
Hatırlatma: He. ifadesinde ondan sonra bir daha kuryelik işi yapmadığını fakat aracı kişi ya da haber taşıyan kişi olarak yardımını sunmaya devam ettiğini belirtmiştir. Götzl bunun nasıl işlediğini sorar. He. ona telefonda bir şeylerin söylendiğini onun da bunu başkalarına ilettiğini söyler. MAD’a ilişkin hatırlatma: Bomba yapma çalışmaları somut olarak sorulduğunda He. her daim kuryelik yapacağını beyan etmiştir. Üçlüyü sistemin değişmesini sağlamak isteyen sağcı teröristler olarak gördüğünü söylemiştir. He. inadından dolayı bu şekilde ifade verdiğini söyler. MAD’a ilişkin hatırlatma: He. söz konusu amaçlara ulaşmak için şiddete başvurulması koşuluyla bir devrime katılabileceğini söylemiştir. He. ifadesinde böyle dediğini fakat bunu neden yaptığını bilmediğini söyler.
Hatırlatma: He. sorgulamada Böhnhardt’ın bir silah delisi olduğunu ve onun başka bir çıkar yol olmadığında silahla çarpışacağının farkında olduğunu söylemiştir. Böhnhardt yabancılardan nefret etmektedir; devleti temsil edenlere karşı silahla savaşmak istediği ise o zamanlar konu edilmemiştir. Götzl, He.’den bu ifadeyi açıklamasını ister. He. Böhnhardt’ın bir silah delisi olduğunu ve pek çok silah hakkında bilgisi bulunduğunu söyler. Hatırlatma: He. Böhnhardt’ın yabancılardan nefret ettiği saptamasında bulunmuştur; çünkü Böhnhardt yabancılara karşı olduğunu söylemiştir. Bir soru üzerine He., Böhnhardt’ın yabancıların sadece sınır dışı edilmesiyle kalınmaması gerektiği aksine onların KZ’de (toplama kampı) tutulması ve hatta en iyi çözümün onları gaz odalarında öldürmek olduğunu söylediğini beyan etmiştir.
Götzl yapılan telefon görüşmelerinin zamansal dizgesine ilişkin hatırlatmada bulunur: He.’nin telefon hattının 10.03.1998 tarihinden itibaren dinlenmesi. He. pek çok kez kimliği bilinmeyen bir erkek tarafından aranılmış ve telesekretere kimi bilgiler bırakılmıştır. 11.4.1998 tarihinde ise İsviçre’den aranılmıştır: “Böhni’nin ailesine uğraması ve giysiler satın alması rica edilir.” 16.04.98: “Jörg merhaba, bu haber Ralf için; aynı yere gelsin, paraya ihtiyacımız var; anneye gitsin ve videoteyp ile giysileri alsın.“ Ve „Ralf çarşamba günü saat ikide buluşma yerinde olsun, onun haberi var.“ He. bu zamansal dizgeyi doğrular ve söz konusu mesajları ilettiğini söyler.
Götzl şimdilik sorgulamasını bitirir. Bu nedenle BWA (Federal Savcılık) adına OStAin (Başsavcı) Greger, He.’ye Schindler ve „der Lange“ isimlerinin bir şey ifade edip etmediğini sorar. H. hayır yanıtını verir. Sonra müdahil avukat Basay soru sorar. Basay, Zwickau’daki Frühlingsstraße 26 numarayı, üzerinde “yarın saat 15:00’e değin Helbig Oto galerisinde ve saat 09.00’da Erich-Mühsam-Str.’de” yazılı olan notu, Thomas Bi, Jürgen Lä ile Thomas St’yi sorar. Tanık tüm bunların kendisine bir şey ifade etmediğini söyler. Müdahil avukat Kuhn, He.’nin kız arkadaşının oynadığı rolü ve He.’nin onu neden Felsenkeller’deki teslimata giderken beraberinde götürdüğünü sorar. He. bunu bilmediğini, bir nedeni olmadığını söyler. Ayrıca kız arkadaşı teslimatın ne olduğunu sormuş, bunun ona uygun bir şey olmadığını söylemiş ve ondan bu işe son vermesini istemiştir; o da Wohlleben’e bu işi yapmaya devam etmek istemediğini söylemiştir. Kuhn, He.’ye devam etmesinin riskli olduğunu söylediğinde bu riskle neyi kastettiğini sorar. He. yaptığı bu iş için cezalandırılmaktan korktuğunu söyler. Onu izlemişlerdir; Zwickau’ya giderken bir helikopter onu takip etmiştir. Hatırlatmaların yapıldığı diğer sorgulamada He. kuryelik işine neden son vermek istediğine ilişkin bir açıklama yapmaktan kaçınır. Götzl’ün sorgulamasındakine benzer yanıtlar verir: Karanlıktır, artık tanımadığı kişilerle buluşmak istememektedir vs. Fakat o zamanlar aklına silah gelmemiştir. Kuhn Pogromly oyununu ve bu oyunun H.’de depolanmasına nasıl son verildiğini sorar. H. bu hatırlatma üzerine öylece son verildiğini, Wohlleben’in başka oyunların gelmeyeceğini söylediğini, ancak bunun nedeni açıklamadığını belirtir. Kuhn, Tibor Re., Enrico Th. ve „Flaxe“ isimlerini sorar. He. tanıdığı Tibor ismi dışında diğer isimlerin kendisine bir şey ifade etmediğini söyler. Kuhn, H.’nin yaptığı yardımlardan dolayı hakkında ceza davası açılıp açılmadığını bilmek ister. He. hayır yanıtını verir; fakat LKA tarafından bununla tehdit edilmiştir; daha sonra ise bu konuda bir şey duymamıştır.
