399. Duruşma Günü Özeti – 19 Aralık 2017

0

Davadaki mütalaa süreçleri esnasında duruşma günlerine ait özetleri yayınlayacağız. Bunlarla ilgili söz konusu özet tutanaklara ise daha sonra yer vereceğiz.

399. Duruşma Günü Özeti – 19 Aralık 2017

Bugün yine kısa bir gün olması planlanıyordu ancak müdahil davacı avukatı Reinecke’nin – teknik problemler yüzünden yaşanan kısa bir gecikmeden sonra – kapanış konuşmasını tamamlaması da bugüne dahil oldu. Reinecke öncelikle müdahil davacı avukatı Mustafa Kaplan’ın kapanış konuşmasına dair birkaç söz etmeden geçmedi. Kaplan, geçen Perşembe günü Reinecke’nin kapanış konuşmasının ilk bölümünün ardından kendi kısa kapanış konuşmasını yapabilmişti ve konuşmasının neredeyse tamamını müdahil davacı avukatı meslektaşlarının çoğu hakkındaki eleştirisine ayırmıştı. Kendisi bilhassa Angela Merkel’in sözünü verdiği aydınlatma vaadinin yerine getirilmesi – özellikle müdahil davacıların- talebine imada bulunmuştu, Merkel’in Mahkeme Başkanı Götzl’ü aramış olması nedeniyle, bu talebin mahkeme dava süreci üzerinde politik nüfuz kullanılması anlamına geldiğini belirtmişti. Reinecke bu konuda, siyasetin dava üzerine asla etkisi olmamış olduğunu söyledi, “tam tersine bu dahilde siyasetin davayı, sonraki aydınlatma faaliyetleri ile arasına mesafe koymak için kullanmış omamasının söz konusu” olduğunu söyledi. Reinecke müdahil davacı avukatlarının kapanış konuşmalarını ve açıklamalarını bilmeyen Kaplan’ın kapanış konuşması göz önüne alındığında, bu cehaletin kuvvetler ayrımı hakkında “bos laflar” yaymak için temel kabul edilemeyeceğini söyledi ve devam etti: “Eğer bu davada kuvvetler ayrımı tehlikeye girdiyse, buna Anayasayı Koruma Dairelerinin dosyaları erişime kapama ve açma tutumları suretiyle nüfuzlarını yönlendirici bir şekilde kullanmaları neden olmuş olabilir. Avukatların rolü hakkında Reinecke şöyle konuştu: “Bir şeyi yapmam mümkün değil: yargının bağımsız bir organı olmama referansla vekaleti müvekkilin talep ettiğinden farklı bir şekilde kullanmak. Bunun caydırıcı bir örneğinden dün, bir müdahil davacının mahkemeye yazdığı mektup vasıtasıyla haberdar olduk. [Reinecke bununla, Angela Wierig’in müvekkilinin geçen haftaki kapanış konuşmasının ardından artık onun tarafından temsil edilmek istemediği şeklindeki talebine atıfta bulundu.] Müvekkil bana, Anayasayı Koruma Dairelerinin faaliyetleriyle ilgilenmek de olmak üzere, mümkün olan en kapsamlı aydınlatma görevini verdiğinde müvekkile entelektüel bir kibirle bunu böyle olmayacağını söylemek durumunda değilim, tersine, görevim müvekkilin tek taraflı çıkarlarının temsilcisi olarak, hukuki tüm olanakları kullanarak (…) bu vazifeyi yerine getirmektir.” Reinecke, müdahil davacıların aydınlatmanın gidişatı ve kapsamı üzerinde etkide bulunmak için tek fırsatlarının bu dava olduğunu söyledi. Kişi avukat olarak etkide bulunmak istemezse, hızlı bir şekilde yargının bağımsız bir organından “etkisiz” bir organına dönüşebilirdi. Zschäpe’nin eski savunma avukatları artık bilindik bir tavırla Reinecke’nin Kaplan hakkındaki eleştirisine müdahale ettiyse de Reinecke kapanış konuşmasını bu duruşma gününde tamamlayabildi.
Ardından NSU’nun suç kabullerini incelemeye başladı ve bu dahilde, Federal Savcılığın makamların başarısızlıklarını açıklamak için kullandığı NSU’nun hiç suç kabülü yayınlamamış olduğuna dair iddiaya değindi. Reinecke NSU’nun başta suç kabulleri yaymayı planlamış olduğunu, ama sonrasında eylemlerle kendilerini tanıttıklarını söyledi. Reinecke diğer şeylerin yanı sıra, Federal Yüksek Başsavcı Weingarten’in kapanış konuşmasında yer alan “profesyonel katilllerin klişe silahı” olan susturuculu silah kullanılmasının daireleri yanlış yönlendirmiş olduğu şeklindeki ifadesini eleştirdi. Reinecke şöyle konuştu: “Aslında adli kovuşturma makamlarının böyle bir profesyonel katile dair gerçek bir