Müdahil avukat Scharmer, MAD’nin yaptığı sorgulamadaki hatırlatmaları sorar. He. ifadesinde kuryelik işini üstlenmeye hazır olduğunu açıklayan tek kişi olduğunu belirtmiştir. He. bu ifadeyi doğrular, bildiği kadarıyla onun dışında kimse bu işi yapmamıştır, fakat bu bilgiyi kimden aldığını artık bilmemektedir. Bunu müdahil avukat von der Behrens sormuştur. Von der Behrens bir kez daha McDonalds’ın oradaki park yerine giderken helikopter ile takip edilmesini ve ardından LKA’nın 1999 yılında H.’ye gösterdiği resimleri sorar. He. resimlerde onun arabasının ve Wohlleben’inin, ayrıca teslimatın yapılışının yer aldığını söyler. LKA ona, ne kadar hızlı giderseniz gidin peşinizden gelmesini biliriz, demiştir. Park yerinin fotoğrafı helikopterden çekilmiştir. He.’nin torbayı verdiği kişiyi He. sorgulamada şöyle tarif etmiştir: Adam onunla aynı boydadır, yani 1,85 boyunda, kısa, koyu kumral saçlı, yirmi ila otuz yaşları arasında biridir ve üzerinde kapşonlu bir ceket vardır.
Ara verilir. Aranın ardından avukat Stahl, Zschäpe’nin savunma makamı adına soru sorar. Mahkemedeki bu sorgulama oldukça verimsiz geçmektedir; He. 2012 yılındaki sorgulamada daha ayrıntılı ifadelerde bulunurken bugün durum bu değildir; bunun nedeni sorulur. He. bilmediğini söyler. Tekrar sorulması üzerine bu kez diğer sorgulamalardan daha fazla heyecanlandığını, çünkü salonda pek çok kişinin olduğunu söyler. Stahl, MAD’nin yaptığı sorgulamaya geri döner ve He.’nin ifadesinde üçlüyü sağcı teröristler olarak gördüğünü beyan ettiğini söyler. He. beyanını doğrular. Stahl, He.’nin üçlünün kayıplara karışması meselesiyle ne zaman ilgilenmeye başladığını sorar. He. ilk kez telefon hizmeti verdiğinde yanıtını verir; ayrıca bu konu gazetede yer almıştır. Bu yaptıklarını her şeyden önce Böhnhardt için yapmıştır; çünkü içlerinde en çok onu tanımaktadır. Fakat üç kişinin sözkonusu olduğunun farkındadır. Bomba yapımı bağlamında Zschäpe’yle ilgili bir bilgisi yoktur. MAD’ın silahlı mücadeleye ilişkin sorusuna dair ise hatırladığı bir şey yoktur.
Avukat Klemke, Wohlleben’in savunma makamı adına soru sorar. Böhnhardt’ın bıçağı neresinde taşıdığını bilmek ister. He. pantolonun cebinde ya da kemerinde taşıdığını söyler ve tekrar sorulması üzerine bıçağı sadece bir kez gördüğünü itiraf eder. Klemke tanığa temsilci sözcüğünün ne anlama geldiğini sorar. He. bunun bir meseleyle ilgili olduğunu söyler; fakat tekrar sorulması üzerine bu sözcüğü pek de sık kullanmadığını belirtir. Sonra He.’den nasıl olup da BKA’nın sorgulamasına gelinildiğini betimlesi istenir. He. bir çağrı aldığını, sonra da Jena’daki polis merkezinde sorgulandığını, sorgulamada üç adamın bulunduğunu anlatır. Klemke, He. oradayken, şimdi mahkeme önünde verdiği evet ya da hayır yanıtından daha ayrıntılı bir şekilde yanıt vermiş midir, bilmek ister. Götzl itiraz eder, bu soru sorgulamayı önemsizleştirmektedir. He. orada mümkün mertebe yanıt vermeye çalıştığını söyler. Ortam onun açısından gergindir. Götzl oradaki memurun ruh halini sormanın bir spekülasyon sorusu olduğunu söyler. Klemke sorgulamayı yapan memurların ses tonlarını sorar. Ses tonunun oldukça belirleyici olduğunu söyler. Bağırma çağırma olmamıştır; fakat seslerini yükselttikleri olmuştur. Sorgulamanın sekiz saat sürdüğünü düşünmektedir. Ara verilmiştir; iki kez sigara içme arası, bir kez de yemek yeme arası. Klemke, He.’nin 1998 yılında hangi gazeteleri okuduğunu sorar. O günden bugüne değin her gün OTZ ve TLZ gazetelerini okumuştur. Gazetede yazan neredeyse her şeyi, NSU meselesi de dahil olmak üzere okumuştur. Klemke, He.’ye Wohlleben ile olan arkadaşlığının onun tutuklanmasına değin sürüp sürmediğini sorar. He., “hem evet hem hayır” yanıtını verir. Bir yıl önce, Wohlleben’in iş yerinde görüşmüşlerdir; Wohlleben çalışmıştır, sonra bir daha görüşmemişlerdir. Görüşmemelerinin sebebi olarak He. ikisinin de aile kurmuş olmasını gösterir. 04.11.2011 tarihinden sonra bir daha Wohlleben ile konuşmamıştır.
Klemke ikinci sorgulamayı sorar. He. Karlsruhe’ye gittiğini, sorgulamadan önce bir memurla herhangi bir konuşmanın yapılmadığını söyler. Jena’daki sorgulama öncesinde de herhangi bir konuşma olmamıştır, sigara aralarında da konuşmamışlardır. Klemke, kaç kez kuryelik yaptığını sorar. He. üç kez der ve sayar: Zwickau, Felsenkeller. Sonra ara verir, burnundan solur ve iki kez diyerek ifadesini düzeltir. Klemke, Felsenkellerstraße’deki teslimatta önce içinde eşyaların olduğu bir torba teslim ettiğini sonra ise bunun bir paket olduğunu söylediğini belirtir. He. plastik torba içinde bir paketti, yukarıdan bağlanmıştı, artık tam olarak bilmiyorum, üzerinden çok zaman geçti der.
Şimdi avukat Hösl, Carsten S.’nin savunma makamı adına He.’nin S. ile nasıl tanışmış olduğunu soru sorar. He. Wohlleben aracılığıyla tanışmış olduğunu tekrarlar; ikisi de o zamanlar 18 yaşındadır. Ayrıca der He. 1995 yılında tanışmışlardır ve o zaman S. 15 yaşındadır. Hösl onların ilk kez 1997 senesinin sonunda tanışmış olduklarını iddia eder. Hösl sorusuna “Olamaz mı…” diye başlar. Avukat Schneiders, Wohlleben adına söz alır ve soruya itiraz eder. Hösl, araba hırsızlığı meselesini ele alır. He. o zamanlar 15 yaşında olduğunu, 1990/91/92 yılları olduğunu söyler. Danny Sch., Mike En., Sandra ve Böhnhardt onun yanındadırlar. Wohlleben yanlarında değildir. 1993 senesinde Böhnhardt’a karşı hazırlanan iddianameden bir hatırlatma: Böhnhardt ilk arabayı çalmış; Jörg ve Mike En. de bu arabayla Jena’ya gitmişlerdir. Sonra Böhnhardt bir araba daha çalmış, Birr R. ve Wohlleben ile Münih üzerinden Avusturya’ya gitmişler, orada tutuklanmışlar ve Jena’ya geri getirilmişlerdir. He. Wohlleben’in yanlarında olup olmadığını bilmediğini söyler. Hösl, He.’nin S. ile ne kadar sıklıkla buluştuğunu ve yanlarında her zaman Wohlleben’in olup olmadığını bilmek ister. He. sık görüşmediklerini ve görüştüklerinde Wohlleben’in her zaman yanlarında olduğunu söyleyebileceğini belirtir.