örneğin hiç var olmamış ve halen var olmadığını bilmesi gerekir. Profesyonel katil için yakalanma ihtimali risk olarak işe dahildir, bu yüzden kendisinin sadece bir değil, 9 cinayet işlemiş olduğunun kanıtlanması konusunda istekli değildir.” Reinecke suç kabulleri ile ilgili olarak, “NSU mektubunun” dağıtılması ile birinci ve ikinci “öncü” videolara işaret etti; ikinci üstlenme videosu asıl olarak sadece birinci videonun taslağıydı ama Pembe Panter videolarının öncüsü değildi. “NSU mektubu” vasıtasıyla NSU için başka kişiler kazanılması planlanıyordu, şimdiye kadar NSU’ya çoktan dahil olmuş kişiler, benzer şekilde aşırı sağ fanzinler, internet ve gazeteler vasıtasıyla iletişim kurmuş olmalıydılar. “NSU mektubu”nun zaman ve içerik olarak ikinci üstlenme videosu ile çok sıkı bir bağlantısı vardı. Bu video, içeriği sonraki eylemler dahilinde tamamen genişletilebilecek olmakla beraber, amacı sonlanmış bir videoydu. Reinecke bu minvalde, neden kendisinin ikinci videonun NSU’nun varlığının ve ne olduğunun artık kendilerine açıklanması gerekmeyen bir çevreye hitap ettiği görüşünde olduğunu örneklerle anlattı: “Bunlar NSU’nun ne olduğunun spesifik bir şekilde açıklandığı NSU mektubunun -eğer gönderildiyse- alıcısı ve okuyucusu olan kişilerdi.” NSU önce sonraki gelişmeleri, özellikle de “NSU” mektubuna gelecek tepkileri, beklemişti sonra her nasılsa bunu ikinci videonun yayınlanması izlemişti. Ancak, “NSU mektubu”nun ve belki de bunun yüzünden, dağıtılan ikinci üstlenme videosunun erişim kapsamı kapsamı dar kalmıştı, sonuncu olasılıkla sadece güvenilir çevrede paylaşılmıştı. NSU, “planının ilk kısmının, yani NSU mektubunun farklı aşırı sağ örgütlerde paylaşılmasının ve böylece kendisinin yeraltı konseptinin tartışılmasının gerçekleşmediğini” kaydetmek zorunda kalmıştı. Reinecke ardından, Zschäpe’nin “NSU mektubu”ve ikinci üstlenme videosu ile ilgili ifadelerinde tespit edilebilen “diğer yalanlarını” izah etti.
Reinecke, “NSU Mektubu” ile ikinci üstlenme videosu arasındaki bağlantı varsayımı paylaşılmasa bile, ikisinin de asıl olarak yayılmak üzere hazırlandıkları varsayımının geriye kaldığını söyledi, videonun içeriği de bunu gösteriyordu. NSU bu yüzden, NSU’nun bakış açısından da aşırı sağ terörizm eylemi olan, Keup Caddesindeki bombalı saldırı, bir suç eylemi planlamıştı. Bu bombalı saldırının NSU için temel bir anlamı vardı. Reinecke bu noktada, hatırı sayılır lojistik çabaya ve sonradan inceleme çalışmalarının yoğunluğuna işaret etti. Suç aleti daha baştan terörist bir eyleme işaret ediyordu. Reinecke: “Suç eyleminin gerçekleştiği mekân göçmen yapılara karşı bir savaş ilanıdır. Bu suç üstlenme girişimi o kadar barizdi ki, suç eylemine dair ilk polis bildiriminde de suç, terör suçu olarak tanımlanmıştı. Bu bakış açısını halktan uzak tutmak için yoğun derecede bilinçli politik gayrete ihtiyaç duyulmuştu.” Sonraki cinayet eylemi de, İsmail Yaşar’ın 09.06.2005 tarihinde öldürülmesi, suç kabül eylemi karakterine sahipti. Tarih – Keup Caddesi saldırısının yıldönümü- tekil kişiler ve Keup Caddesindeki bombalı saldırı arasında ilişki kurulmasını sağlamak amacıyla bilinçli olarak seçilmişti. Reinecke bu bağlamda tanık K.’yı ele aldı. Keup Caddesindeki patlamanın Viva Televizyonunun güvenlik kamelarından alınan görüntülerini izleyen tanık, Nürnberg’deki İsmail Yaşar cinayetinden önce görmüş olduğu failleri tanımıştı. Reinecke: “Tanık ayrıca, buna rağmen kendisine güney ülkelerinden ve Türk kökenli kişilerin fotoğraflarının gösterildiğini, kişileri tanımış olmasına rağmen bunun yapılma nedenini sorduğunda polis memurlarının kendisine bunu her zaman böyle yaptıklarını söylemiş olduğunu anlatmıştı. Polis memurlarının bu tavrının ırkçılıktan başka nasıl açıklanacağını bilmiyorum (…) Takibatlar sırasında gerçekleşen yaşanan her soruşturma başarısızlığının, kurumsal ırkçılığın ifadesi olduğunu iddia eden hiçbir zaman olmadı. Ancak Münih’ten Hamburg’a ve Dortmund’dan Rostock’a bu davadaki soruşturmalar aynı zamanda, karşılaştırılabilir vakalar dahilinde cumhuriyetin polis merkezleri hakkındaki temsili bir anket gibidir (…) Cumhuriyet çapında soruşturma makamlarının tepkilerindeki denklik tam da, burada şu veya bu soruşturmada ortaya çıkan pürüzlerin değil ama temel bir problemin var olduğunu göstermektedir. Bu temel problemi kurumsal ırkçılık olarak tasvir etmek bana göre yerindedir.”