Şimdi de (S.’nin savunma makamı) avukat Pausch, He.’nin nasıl olup da hırsızlık yapmaya yardım ettiğini sorar. He. ona bunu soranın S. olduğunu tahmin ettiğini tekrarlar, fakat kesin bir yanıt veremeyecektir; ayrıca Wohlleben de söz konusu olabilir. Karanlık olduğu ve arabalarında mavi ışık olduğu için polisin geldiğini görebilmiştir. Pausch ona göreve ilişkin raporu hatırlatır; bu raporda olayın 26.08.1998 tarihinde, öğleyin saat 12.20’de olduğu yazılıdır. He. “o zaman yanılıyor olmalıyım.”, der. Bu konuyla ilgili olarak Wohlleben’nin rolü nedir, hatırlayamamaktadır. Pausch, Pogromly oyununa geri döner ve burada Schultze’nin rolünün ne olduğunu sorar. He. bu konuda çok bir şey bilmediğini, sadece S.’nin oyunları ona paketlenmiş olarak getirdiğini ve onun oyunlar verildiğinde S.’ye haber verdiğini beyan eder. H. hırsızlığın tekrar sorulması üzerine kendisinin araba ile S.’nin ise yürüyerek gittiğini söyler. S.’yi yanına alıp almadığını artık bilmiyordur.
Şimdi tekrar avukat Hösl soru sorar; VS ile kaç kez buluşulduğunu bilmek ister. He. eski iş yerinde iki kez buluşulduğu yanıtını verir. Hösl ona belgelerde üç kez buluşulduğunun yazılı olduğunu hatırlatır.
İlk iki buluşma 10.08.1998 ve 11.08.1998 tarihlerinde, üçüncü buluşma ise hırsızlık olayından iki gün sonra 28.08.1998 tarihinde olmuştur. He., hayır, der, sadece iki buluşma olmuştur. Hösl ona bir ifadeyi hatırlatır; bu ifadede He. VS’nin üçlü hakkında bilgi edinmek istediğini belirtmiştir. He. sadece Wohlleben’in söz konusu edildiğini söyler.
Hakim Götzl şimdi bir kez daha soru sorar. He. önce üç kez kuryelik yaptığını söylemiş, sonra da iki kez diye düzeltmiştir; Götzl bunun nedenini sorar. He. oyunlarla birlikte hesapladığını söyler. Götzl bir kez daha ilk sorgulamanın zamanını ve verilen araları yüksek sesle okur. Bu sorgulama altı saat sürmüştür ve üç kez ara verilmiştir. Götzl tanığa torba ile paket arasındaki farkın ne olduğunu bilip bilmediğini sorar. Tanık açıklar ve Felsenkellerstraße’deki teslimatta torbanın içinde sert bir cisim olduğu saptamasında bulunur. Weingarten, Wohlleben’in de orada bulunması onu etkilemiş midir ya da onu sıkıntıya sokmuş mudur, diye sorar. He., evet der. Torbanın ağırlığı konusuna geri dönüldüğünde He. kesin bir şeyler söylemek istemez; artık bilmiyordur.
Şimdi de müdahil avukat Narin soru sorar. Acaba He. bugün burada ifade vereceği hakkında önceden birileriyle konuşmuş mudur? He. sadece şefi ve kız arkadaşıyla konuştuğunu söyler. Pogromly konusunda daha önce verdiği ifadede söylediklerinin aynısını beyan eder; CD’lerin içindeki paranın bağışta toplanan para olduğunu nereden bildiğini artık bilmiyordur. He., Böhnhardt’ın anne ve babasını simaen tanımaktadır. Onlardan herhangi bir şey almış mıdır sorusuna He. hayır yanıtını verir. Uwe Böhnhardt’ın hesabından para çekmiş midir, sorusuna da hayır yanıtını verir. Kısa bir aradan sonra Narin, bankada çekilmiş bir fotoğrafı gösterir; fakat He. resimden kimseyi çıkaramaz. Avukat Klemke, He.’nin Böhnhardt’ı silah delisi olarak tanımlamasının aklına nereden geldiğini sorar. He. ’nin Böhnhardt’ın silahlarla ilgilendiğini ve bu konuda bilgisinin çok olduğunu söyler. Avukat Behnke He.’ye kuryelik işi için para alıp almadığını sorar. He., hayır der, bu işi Wohlleben ve Böhnhardt’a olan arkadaşlığından dolayı yapmıştır. Avukat Schneiders açıklama yapma hakkını saklı tutmak istediklerini söyler; pek çok müdahil avukat da bu görüşe katılır. Bunun üzerine Götzl, duruşma gününü sonlandırır.