Reinecke bunun ardından NSU’nun gerçekten gönderilmiş üstlenme videosu olan “Pempe Panter Videosu” konusuna geçti: “NSU ikinci üstlenme videosuna devam edebilirdi ancak, Almanya’daki güvenlik makamlarının dokuzuncu cinayetin ardından dahi bağlantıyı ve aşırı sağcı bir yeraltı örgütünün varlığını anlayamamış olmaları şeklindeki bariz durumun karşısında, -ikinci üstlenme videosunun tersine- açıkça saldırgan olan ve cinayet eylemlerinin zaman ve mekan olarak tasvir edildiği bir video yerine, sahnede duyulan alkış şeklindeki açık ironi ile kurbanların aynı zamanda aşağılanmasını da ummuştur.” Reinecke Sanık Zschäpe‘nin iddialarına karşı olarak, bu nedenle DVD’nin konseptinin herhangi bir zaman ayrı bir şekilde gönderilmek değil, bir eylem bağlamında gönderilmek olduğunu iddia etti. Bu, Zschäpe‘nin iddia ettiği gibi ilk olarak Mundlos’un ve Böhnardt’ın ölümünün ardından gönderilecek olan bir veda videosu değildi. İkinci bir DVD’nin geleceğinin ilan edilmesi halihazırda bunu göstermekteydi. Ve: “Videonun sonundaki ‘Günlerin sonu değil bu, yine geleceğiz şüphesiz olan bu’ cümlesi kesinlikle ‘Bunu gördüğünüz zaman biz ölmüş olacağız’ cümlesinin karşıtıdır.” Reinecke: “Videolar torbalanmış olduklarından, NSU’nun bunlarla ilgili videolar gönderecek olduğu belki de daha büyük eylemlere dair planlarının bulunduğunu gösteren emareler söz konusudur.” NSU’ya ait bir bilgisayarda Berlin’deki Yahudi Hastanesi adresi yeralan bir “Google Maps” (Google Haritası) bulunmuştu, harita ilk olarak 2011 Nisan ayında yüklenmiş olmalıydı çünkü bilgisayar ilk olarak 2011 Nisan ayında kurulmuştu. İki Uwe’nin 04.11.2011 tarihinde intihar etmesiyle, planlanan daha büyük bir terör saldırısının sekteye uğramış olması ve Zschäpe‘nin daha büyük bir planın parçası olarak planlanmış olan bu üstlenme videolarını gönderme işini tamamlamış olması gayet mümkündü.
Reinecke bunun ardından ceza talebi ile ilgili kısa açıklamalar yapmaya devam etti, ancak burada genel olarak Federal Savcılığın açıklamalarını izledi. Carsten Schultze için deneme süresi öngören bir gençlik cezasını uygun buluyordu. Reinecke Zschäpe hakkında daha fazla şey söyledi. Diğerlerinin yanısıra şunları açıkladı: “Mahkeme suça dair farklı ağırlık derecesi tanımları yapabilir ancak, ceza sonrasında Bayan Zschäpe‘nin salıverilmesini kısıtlayan şartlar belirleyemez. Fakat Bayan Zschäpe‘nin cinayetler ve diğer suçlarla ilgili kapsamlı bilgisinin bulunduğu ancak şimdiye kadar bunları itiraf etmek istemediği kesindir. Bana göre, mahkeme karara, Bayan Zschäpe eylemlerle arasına gerekli mesafeyi koymadıkça, ki bu kendisinin NSU ve onun eylemleri hakkında bildiklerini gerçekten ne dereceye kadar itiraf edeceği ile kanıtlanabilir bir şeydir, uzak gelecekte olumlu sosyal gidişat nedeniyle salıverilme olasılığı için dair mahkemenin bakış açısından bir gerekçe bulunmadığını ekleyebilir.
Kapanış konuşmasının sonunda Wohlleben’in savunmasından Klemke, Wohlleben’in savunmasının bir itiraz hazırlayabilmesi için önce yarım saatlik ve öğle arasının ardından üç saatlik daha bir ara talep etti. Ayrıca sanık Eminger tekrar başının ağrıdığını bildirdi ve Eminger’in avukatı Kaiser gibi Zschäpe‘nin avukatı Sturm da üşütmüş olduğuna işaret etti. Bu nedenle Götzl duruşma gününü daha saat 13:10’da sona erdirdi.

NSU Müdahil Davacıları Bloğunun değerlendirmesi.